English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / francés → turco / Reve

Reve traducir turco

383 traducción paralela
Il reve juste de voir cette ville revivre, que des gens vivent et travaillent ici, que la diligence d'alkali passe.
Onun tüm hayali, kasabaya yeniden hayat gelmesi, insanların burada... yaşaması ve çalışması, ve-ve dükkanlar açmasını görmekdi. Alkali'den sahne getirecekti.
Pas un gramme depuis l'été où tu as quitté belle Rêve,
Belle Reve'den ayrıldığın o yaz kaç kiloysam, şimdi de öyleyim.
Tu as quitté belle Rêve, pas moi.
Ama Belle Reve'yi yüzüstü bırakan sensin, ben değil!
nous avons perdu belle Rêve.
Belle Reve elden çıkmış!
Des milliers de documents couvrant plusieurs siècles de l'histoire de belle Rêve, jalonnant sa déchéance, sa lente perte par nos aïeux, des débauchés qui diIapidèrent Ie domaine, c'est Ie moins qu'on puisse dire.
Belle Reve'ye ait binlerce belge var, yüzyıllardan bu yana gelen! Tedbirsiz büyükbabalarımız, destansı sefahatları için parça parça elden çıkarmışlar, yumuşak bir ifade ile söylemek gerekirse!
II est logique que belle Rêve finisse ainsi : un tas de vieux papiers dans vos mains diIigentes.
Belle Reve'in bu iri ve yetenekli ellerde bir kağıt tomarına dönüşmesi, ne kadar uyumlu oldu!
II n'est pas de ceux que Ie jasmin transporte, mais iI nous faut un sang neuf, puisque belle Rêve n'est plus, puisque belle Rêve n'est plus là pour nous protéger.
Yasemin kokusunun başını döndüreceği erkeklerden değil sanırım. Belle Reve'yi kaybetmiş ve onun himayesi olmadan devam etmek zorunda olduğumuza göre, belki de kanımızı onunki ile karıştırmakta fayda var.
Je sais une chose : tu as assez connu belle Rêve pour détester cet endroit!
Belle Reve'deki o kadar anıdan sonra, burada yaşamayı imkânsız bulacağını düşünüyorum.
J'ai fait des bêtises ces dernières années, quand j'ai senti que belle Rêve m'échappait.
Belle Reve, yavaş yavaş parmaklarımın arasından uçup giderken,.. ... son seneyi pek iyi geçirmedim.
Proche de belle Rêve, avant qu'on ne perde belle Rêve, iI y avait un camp de jeunes soldats.
Belle Reve'yi kaybetmeden önce fazla uzağımızda olmayan bir askerî eğitim kampı vardı.
C'est le reve des menageres!
Ev kadınının rüyası.
Et Youngerford, voyons, vous dormiez dans votre couchette... et vous croyez avoir reve!
Sana gelince Youngerford, yatağında uyuyordun ve rüya gördüğünü sandın.
Reve!
Rüya.
Je veux qu'on reve moins sur ce croiseur!
Bu gemide daha az rüya istiyorum.
Que se passe-t-il? J'ai fait un reve terrible!
- Korkunç bir rüya gördüm.
Tu sais bien qu'un reve ne peut pas te faire de mal.
Rüyalar zarar veremez, biliyorsun.
J'etais enerve... agite... j'ai reve...
Yatakta o yana, bu yana dönüp... rüya gördüm işte.
C'n'a pas ete une reve.
Rüya görmedim.
En reve, je me suis invente une ferme.
Bana bir çiftlik düşündüm.
Une vraie ferme. Pas en reve.
Gerçek bir çiftlik... rüya değil.
Il fallait être riche pour l'approcher.
- Evet. "La Reve" adlı bir klüpte.
J'ai fait un reve bizarre cette nuit.
Dün gece tuhaf bir rüya gördüm.
Seulement... en reve.
Sadece bir rüyadan.
Bonsoir, je suis Gerard Rève.
Merhaba ben Gerard Reve.
Monsieur Rève!
Bay Reve!
Gerard Rève.
Gerard Reve.
Merci d'avoir accepté notre invitation, M. Rève.
Davetimizi kabul ettiğiniz için teşekkürler Bay Reve.
Mesdames, messieurs, je donne la parole à Gerard Rève.
Bayanlar ve baylar, sahneyi Gerard Reve'e bırakıyorum.
Pour noter vos questions pendant l'entracte... pour que M. Rève y réponde l'une après l'autre.
Aradan sonrası için sorularınızı not edin böylece Bay Reve onları birer birer cevaplayabilir.
Apportez un verre à M. Rève, je ramasse les feuilles!
Bay Reve'ye bir içki söyleyin, benim kartları toplamam gerek!
M. Rève!
Bay Reve!
Je suis catholique moi-même, M. Rève.
Ben bir katoliğim Bay Reve.
Tu ne m'as pas oublié, hein? Je n'ai pas révé.
Benim yüzümü unutmadın ya?
CHASSE CE MÉCHANT RÊVE QUI ENVAHIT MON CŒUR...
... KALBİMİ SARAN BU MELUN RÜYAYl DURDUR...
Je suis restée pour me battre, tu es venue ici vivre ta vie. A belle Rêve, j'ai tenté de tenir bon.
Ben ise Belle Reve'de kalarak işleri toparlamaya çalıştım.
belle Rêve?
Elden çıktı! Belle Reve?
Mais je t'emmènerai dans des lieux dont tu n'as jamais revé.
Fakat hatamı telafi edeceğim.
Moi, j'ai l'impression d'être déjà au beau milieu d'un réve.
Elimde değil, bu olanlar rüya gibi sanki.
Et la sorciére... elle fait peut-étre partie de ce réve.
O ruhla karşılaşmamız bir rüya olabilir.
Quel guerrier ne réve pas de devenir maître d'un château?
Kim öyle bir kaleye hükmetmek istemez ki?
J'ai pas revé. Il a mis la veste dans la valise, devant moi.
Cebinde elmas olan ceketi bu valize koydu eminim.
Quel corps de réve.
Yani, işte vücut dediğiniz şey.
- Moi j'ai revé de toi, cette nuit.
Dün akşam hep seni hayal ettim.
J'ai revé que tu m'arrachais mes vetements.
Elbiselerimi yırttığını düşledim.
J'ai revé que tu m'arrachais mes vetements.
Maurice, zavallının biri. Hak ettiğini buluyor.
Eh bien, tu vois, tu as revé!
Gördün mü? Hayal görmüşsün.
Alors Victoria, Est-ce que je t'ai raconté le reve du jour?
Pilav, hafıza için en faydalı şey. Güzel, Victoria sana bugün gördüğüm rüyayı anlattım mı?
De quoi as-tu revé Grand-Mère?
Ne gördün büyük anne?
Oh, j'ai revé que je mourrais.
Ah, rüyamda öldüğümü gördüm.
SIMPLEMENT UN RÊVE D'UN RÊVE?
- Edgar Allan Poe. "
Tu sais la nuit où je t'ai rencontré j'ai révé qu'un doux ver avec plein de jambes tombait sur ma tête.
Biliyor musun seninle karşılaştığım gece rüyamda, bir sürü bacağı olan yumuşak bir solucanın başıma düştüğünü gördüm.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]