Ros traducir turco

Une oie c'est une oie. J'ai de ros frais...

Kaz kazdır ana, ne ödeyeceğimi ben bilirim.

Joyeux Rosh Hashanah!

Mutlu Roş Haşanalar!

"Ros" et "dva" et "ros" et trois... et un et quatre...

"Ros" ve "dva" ve "ros" ve üç... ve dört.

Ze crois que zé vu un'ros minet.

Kedicik gördüğümü sandım.

Y'a une télé dans la cuisine. J'ai aussi embroqué ton père, gros lard.

Annen-bir-.r-.r-.ros-.orooooospu.

Regarde le petit, le Ros ˆ tre!

Hey, pembelik, şu ufaklığa bak.

Le Ros ˆ tre!

- Pembelik geldi! - Pekala!

La taille des ROS correspond à la taille de la cavité nasale.

VNO'nun büyüklüğü burun deliğinin büyüklüğüyle doğru orantılı.

ROS?

VNO?

Les gens en manque de ROS ont souvent du mal à produire de l'ocytocine, l'hormone qui évoque une profonde... intimité.

VNO'su yetersiz insanlar genellikle oksitosinin değerini anlayamazlar... ... bu hormon şeyi uyandırır, derin sa... Samimiyet.

J'ai fait très attention à vos ROS.

Merak etmeyin, VNO'nuza çok dikkat ettim.

H ‚ ros et h ‚ ro ‹ ne. Ils manquent.

Başroldeki kadın ve erkek yok.

Et h ‚ ros?

Peki ya erkek?

Juste trouv ‚ moi-m ˆ me mon h ‚ ro ‹ ne-h ‚ ros.

Artık başrol kadın ve erkeğimiz var. - Gerçekten mi?

Vous Òtes Remplacement de l'h ‚ ro ‹ ne, pas le h ‚ ros "

Sen kadının yerine geldin.

Rose, je pense organiser une excursion pour les enfants ce mois-ci.

Dinle, Ros, bir gezi düzenlemeyi planlıyordum.

Rose?

Ros? - Evet?

Rose, excusez-moi, je vous rappelle que demain nous avons une sortie.

Ros, pardon. Yarınki okul gezisini hatırlatmak istedim de.

- Rose... Je ne suis pas un enseignant.

- Ros ben öğretmen değilim.

Pop : h oe S od alors m o roa co h y raco m un ROS

Pop'ın birkaç tane çok iyi yarış kısrağı vardı.

C'est peut-êtr Rosh Hashanah aujourd'hui.

Roş Aşana * günü olabilir.

C'est pas comme ça qu'on fête Rosh Hashanah.

Roş Aşana böyle geçirilmemeli.

Te jeter sur un inconnu le jour de Rosh Hashanah.

Roş Aşana gününde kendini bir çocuğa sunmak.

Des habits, des disques de Edmundo Ros?

Elbiseleri ve Edmundo Ros plakları mı?

Il a mis un disque d'Edmundo Ros et vous a fait le coup de...

Tamam. Acaba Edmundo plaklarını çıkartıp seninle şey yaptı mı?

Je m'occuperais de Ros, pour voir où ça nous mène.

Ben Ros üzerinde çalışacağım, onu görüş alanımızda tutacağım.

Appelez-moi Ros.

- Bana Ros deyin.

Croyez-moi, Adam, vous n'avez pas à vous excuser. Ros!

- İnan bana Adam, özür dilemeni gerektiren bir şey yok.

Ros et moi savons très bien à quoi on doit s'en tenir.

Ros ve ben, birbirimizin nerede durduğunu tam olarak biliyoruz.

Je suis pas fan de ça, non plus. Ros?

Duygusallığı sevmem.

- Utilisez Ros en couverture.

- Destek olarak Ros'u kullan.

Utilisez Ros.

Ros'u kullan.

- Ros?

- Ros?

Je viens juste d'avoir des nouvelles à propos du père de Ros.

Az önce Genel Müdür'den Ros'un babasıyla ilgili bir telefon aldım.

Elle va être abattue.

Ros yıkılacaktır.

Ros est en chemin.

Ros hamlesini yapıyor.

Ros doit trouver ce qui se trouve sur son portable.

Ros'un onun dizüstü bilgisayarında ne olduğunu bulması gerek.

On y est presque, Ros.

Neredeyse bitti, Ros.

C'est sûrement ça, Ros.

Bu beklediğimiz şey olabilir, Ros.

Ros, empêche tous les serveurs d'entrer dans la salle de conférence.

Ros, bütün garson ve bar personelinin medya merkezine girmesini engelle.

Ros, tiens-toi prête à faire diversion.

Ros, dikkat dağıtmak için hazır ol.

Je n'ai jamais promis... 20 ans, Harry! Ros, j'ai dit que j'essayerais.

Yardım edebileceğini söylemiştin!

Et y a surtout une scène où Joan très perturbée ne peut entrer à la synagogue parce qu'elle est en retard.

Can alıcı bir sahne izleyeceksin. Joan çok sinirlenecek çünkü geç kaldığı için Roş Haşana törenine alınmayacak

Le nouvel an juif?

Roş Aşana * günü olabilir.

On fête pas le nouvel an juif comme ça.

Roş Aşana böyle geçirilmemeli.

Sauter sur le premier venu au nouvel an juif.

Roş Aşana gününde kendini bir çocuğa sunmak.

Espèce de ros lard...

Hadi ama ahtapot kafalı!

Ros!

Ros!

- ROS

İnan bana.

Passe-moi Adam, Ros.

Beni Adam'a bağla.

C'était impossible.

Ros, deneyeceğimi söyledim.