English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / francés → turco / Résérvé

Résérvé traducir turco

7,969 traducción paralela
J'ai réservé une suite d'hôtel.
Bir otel odası ayırttım.
Tu as réservé une suite d'hôtel. et je suis censée y aller pour des plans culs?
Oraya cinsel çağrı için mi koşacağım?
- J'ai réservé une jolie suite pour des plans culs.
Cinsel çağrı için hoş bir otel odası ayırttım. Tamam, hayır.
Il a dit qu'il t'avait reservé un ticket pour aller à Lindara.
Sana, Lindara için bir bilet ayırttığını söyledi.
Les DVD sont dans la réserve.
DVD'ler depoda saklanıyor.
Ok, si tu veux mais Dash et toi vous fouillez beaucoup dans la réserve privée donc..
Tamam, sen ve Dash şu özel zulanıza çok fazla giriyorsunuz, o yüzden...
Je réserve ça pour l'audition.
Bunu ancak ifademde belirtebilirim.
Et cette montre est en céramique avec, heu, la puissance de réserve? Bien sûr.
Şu saat... 10 günlük güç rezervi olan seramik saat mi?
Je nous ai réservé une table au restaurant tournant du dernier étage.
Çatı katındaki dönen restoranda yer ayırtmıştım.
Tu as une bonne réserve, et tu l'as enchainée à un bateau.
Elinde iyi bir kaynak var ama sen onu bir tekneye zincirlemiş durumdasın.
Il a choisi la cible, t'a fait savoir quand ils ont réservé un tour en bus.
Büyük bir balığı o seçiyor, otobüs turunda yer ayırımca size bildiriyor. - Odasına girip giysilerini işaretliyor...
Je réserve ma réponse.
- Kararımı saklı tutuyorum.
Et pourtant je la réserve.
İşte buradayım ve onu saklı tutuyorum.
- J'ai demandé autour, apparemment, la piste qu'elle suivait mène à une réserve indienne.
- Etrafta soruşturdum ve söylenenler Kızılderililerin yaşadığı bir yerleşim yerine gittiğini gösteriyor.
Attends, ça ne serait pas la réserve yavapai, par hasard?
Bir dakika, burası Yavapai yerleşim yeri mi? - Evet.
La plupart concernait la construction d'un barrage près de la réserve yavapai.
Bunların çoğu Yavapai yerleşim yerinin oradaki baraj inşaatının yerini gösteriyor.
Castle et moi allons à la réserve pour avoir des réponses.
Castle ve ben cevapları almak için o yerleşim yerine gidiyoruz.
Vous êtes sérieux? Vous venez à la réserve habillés comme des figurants prêts pour un western?
Gerçekten Kızılderili yerleşim bölgesine bu kıyafetlerle Gene Autry filminden fırlamış gibi mi geldiniz?
Comme Whitney avait réservé avec son propre nom,
Whitey kendi ismiyle otele giriş yapmış.
Maman a présidé le groupe qui a déclaré que c'était une réserve d'eau naturelle.
Annem tatlı su koruma grubunun kurul başkanlığını üstlendi.
J'ai déja reservé le camion de déménagement, et je peux préparer tes valises.
Nakliyat şirketiyle konuştum, ve eşyalarını hemen toplatabilirim.
Combien tu gardes en réserve?
Destek için ne kadar lazım?
Nous avons réservé le studio 3 fois en 3 mois.
Son üç ayda stüdyoyu üç kere kiraladık.
J'aurais préféré que vous me le disiez avant que je réserve mon vol.
Keşke bana bunu onca yolu, gelmeden önce söyleseydin.
Quoi que l'avenir nous réserve, vous êtes ma lumière.
Gelecek ne getirirse getirsin, sen benim ışığımsın.
- J'ai ma propre réserve.
- Bende gerekli teçhizatlarım var.
Reserve ta journée demain car tu déjeunes avec ton patron.
Yarın kimselere söz verme çünkü patronla öğle yemeği yiyeceksin.
Rien n'est reservé.
Hiçbir yere rezervasyon yaptırmadı.
- Rien ne va être réservé. - Je ne peux pas en parler.
Rezervasyon falan yapılmayacak.
On réserve.
Rezervasyonu yapalım.
RÉSERVÉ POUR BRIAN GRIFFIN
BRIAN GRIFFIN'İN PARK YERİDİR
J'ai réservé un vol dans la matinée, ce qui signifie que les glaçons dans ma chambre d'hôtel vont fondre sauf si tu prends ce verre avec moi.
Sabaha uçak biletimi ayırttım. Yani eğer benimle o içkiyi içmezsen otel odamdaki buzların israf olacağı anlamına geliyor.
Les rapports de la court montre qu'elle a hacké une base de données de la réserve fédérale de New-York, cherchant des preuves que la réserve fédérale était de mèche avec les banques.
- Mahkeme kayıtları, New York hazinesinin veri tabanını büyük bankalara yolsuzluk yaptığına dair kanıt bulmak için hacklediğini yazıyor.
Je n'en doute pas, mais je réserve mon opinion jusqu'à je puise voir ce que vous valez professionnellement.
Eminim öyledir ama takdir hakkımı meslektaş olarak değerinizi anlayana kadar saklı tutacağım.
Et puis-je demander ce qu'a Cupidon en réserve pour toi?
Aşk Meleğinin senin için planlarını sorabilir miyim?
Je crois qu'on en a un en réserve, mais il manque le haut.
Depoda bir tane varmış ama üst kısmı yokmuş.
Je viens de conduire jusqu'à Jasper et ensuite Bedford car ils m'ont réservé un sapin, ce qui veut apparemment dire "vendez-le au premier qui demande."
Önce ta Jasper'a sonra da Bedford'a gittim çünkü beni bir ağaç için beklettiler ve görünüşe göre herkes satış yaparken bir kişi soruları yanıtlıyor.
J'ai utilisé Caroline comme ma réserve de sang personnelle, j'ai transformé la sœur de Matt en vampire et menacé Bon-Bon de mort une ou deux fois.
Düşünelim... Caroline'ı şahsi kan torbama dönüştürdüm. Matt'in kardeşini vampire çevirdim ve Bon Bon'u bir iki kez öldürmekle tehdit ettim.
Réserve un hélicoptère. Immédiatement
Bana hemen bir helikopter ayarlayın.
Elle se change dans la réserve.
Barakada üstünü değişiyor.
Un premier... et un de réserve.
Ana paraşüt ve yedek.
Mais le parachute de réserve a un SAA, un système d'activation automatique, qui aurait du se déclencher de lui-même.
Ama yedek paraşütün OAA'sı Otomatik Açma Aleti var.
Quelqu'un a utilisé un outil comme le votre pour saboter le SAA sur le parachute de réserve d'Holland.
Durum şöyle : ... biri sizinki gibi bir aletle Holland'ın yedek paraşütündeki OAA'yı bozmuş.
Sacrément réservé, crack en médecine sur les bords, et vous vous habillez plutôt bien pour un fonctionnaire.
Aşırıcı derecede mahremiyetine düşkünsün. Sınırları aşmayı seven bir tıbbi bilginsin. Ayrıca bir devlet çalışanına göre çok iyi giyiniyorsun.
Ce n'est plus réservé à la cuisine.
Artık sadece yemek pişirmede kullanılmıyor.
Le traité qui a instauré cette réserve prend le fleuve Spotswood comme frontière est et cite cette carte comme source.
Bu ayrılan alanla ilgili anlaşma Spotswood Nehri'nin doğu sınırını tanımlıyor. Ve sözleşmenin kaynağı bu harita.
Le site du casino n'est donc pas du tout dans la réserve.
Bu da demektir ki önerilen kumarhane yeri önceden ayrılan alanda olmayacak.
En raison de la topographie, aucun autre endroit de la réserve ne convient.
Topografik kaygılardan dolayı hiçbir bölge de ayrılamaz.
Votre famille possède toujours des terres à côté de la réserve, qui vaudraient des centaines de millions de dollars, si le casino était construit.
Aileniz hala ayrılan alanın hemen dışındaki arazinin sahibi. Yüzlerce milyon değerinde olan arazinin. Tabi eğer kumarhane yapılırsa.
Parce que "c'est une réserve protégée".
Çünkü burası koruma altına alınmış bir orman.
Et, juste après le dernier appel, Harrison a réservé un vol de LA jusqu'à Kona qui est arrivé à 1h00 ce matin.
Son görüşmeden sonra Harrison, L.A'den Kona'ya sabah birde inen bir uçaktan bir bilet almış.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]