English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / francés → turco / Saman

Saman traducir turco

1,236 traducción paralela
- Gerbier!
- Saman Yığını!
- Eh oui.
- Benim Saman Yığını.
Gerbier, on prend un peu de poids?
Saman Yığını biraz kilo verdin ha?
Le Rock c'est le sexe, ton rock il s'étiole.
Rock saman alevidir, bebek, ve senin rockın ölüyor.
Apporte-moi de la paille.
Biraz saman getir.
Quand y a plus de foin à l'écurie, les chevaux se battent.
Saman kalmadığında atlar dövüşürler.
Du foin? Une écurie?
Saman veya ahırlar?
Ces sales Nazis... ces enfoirés de salopards de boches!
Şu çirkin, saman kafalı soktuğumun orospu çocuğu Nazileri!
Dans mon équipe, j'ai deux incapables infoutus de reconnaître un sac d'orge.
Benim ekipte iki adam var, arpa çuvalıyla saman yığınını ayırmazlar.
Non, mais... 300000 $ de cette vente d'armes vous achètent pas mal de foin et de tapis.
Hayır, ama silah işinden alacağın 300 bin papelle pek çok saman ve İran halısı alabilirsin.
Mais voilà que le passé rejoignait le présent comme dans les grottes qu'on venait de découvrir en Toscane, où des enfants avaient allumé un feu de paille et vu de vieilles images sur les parois.
Ama geçmişi yine karşısına çıkmıştı. Tıpkı Toskana'daki şu yeni ortaya çıkan mağaralarda... çocukların içeride... saman yakarken keşfettiği duvarlara çizilmiş eski resimler gibi.
Notre règlement cantonne les "actes contre nature" au grenier à grains.
"Doğaya karşı" işledikleri suçun üzerini saman yığınlarıyla gizlemeye çalışıyorlardı.
C'en est fini de toi, imbécile.
Hapsi boyluyorsun, saman kafa.
Où est donc la paille?
Pekala, saman nerede?
Je peux filer de la paille en or, mon cher.
Samanı altına dönüştürebiliyorum dostum.
l'm a needle, you know Never want to be a haystack Don't ever want to break your heart in two
Bir iğneyim ben, biliyorsun istemedim asla bir saman yığını olmayı istemedin mi hiç kalbini ikiye bölmeyi
- J'ai grandi à la campagne. On se roule dans les meules de foin.
- Benim büyüdüğüm yerde samanlıklarda bir sürü saman balyası vardı.
Je dormirai dehors sur un lit de paille.
Hayır, boş veriyorum Saman üzerinde uyurken.
Blé, paille, des gars en pionniers... et une belle dinde bien vivante.
Kurumuş mısır, saman, hacı kıyafetli adamlar. Bir de bu kocaman canlı hindi...
C'est comme du vieux foin.
Saman sapı adeta!
- Du foin, c'est tout.
Oh, hiçbir şey, ama kocaman bir saman yığını.
Il n'y a rien là, ce n'est qu'une grange.
Orada hiçbir şey yok. Sadece kokmuş saman var.
C'est vrai, c'est plein de foin.
Bu doğru. Bu çiğ saman saplarıyla doldurulmuş.
Les centaures n'en mangent pas.
Centaurlar saman yemez.
On l'a trouvé sur le lieu du crime, c'est plein de foin.
Bunu saldırıya uğradığımız yerde bulduk. İçinde saman filizleri var.
- Les centaures n'en mangent pas. - N'en mangent...
- Centaurlar saman yemezler.
T'en sais rien, tu pourrais n'être qu'un feu de paille.
Hey, herşeye rağmen saman alevi olabilirsin, dostum.
Tu es notre plus grand joueur et tout d'un coup, cet esbroufeur de Primo vient t'emmerder avec ton numéro!
Sen bu şehre gelmiş en iyi beyzbol oyuncususun. Aniden saman alevi gibi parlayıp sönen Primo gibi biri numaran konusunda sana güçlük çıkarıyor. Sen yıldızsın.
Deux mille âmes et vingt mille ducats pour trancher la question de ce bout de terrain!
2,000 insan ve 20,000 ducat bir saman çöpü paylaşmak uğruna.
La vraie grandeur n'est pas de s'émouvoir sans grand motif, mais de trouver un motif de querelle dans un fétu de paille quand l'honneur est en jeu.
Gerçekten büyük kişi büyük gerekçe olmadan harekete geçmez. Ama şerefi uğruna saman çöpünde bile çatışma nedeni bulacak kadar büyüktür.
Héroïne. Morphine, fourche.
Eroin, morfin, saman.
Mets-le là.
Benim saman nezlem var.
Durant la sceance le Shaman mène une sensuelle panique.
bir ruh çağırma toplantısında... şaman duyumsal bir paniği yönetir.
C'est quoi un chaman?
Şaman nedir?
Les indiens disent que le premier chaman a inventé le sexe.
Hintliler der ki ilk şaman seksi icat etti..
- Et l'alcool? C'est une partie de l'attitude de chaman?
Alkol bir şamanın bilgeliğinin bir parçası mı sizce?
Mr.Krieger, vous considérez vraiment Mr. Morrison comme un chaman?
Bay Krieger, Bay Morrisonu gerçekten bir şaman olarak görüyor musunuz?
Encore un peu de paille.
Biraz daha saman getir.
Un sorcier ou une sangoma sauront à quoi servent, les parties du corps qui manque.
Bir şaman ya da bir büyücü eksik vücut parçalarının neye hizmet ettiğini bilir.
Vous devriez voir un sangoma, et lui parler de ça.
Bir şaman bul ve bu konuda onunla konuş.
A la fin, tout ce que le shaman voulait était de rentrer chez lui.
Her şey söylenip yapıldıktan sonra, şamanın tek istediği eve dönmekti.
Il est conseiller auprès du maire Dinkins.
Belediye başkanı Dinkins'in danışamanı oldu.
Je sais. Quand un chaman se drogue, il a des hallucinations et les interprète.
Şaman, bir çeşit sarhoşluk yaşar, düşler ve halüsinasyonlar görür, ve onları yorumlar.
C'est une flèche du chaman wachootoo.
Bu, Vaçutu şamanının oku.
Le chaman wachootoo, ou sorcier, est contre le mariage intertribal.
Vaçutu şamanı, yani büyücüsü, kabilelerarası evliliğe karşı gelmişti.
Une flèche du chaman wachootoo.
Vaçutu şamanının oku.
On va la secouer un peu!
Şu saman yığınının tozunu atalım!
Oublier Doc, le chaman, L.A...
- Doktoru, şamanı, L.A.! ı unutabiliriz.
J'étais coincé dans l'ascenseur avec un sorcier indien qui me tenait le nez.
Bir şaman asansörde burnumu tuttu.
Wanù, l'lndien de la Forêt Amazonienne, arrivé hier à Paris, a eu une crise cardiaque, il y a quelques minutes.
Amazon şamanı Wanu, birkaç dakika önce bir kalp krizi geçirdi.
Cette nuit-là, au cours d'une cérémonie rituelle Ie sorcier de la tribu lui remit une bague d'une très grande importance.
Ve o gece, tamtamların ve ateşin eşliğinde yapıIan eski bir törenle, kabilenin şamanı, oğlana çok büyük anlam taşıyan bir yüzük hediye etti.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]