Translate.vc / francés → turco / Seu
Seu traducir turco
53 traducción paralela
A seu / ement 200 km de Kanoma.
Kanoma'dan sadece 200 km. uzakta.
Ces instructions ont été enregistrées avant votre départ. Pour des raisons de sécurité de la plus haute importance, le seu là bord qui le savaitdurant la mission a été votre ordinateur HAL-9000.
Bu, sizin kalkışınızdan önce hazırlanmış çok sıkı güvenlik önlemleri nedeniyle, görev sırasında yalnızca HAL 9000 bilgisayarınızın haberdar olduğu bir kayıttır.
Chez Mizrar, tu étais aussi criminel.
Na tenda de Mizrar e seu filho, você também foi um criminoso.
Mais ton plus grand crime... fut de jeter ce pourquoi je t'aurais tué.
Mas seu maior crime foi tirar tudo pelo que eu mataria.
"Sue Bridehead, petite sotte", lui dirai-je sans hésiter,
Seu Bridehead, seni küçük şapşal. Bu evliliği yaptığın için, en az kuzenin olacak öküzün olduğu kadar, pişman olacaksın. Ona doğruca şunu söyleyeceğim.
Alors votre nom de famille, c'est Seu?
Öyleyse aile adın Seu mu?
- M. Seu Mi-Seu, courez!
- Bay Seu Bayan, koşun!
Son nom est Seu?
Adı Seu mu?
Seu...
Seu...
Seu Mi-Seu!
Seu Bayan!
Son nom de famille est Seu, et son prénom Mi-Seu.
Aile adı Seu ve ismi Bayan.
Seu Bi-Seu?
Seu Bayan mı?
Sou Mi-Sou?
Seu Bayan mı?
- Seu Mi-Seu?
- Seu Bayan mı?
- Seu Mi-Seu!
- Seu Bayan!
- Seu Mi-Seu?
- Seu Bayan.
- Seu Mi-Seu...
- Seu Bayan...
Seu Mi-Seu.
Seu Bayan.
Il s'appelle Seu Mi-Seu?
Adı Seu Bayan mı?
Monsieur Seu Mi-Seu!
Bay Seu Bayan!
- Qual é seu nome?
- Adın ne?
Que é seu nome?
- Merhaba. Adın ne?
Tu vas y v vre seu?
Burada yalnız mı yaşayacaksın?
Tiare o seu sorriaso do camianho...
# Gülümsemeni sil suratından #
Moi seu survivus à l'apocalypse.
Kıyametten tek ben kurtuldum
Seu... seulement...
Sen... sadece...
Seu... seu... seulement pour... parler.
Sen... ben sadece konuşalım.
Tu a seu quoi que ce soit qui le lie à notre homme mystère de la cour d'école?
Onu okul bahçesindeki gizemli adama bağlayan bir şey gördün mü?
J'arrive pas à croire que vous vivez ici toute seu...
Burada tek başına kaldığına...
Je prendrai un congé exceptionnel de la force mais mon collègue, l'officier Jack Beaumont, parlera au nom de la SEU au sujet de l'attaque de la nuit dernière.
Geçici bir süreliğine görevimi bırakmak durumundayım. Meslektaşım Jack Beaumont, dün akşamki saldırı hakkında SEU adına açıklama yapacak.
Les gardes SEU ont perquisitionné son abri hier soir.
Sığınağı dün gece SEU tarafından basıldı.
Les gardent SEU était ici avec des scanners électroniques, ils étaient furieux de n'avoir rien trouvé.
SEU muhafızları elektronik tarayıcılarıyla birlikte buradaydı biraz önce. Bir şey bulamayınca sinirlendiler.
Maintenant, je vais m'assurer que les gardes ne soient plus sur le dos de ta famille, mais si tu veux honorer la mémoire de ton père, mon conseil serais que tu oublis que tu ais vu ça.
Şimdi SEU muhafızlarının ailenin üstündeki baskıyı kaldırmalarını söyleyeceğim. Ama babanın anısını yaşatmak istiyorsan bunu gördüğünü bile unutmanı istiyorum.
Je dirais aux gardes de se tenir éloigné de la famille de Roman.
SEU muhafızlarına Roman'ın evinden uzak durmalarını söyledim.
- Des gardiens patrouilleront à Edendale comme ils le font ici, à Marshall.
SEU muhafızları Marshall'da olduğu gibi Edendale'de de devriye gezecekler.
Ne t'inquiètes pas, ce n'est pas détectable par les scanners SEU.
Merak etme, SEU tarayıcıları tarafından tespit edilemez.
Mais je vais te rendre aux gardes avec cette arme très inventive et très illégale, et mon camarade Atrian dira qu'il l'a trouvé sur toi.
Ama seni SEU muhafızlarına teslim edeceğim, bu yasadışı ve orijinal silahla seni gören endişeli Atrian dostlarımın söyleyecekleriyle birlikte.
Les gardes du SEU n'aiment pas trop les humains qui rôdent dans le secteur.
Sektöre gizlice giren insanlara SEU muhafızları nazik davranmıyor.
- Pourquoi ne pas le dire au SEU?
- Neden SEU'ya söylemediniz?
- Le SEU est un navire qui coule.
- SEU içinde adamları var.
Quand j'étais Trag, Vega avait toujours une longueur d'avance - quand le SEU organisait un raid.
Ben Trag iken, Vega SEU'nın yapacağı bütün baskınları önceden biliyordu.
Est-ce qu'il y a quelqu'un dans le SEU à qui on peut faire confiance?
SEU içinde güvenebileceğimiz kimse yok mu?
Le SEU arrive.
SEU yoldaymış.
Cache-toi, vite.
SEU Muhafızları.
Le SEU passe un coup de balai par ici tout le temps.
SEU burayı sürekli kontrol eder.
Radix cyathulae seu achyranthis...
- Radix cyathulae seu achyranthis.
- Bonjour, monsieur Geraldo.
- Seu Geraldo, size de iyi günler.
C'est bien l'objet de votre visite?
Ne kadar yoğun adamlarsınız. Sebebi ziyaretiniz bu mu Seu Geraldo?
Je ne vendrai pas, M. Geraldo, je vous l'ai dit.
- Aynen öyle. Daireyi satmayacağım Seu Geraldo. Bunu zaten biliyorsunuz.
Es-tu toujours seu...
- Sen hep yalnız mı -
Personne n'est seu...
Kimse yalnız değildir.