Translate.vc / francés → turco / Shirt
Shirt traducir turco
3,950 traducción paralela
Salut! Laisse moi prendre un t-shirt.
Dur bir tişört giyeyim.
Ça me laisse le temps de faire les courses et toi de mettre un tee-shirt.
Bu sayede ben alışverişimi yapacak, sen de tişört giyecek zaman bulursun.
Enlève ton t-shirt.
Tişörtünü çıkart.
Ce mec était comme, "Enlève on t-shirt. Je veux te lécher."
Bir çocuk vardı, "Çıkar üstünü, seni yalamak istiyorum." dedi.
Je vais me lever et mettre mon t-shirt avec le dragon.
Jöle sürüp, ejderha tişörtümü giyip geliyorum.
J'avais mis ce tee-shirt que je n'ai pas le droit de mettre quand on se dispute parce qu'il te fait oublier quel était ton avis.
Hâlbuki şu ne dediğini unuttuğun için tartışırken giymemi yasakladığın tişörtü giymiştim.
Hé, est-ce que c'est mon tee-shirt?
O benim gömleğim mi?
C'est brodé sur le t-shirt Greendale que t'as acheté au magasin étudiant.
Öğrenci mağazasından aldığın Greendale tişörtüne nakışla işlenmiş.
Mais il vous manque un truc. Un chanteur / compositeur / dessinateur / star du nacho.
Ama birisi eksikti, ne bileyim işte, solistiniz / söz yazarınız / T-shirt tasarımcınız / nacho * aşçınız.
Son t-shirt dit "les amoureux du livre ne vont jamais au lit seuls"?
- Üstündekinde "Kitap sevenler yatağa yalnız girmez."
Y2 Kitty Kat ( écris sur le t-shirt )
- Evet, hatırlıyorum. 2000 yılı sendromu kedisi.
Je porte le t-shirt que tu m'a donné.
Bana aldığın tişörtü giyiyorum.
Tu sais, il y a ce vieux T-Shirt de toi je dormais dedans, mais ça n'a plus ton odeur depuis longtemps et je ne peux pas... ( Expire )
Biliyormusun, sarılarak uyuduğum eski bir tişörtün vardı, ama üzerindeki kokun kaybolalı yıllar oldu ve ben sadece... Daha sıkı sarıl bana.
On a un gars de l'autre côté de la rue portant un tee-shirt gris.
Adamımız karşı caddede, üzerinde gri bir tişört var.
Oui, pour un T-shirt.
Evet, bir tişört baskısı için öyle.
Le truc du T-shirt.
Tişört mevzu.
J'ai un T-shirt avec sa tête.
Üstünde onun resmi olan bir tişörtüm var.
Et il porte un T-shirt avec sa tête dessus.
Onun üstünde de kendi resmi olan bir tişört var.
Tu vas traîner au lac avec ton T-shirt?
Gölette sörf yapacak mısın?
Et oui, c'est un nouveau tee-shirt, merci de l'avoir remarqué.
Ve evet, bu da yeni gömleğim, fark ettiğin için sağ ol.
Lève ton T-shirt et tourne-toi lentement.
Tişörtünü kaldır, yavaşça dön!
J'ai un nouveau T-shirt sexy qui dit "Viens ici"
Ben de seksi bir büstiyer aldım, üzerinde "Yaklaş yanıma" yazıyor.
l'adolescent avec le tee-shirt vert et le casque, le couple sur le banc, le vieil homme jouant aux échecs tout seul.
... insanın ölümüne neden olursun : kulaklı ve yeşil gömlek giyen genç, bankta oturan çift, kendi başına satranç oynayan yaşlı adam.
J'ai remarqué votre t-shirt ce matin sur la place.
Bu sabah kent merkezinde tişörtünde gördüm.
C'est le T-shirt.
Tişört yüzünden.
J'aime ton tee-shirt.
- Selam Wade. Tişörtün güzelmiş.
Il pue l'alcool et il porte un T-shirt de femme
İçki kokuyor ve bayan tişörtü giyiyor.
Oui. Il m'a rapporté un t-shirt qui dit,
Evet, bana da bir tişört getirdi, üzerinde...
"Mon ami est allé dans la station spatiale et tout ce que j'ai eu c'est ce t-shirt pourri."
"Arkadaşım Uzay İstasyonu'na Çıktı ama Bende Sadece Bu İğrenç Tişört Var." yazıyor.
A-t-il emporté le t-shirt dans l'espace? Non.
Tişörtü uzaya götürdü mü?
Le labo a les résultats ADN du sang sur le tee-shirt de Mary.
Mary'nin üzerindeki kan sonuçları çıkmış.
Il va avoir besoin d'un autre t-shirt.
Başka bir tişörte ihtiyacı olacak.
Ann est descendue ce matin, ne portant que son t-shirt pyjama, elle s'est assise sur la chaise du salon, et m'a "Sharon Stoné".
Anne bu sabah üstünde gecelikle oturma odasındaki sandalyeye oturdu ve Sharon Stone'dan beterdi.
Tu n'as donc pas passé la soirée d'hier à essorer son t-shirt plein de transpi dans une bouteille?
O zaman dün akşam onun terli tişörtlerinin koltuk altındaki teri sıkıp kolonya şişesine doldurmadın?
C'est pour ça que tu portais un t-shirt géant pour te baigner hier?
Demek o yüzden dün okyanusa yüzmeye gittiğimizde kocaman beyaz bir tişört giydin?
C'est un T-shirt plutôt cool que tu as là.
Hey, Josh. Oldukça havalı tişörtün var.
Là-bas en sweat-shirt orange.
Geride, turuncu tişörtlü.
Coince-moi dans l'élastique, et essaie de pas pisser sur ton t-shirt.
Beni kemerine sıkıştır. Sakın tişörtüne de işeme.
J'ai dû déchirer ton T-Shirt pour accéder à la blessure.
Yarayı kapatmak için tişörtünün askasını kesmek zorundaydım.
Ce t-shirt m'a menti.
Bu T-shirt bana yalan söyledi.
Au fait, tu as quelque chose sur ton tee-shirt.
Bu arada, tişörtünde bir şey var.
Quand le restaurant dit "pas de t-shirt, pas de chaussure ; pas de service", ça inclus le pantalon.
Restoran gömlek yok, ayakkabı yok, makyaj yok derken pantolonu da kastediyor.
"Son T-shirt rouge."
"Kırmızı gömleği."
Mets ton t-shirt derrière.
Tişörtünü arkasına sıkıştır.
Ce t-shirt est trop moulant?
Bu t-shirt dar mı duruyor?
Quel taille de tee-shirt penses-tu qu'il fasse?
O sence kaç numara gömlek giyiyordur?
Je pense que je vais devoir commencer à dormir en t-shirt mouillé.
Sanırım ıslak tişörtle yatmak zorunda kalacağım.
On va t'enlever tout ce gingembre, te trouver un tee-shirt et de la dignité pour aller avec.
Seni şu zencefillerden kurtarıp, bir gömlek ve birazda haysiyet bulmaya gidelim..
Son père a accidentellement mis du sang sur son t-shirt.
Bana tereyağı lazım.
Pour un tee-shirt.
Birebir aynı.
Oh, du t-shirt de Pierce.
Pierce'in tişörtünden.