Translate.vc / francés → turco / Soc
Soc traducir turco
97 traducción paralela
Je n'en ai pas fait un soc de charrue.
Onu saban demiri de yapmadım.
- Regarde ton soc.
- Pulluk demirine bak şimdi
Il s'est fait tabasser il y a 2 mois, par un Soc.
Birkaç ay önce bir Sosyetik tarafından dövüldü.
Et un Soc?
Sen Sosyetik nedir, biliyor musun?
- Johnny a tué un Soc. - Quoi?
- Johnny bir Sosyetiği öldürdü.
- Cherry, la Soc.
- Sosyetik Kiraz.
Qu'est-ce qu'il voulait, Super-Soc?
"Bay Süper Züppe" nin söylecek nesi varmış bakalım?
C'est pas un Soc.
O bir Züppe değildi.
Si Darry n'est pas un Soc, c'est à cause de nous.
Darry'nin bir Sosyetik olmamasının tek sebebinin biz olduğunu biliyor musun sen?
C'est toi et le petit qui dit rien qui avez tué le Soc?
Sen ve o sessiz çocuk, o Sosyetiği öldürenlerdiniz. Değil mi?
Je revenais du champ. Le soc est tombé sur mon cou et m'a coupé.
Tarladan eve gelirken saban demiri üzerime düştü, ve bacağımı kesti.
Je me f / s passer pour lemploye dune soc / ete fabr / quant du mater / el roulant pour une SNCF en cr / se. Quelque temps apres mon arr / vee, jeus un rendez-vous.
Ben, demiryolları için ürünler üreten bir şirketin görevlisi kılığındaydım ve buluşmayı beklemeye başladım.
On dirait que c'était hier que tu confondais NAV-SOCs * avec NAV-SUPs *.
NAV-SOC ile NAV-SUP'ı karıştırdığın günler daha dünmüş gibi.
Soc!
Sokrat!
Voyons, Soc, jusqu'où va-t-on aller?
Tanrı aşkına Sokrat, bunu daha ne kadar uzatacağız?
C'est un rêve, Soc.
Bu benim hayalim Sokrat.
Ça fait trois heures qu'on marche, Soc.
Haydi Sokrat, üç saat oldu dostum.
Voyons, Soc!
Haydi Sokrat!
- Soc- -
- Sock- -
- Ça a des conséquences négatives soc...
- Bunun ters bir sosyal anlamı var.
C'est le Lieutenant Derek Thomas Reese du 132e SOC.
Evet, o üsteğmen Derek Thomas Reese, 132. Bölük'ten.
Premier lieutenant, 132e SOC.
Üsteğmen, 132. S.O.C.
Mais quand ces salauds sont partis, Arthur, j'ai promis que je serai le premier à sortir mon vieux marteau et à commencer à battre mon épée dans le meilleur foutu soc que tu n'ais jamais vu.
O şerefsizler öldüğünde, Arthur söz veriyorum çekicimi bir kenara atıp kılıcımı döverek, gördüğün en iyi aleti yapacağın.
Ça aurait été totalement justifié de le frapper au visage avec un soc.
O herifin suratını pullukla parça parça yapmakta çok haklı olurdun.
J'administrais juste la SOC.
Hiçbir şeyi yönetmiyordum ama. Sadece BKT'yi idare ediyordum.
Vous administriez la SOC? C'est quoi ça?
- BKT'yi mi idare ediyordun?
Parce qu'on sait que ceux qui finissent par vivre leurs rêves sont les cas soc'comme Charlie.
Rüyalarını yaşayan insanların hepsi Charlie gibi zavallılar.
Je ne voudrais pas que tu deviennes une grosse cas soc'névrosée.
Şişman, nevrotik bir manyağa dönüşmeni istemem.
Maintenant toute l'école me traite de cinglé cas soc', paria.
Artık okuldaki herkes bana deli diyor. Ucube ve dışlanmış görüyorlar.
Je fais ce que tous les cas soc font à un moment donné :
Bir noktada her ucubenin yaptığı şeyi yapıyorum.
Vous avez fait de moi le cas soc'!
Beni ucube gibi gösterdiniz!
Ce cas soc'a obtenu l'investiture?
O bilekleri kesik dolu herif mi adaylık kazandı?
Je vais appeler ces cas soc'.
O ezikleri hemen arıyorum.
Quels sont les quatre derniers chiffres de ton soc?
Şifrenin son dört hanesi nedir?
Je dormais dans la rue. J'ai dû toucher une faux ou un soc de charrue.
Dışarıda yatıyordum tırpan ya da saban demirine sıkıştırmış olmalıyım.
SOC
SOC?
Mais pour aller contre un monstre comme SOC,
Ama, SOC gibi bir deve karşı çıkmak için
comme le président Baker de SOC ok, dit lui que j'arrive.
Baker SOC'nin başkanı gibi. Tamam, orada olacağımı söyle.
Je suis sûr que vous êtes familier avec les investissements de SOC en Grèce pas spécialement.
Yunanistan'da SOC'un işletmelerini bildiğini varsayıyorum. Özellikle değil.
J'ai la preuve de ce qu'a fait le SOC. Ce qu'ils cachent.
SOC'un ne yaptığı ne sakladığı konusunda kanıtım var.
Car c'est arrivé après que j'ai parlé à Sanchez de ton document sur le SOC.
Sizin SOC belgenizi Sanchez'e söyledikten sonra oldu, çünkü.
Le SOC est au courant.
Dikkatler SOC'un üzerinde.
Un transfert de 35 millions d'euros venant de SOC vers Al-Qaïda en Afrique du Nord.
35 milyon Dolar SOC'den... Kuzey Afrika'daki El-Kaide'ye gönderilmiş. Evet.
Le SOC a utilisé Gentry pour les faire tuer.
SOC onları öldürmede Gentry'i kullandı.
Dont Alex Baker du SOC.
SOC'un Alex Baker'i da dahil olmak üzere.
SOC.
SOC.
Pour le SOC?
SOC'e mi?
J'ai mis la main sur un document, un transfert entre SOC et Al-Qaïda.
SOC tarafından El-Kaide'ye para gönderildiğine dair bir belge elime geçti.
SOC a enfreint la loi.
SOC kanunları çiğnedi.
Il a engagé des consultants externes pour enquêter sur SOC et Simons-Wachtel.
O SOC ve Simons-Wachtel'den danışmanlar tuttu... tam bir soruşturma yapmaları için.
Tu m'avais promis qu'on discuterait ensuite.
- Daha sonra konuşacağımıza söç vermiştin.