Translate.vc / francés → turco / Sport
Sport traducir turco
6,024 traducción paralela
Et si il s'inscrivait, à un sport de contact?
Temas sporları yaptırmaya ne dersiniz?
On ne veut pas perdre des élèves par faute d'équipes de sport.
Takım sporları önermiyoruz diye öğrenci kaybetmek istemeyiz.
Je ne vais pas dormir avec une étoile de sport sale qui probablement, mâche du tabac.
Kirli bir spor yıldızı ile yatmadım muhtemelen tütün çiğnemeyi seven.
Tu sais, je préfère les gars forts, plutôt silencieux qui regardent le sport et... les jeux de tir.
Biliyor musun, güçlü ve sessiz tipleri tercih ederim maç izleyen ve... silah sıkan.
Je ne t'ai même jamais vu regarder les pages sport.
Seni spor sayfalarına sıklıkla göz gezdirirken görmemiştim.
J'étais amoureux de ce sport.
Spora aşıktım.
Peut-être que c'est un sport noble.
Belki de o kadar da asil bir spor değildir.
Je ne savais même pas que le water polo était un sport, sans parler que c'était mon sport favori.
Su topunun neden bir spor olduğunu bile bilmiyorum. Onu yalnız bırakın, o benim favori sporum.
Je viendrai déposer des sacs de sport avec des vêtements et nécessaire de toilette chez toi demain, ok?
Yarın senin evine içi giysi ve tuvalet malzemesi dolu birkaç çanta atarım, oldu mu?
Ça fait un mois que je n'ai plus de temps pour le sport.
Spor yapmak için zaman bulamayalı bir ay oldu.
L'un des lieux où ils envoient les cols-blancs, avec télé et salle de sport.
Beyaz yakalıların gönderildiği, televizyonlu ve spor salonlu yerlerden biri olsun.
Ouais, mais il me semble qu'il a inventé un sport vraiment cool.
Evet ama epey güzel bir spor dalı yaratmış gibi.
- une veste de sport.
Oh güzel.
Il... est entré dans un magasin de sport, a essayé une tenue de plongée, et a passé la porte.
Dalgıç giysisini deneyip kapıdan tıpış tıpış çıktı.
- C'est un sport idiot.
- Ahmakça bir spor.
Je fais du sport.
Evet, ben spor oynamak.
Je porte mes vêtements de sport, alors...
Antrenman kıyafetlerimi giyiyorum, dolayısıyla...
Tu veux dire mettre des vêtements de sport et manger la moitié d'une salade?
Salata yemek ve spor kıyafeti giymekten mi bahsediyorsun?
Mon service se termine à 2 : 00, mais je sors toujours après, où je vais à la salle de sport du coin, ça dépend comment je suis bourré.
Vardiyam saat 2'de bitiyor ama sonrasında hep dışarı çıkarım veya buradaki salona takılırım ; halime göre.
Ton fils a essayé d'intégrer une équipe de sport?
Peki, oğlunuz bir spor kulübüne katılmayı denedi mi?
Les équipes de sport demande beaucoup de conduire et d'entraînement et toutes ces soirées pizzas.
Spor kulüpleri ; birçok araba gezintisi, antreman ve bütün bu pizza partileri anlamına geliyor.
Le baby-foot est un sport de précision.
Tamam mı? Langırt hassas bir spordur.
Alors, qui gagne le sport aujourd'hui?
Peki, bu sporu kim kazanıyor bakalım?
Tu ne peux pas être muet, au sujet du sport!
Spor hakkında bu kadar bilgisiz olamazsın.
Hey, si quelqu'un peut être muet sur le sport, c'est Ronny.
Spor hakkında bu kadar bilgisiz olabilecek birisi varsa, o da Ronny'dir.
Les filles aiment le sport, Mike.
Kızlar da spor sever Mike.
Tu m'as dis que t'allais à quelle salle de sport déjà?
Normal spor salonum ne demiştin?
Hé, parle moi du nouveau système que t'as crée à la salle de sport pour la planification des séances.
Hey, bana spor salonunda randevuların zaman çizelgesini hazırlamak için kullandığın şu yeni sistemden bahset.
Le tir est un sport mental.
Atıcılık çok zihinsel bir spordur.
Tu as été star de sport au Texas.
Sen 1-900-Rock Yıldızısın.
Les hommes regardent le sport pour pas parler de trucs d'enfance.
Erkekler çocukluk meselelerinden bahsetmek zorunda kalmamak için maç izler.
Donc ce sont vos équipements de sport?
Bunlar egzersiz aletleriniz mi?
Nous avons des leçons de sport ensemble.
Birlikte spor dersleri alıyoruz.
Mixité des cours de sport!
Karma cinsiyet spor dersleri!
Si elles ne changent pas, tu ne feras pas de sport l'an prochain.
Eğer bunu değiştirmezlerse, gelecek yıl spor yapmayacaksın.
Hülya et Sanam ne font pas de sport en raison de leur religion, et personne ne dit rien.
Hülya ve Sanam dinleri yüzünden hiç spor yapmıyorlar ve kimse bir şey söylemiyor.
Tu fais du sport?
Egzersiz mi yapıyorsun?
Narcissisme déviant, des traces d'agressivité passive, et un tas de jeunes hommes musclés qui font du sport.
Sapmış narsizm, pasif agresiflik belirtileri,... ve spor yapan bir sürü kaslı genç adam.
Est-ce du sport?
Spor mu o?
Et c'est tout ce que j'avais dans mon casier de sport.
Dolabımda tek bu vardı.
Celui qui a appelé décrit deux hommes en blousons, jeans et le troisième en vêtement de sport sombre.
Telefon eden kişi pilot ceketi ve kot giymiş iki kişi ve koyu renk koşu kıyafeti giymiş üçüncü bir kişi olduğunu bildirmiş.
Le sport.
Spor oyunları!
Bien sûr, je fais référence au sac de sport.
Silindir çantadan bahsediyorum tabii.
Les sentiments, surtout ceux que l'on retient, influencent la grossesse autant que le sport ou le régime.
İçimize attığımız hisler hamileliğe diyet ya da egzersiz kadar etkilidir.
Une voiture de sport?
Spor araba mı?
À part pour moi pleurant sur ton épaule parce qu'il utilisait notre argent des vacances pour acheter une stupide voiture de sport?
Tatil paramızla o aptal spor arabayı aldığı için senin omzunda ağlamamın dışında mı?
les références au sport ne marchent pas avec moi.
Spor yöntemleri bende işe yaramıyor.
Tu montres ton vrai caractère en essayant un nouveau sport.
Yeni bir spor dalını deneyerek kendini kanıtladın zaten.
Les hommes n'aiment pas être battus à un sport.
Erkekler sportif faaliyetlerde yenilmeyi sevmezler.
Et il n'aime pas le sport, et je n'aime pas le sport.
O da ben de spor sevmiyoruz.
Ça pourrait être du sport.
- Spor olabilir.