Translate.vc / francés → turco / Square
Square traducir turco
1,393 traducción paralela
Paradise square!
Cennet Meydanı!
Vous direz au jeune Vallon que je vais repeindre Paradise Square avec son sang.
Gidip genç Vallon'a söyle kanıyla Cennet Meydanını boyayacağım.
Amenez-les au Square.
Onları meydana sürün.
Il y a aussi le Trafalgar Square, des pigeons, des colombes...
"Londra'nın Trafalgar meydanı, güvercinler, serçeler..."
J'ai l'impression d'être à poil sur Times Square.
Times Meydanında çırılçıplakmışım gibi hissediyorum.
Ce qui s'est passé sur le square m'a rendu malade.
Meydanda olanlar beni hasta etti.
- Square Dance Danny?
- Dörtlü Dans Danny?
J'en ai vu un a Times Square.
Times Meydanı'nda bir tane görmüştüm.
Pour elle, j'ai réservé une chambre au Washington Square Inn.
Kadına Washington Meydanı Otelinde bir oda tuttum.
Dans le cas contraire, la haute société serait en danger et on déplorerait des voies de fait à Grosvenor Square.
Eğer olsaydı, bu durum üst sınıf için büyük bir tehdit oluşturur ve muhtemelen Grosvenor Meydanında şiddet hareketleri yaşanırdı.
J'ai une maison à Belgrave Square.
- Belgrave Meydanında da bir evim var, tabii ki.
Times Square et Harlem, à construire en studio.
Times Square ve Harlem. Onların maketini yapmalıyız.
On peut pas construire Times Square et Harlem.
Times Square ve Harlem'in maketini yapamayız.
Et pour le square?
Meydanın durumu nedir?
C'estjuste avant le truc sur Times Square, qui, je crois, était...
Bu doğru değil. - Ne bu? Gurunun sözleri mi?
On ne pouvait pas bloquer Times Square pour tourner cette scène.
İçerdekiler senin koca aptal bir taklit olduğunu fark etmeden ceplerinden paralarını alacaksın.
Car on se trouvait sur l'îlot au milieu de Times Square.
Ve orada çok mutluyum.
Essayez d'imaginer ça sur 30 mètres de haut, au Madison Square Garden.
Madison Square Garden'da bunun 30 m.
Je ne parle pas de la case de Paul Lynde.
Paul Lynde's square hakkında konuşmuyorum.
Si vous cherchez de l'aide ou un toit à Londres, moi-même je croyais n'en avoir jamais besoin, demandez où j'habite au Crown, à Golden Square.
Eğer birine ihtiyaç duyarsan ya da Londra'da barınacak bir yere Oh tatlım, düşündüm de asla yapmamalıyım. Onlar nerde yaşadığımı bilir, Altın Meydan'da Taç İşareti'nin orda
Je vais remplir cette feuille de pré-commande, je l'accrocherai au Madison Square Garden, s'il le faut.
Bu ilanı işe götüreceğim. Madison Square Garden'a asacağım.
Non, c'est pour Madison Square Garden.
Hayır, bunu Madison Square Garden'a asacağım.
S'il n'y a plus de fille, alors le plan est comme la chambre.
- Yo hayır, lütfen. Yolculuk rotamın üstündeydi zaten. 800 square ( para birimi ) için söz verdim ona.
- Washington Square Park - Il est plus cool
Washington Square Park'ta.
Pardon, madame... - Washington Square Park?
Acaba Washington...
- Au bout de la 5ème Merci!
Washington Square Park nerede?
Ca n'est pas indiqué, mais ce n'est pas grave, parce qu'il n'est pas autorisé de manifester dans le square
Bu toplantılarda dişe dokunur hiçbir iş yapılmıyor. Ve gelenek devam ediyor.
La ville a unanimement refusé au sauvage de manifester dans le square
- Ne zaman bunu söylesen gülüyorum. - Tanrı'nın da bunu islemediğini size garanti edebilirim.
Comme tous les ans, on aura une projection dans le square. - On viendra.
- Biz de geleceğiz.
Courir à travers Times Square avec des talons pour embrasser un marin.
Öpülecek bir denizci bulmak için, bu topuklarla Times Meydanı'na kadar koşmalısın.
T'inquiète. Demain on va aller draguer les beaux vendeurs de bretzels à Village Square.
Bekle, yarın Köy Meydanı pazarında çıtır erkeklerin arasında olacağız.
Décembre 99, Union Square, séance de dédicaces.
Aralık,'99, sendikalar birliği imza gününde.
La différence entre les combats dans le couple et les combats de boxe.' l'absence d'arbitre.
İlişkilerde yaşanan kavgaların, Madison Square Garden'dakilerden farkı hakem olmamasıdır.
C'est ça, tarlouze de square. Ouais.
Gelirken karı getirmeyi de unutma.
Celui dont je parle est devant le Mc Do sur Time Square.
Benim bahsettiğim Times Meydanı'ndaki McDonald's'ın dışındakiydi.
"Où se trouve Times Square?"
Times Square nerede, söyler misiniz?
On a pensé que, pour le livre, on pourrait avoir une photo, où j'aurais l'air d'un américain heureux.
Kitapta olacağımız için daha iyi bir resim olacağını düşündük. Yani, mutlu bir Amerikan gibi göründüğüm bir resim. " Times Square mi?
"Times Square? Oui, c'est par là."
Buyurun, bu taraftan. "
Je suis allée les écouter au Madison Square Garden et je les ai invités à faire la fête dans ma suite au Palace Hôtel.
Madison Square Garden'da onların çalmalarını izlemeye gittim. Ve Palace Oteli'ndeki süitime benimle parti yapmaya davet ettim.
- Non, Madison Square Garden.
- Hayır, Madison Square Garden'ı.
Pas grand-chose sur son compte, mais elle a apporté sa contribution à la soupe populaire d'une église, près de Tompkins Square.
Çek hesabından pek bir şey çıkmadı ama Tompkins Meydanı'ndaki bir kilisenin aşevine yardımda bulunmuş.
Neuf détaillants, les meilleurs sandwichs au nord de Times Square.
Dokuz mağaza ve Lanet Times Meydanının en iyi Falafel yemeği.
Mon cousin bosse dans un bar à Sheridan square. - Il dit que c'est plein d'écrivains. - Maintenant?
Sheridan Meydanı'ndaki bir barda çalışan kuzenim var,... oraya genelde yazarların gittiğini söylüyor.
Les suspects entrent dans la station Pershing Square.
Şüpheliler, Pershing caddesindeki metro tüneline giriyor.
Et dans le square? Grandir à Hell's Kitchen, aveugle...
Bilmem, Kitchen'da kör bir çocuk olarak büyümekten.
TRAFALGAR SQUARE
TRAFALGAR MEYDANl
... le bizarre et terrifiant incident de Trafalgar Square.
... Trafalgar Meydanı'ndaki bu tuhaf ve korkunç olay.
Il dit que ton projet Sunshine Square est inacceptable.
Bana Sunshine Square projesinin tamamen yattığını söylüyor.
Nouvelle règle, on n'enregistre plus notre message de répondeur, après avoir bu un pichet de Margateenies.
Madison Square Garden'da oynanıyor.
Paradise square.
Cennet Meydanı.
Cet énergumène bizarre et taciturne qui se ballade toujours avec son sac à dos a déposé une requête absurde pour manifester dans le square
Kinse İngilizleri sevmez. Otobüsleri de. - Evet canım.