Translate.vc / francés → turco / Store
Store traducir turco
244 traducción paralela
Très juste, monsieur le Baron. Je tire le store!
Çok haklısınız, efendim.
En cas de match nul, baissez le store.
Eğer karar veremezseniz, panjurları indirin.
- Professor Gurkakoff, votre store.
Profesör Gurkakoff, yine şu gölgeliğiniz.
Si Raven rentre, allez à la fenêtre et faites-lui signe avec le store.
Eğer Raven gelirse,... pencereye git ve gölgeliği aç-kapat. - Ha?
Faites votre sieste. Je vais baisser le store.
Sen uyuklamaya devam et.
D'où sors-tu? D'une soute à charbon ou du Store Club?
Batan şilepten mi yoksa Stork Kulüp'ten mi geldin?
Pouvez-vous baisser ce store?
Zamanla azalacak. Şu perdeyi çeker misin?
Remontez le store.
Perdeyi çek.
" Allons au Wanamaker's Store
- Wanamaker's Store'u görelim
Le store était un peu levé, je ne pouvais pas tout voir.
Güneşliğin altında birazcık açıklık vardı, yani her şeyi göremedim.
Le store n'est plus là?
Gölgeye ne oldu?
Je ne sais pas ce que vous fait votre store baissé.
Perdelerinizi çektikten sonra ne yaptığınız hakkında hiçbir fikrim yok.
Je n'aurais pas du baisser mon store.
Belki de perdelerimi çekmemeliydim.
- Et abaissez le store.
- Perdeleri çekmeyi de unutma.
Tire ce store.
Jaluziyi indir.
Si vous avez un match pour moi, appelez-moi à Benny's Candy Store.
Tamam. Yere sereceğim başka birini bulun. Beni Benny'nin Şekerci Dükkanı'nda bulabilirsiniz.
Vent, store tirant sur bouteille de Coca-Cola vide.
Rüzgâr. Açık kalan pencere yüzünden devrilen bir kola şişesi.
Je dois baisser le store du magasin.
Dur, Bud Stamper.
- Le store est tiré?
- Storlar kapalı mı?
- Hier, il a vendu tout. - And now, they are gonna build a 5 10 Cent Store of Prisunic on this.
Şimdiyse üzerine 5 ya da 10 "sansürhane" dikecekler,
J'ai vu elle avait le visage comme un store vénitien.
Görmüştüm. Yüzü, panjura benziyordu. Panjura mı?
Tu vois, hier soir, j'étais super en scène au drugstore, je me tapais un super expresso avec deux potes de quartier quand soudain ce type genre nouvelle vague entre.
Dün gece var ya le drug store'da takılırken işte yani çocuklardan ikisiyle espresso deviriyordum ki
Puis-je baisser le store?
Güneşlikleri biraz kapatabilir miyim?
Tu peux baisser le store.
Üzerine gölge çek.
Quand tu as raconté ton histoire de store, j'ai cru que Palamos allait s'oublier dans son pantalon.
Tente hikayesini anlatışın... Palamos'un aklını başından aldın.
Baisse le store! Je vais pas le rater!
Silahı ver!
Remonte le store!
Aç şunu!
Et baissez le store.
Ve... jaluziyi de kaparsak sanırım daha uygun olur.
Je vais baisser le store.
Perdeyi kapatayım.
Dans ce cas, j'aurais tiré le store et j'aurais éteint les lumières pour être tranquille.
Eğer, sizi gördüysem o zaman perdeyi çekmiş olurdum ve eğer bunu yaparsam tüm hayatımdan vazgeçmem gerekir... - "mahremiyete sahip olmak için."
Elle a tiré le store et ensuite elle a caché le corps.
- Gerçekten de perdeyi çekti. Belli ki cesedi sakladıktan sonra kendini güvende hissetti.
Si on avait levé le store, on aurait vu le jour.
Panjuru açsak, günün ışıdığını görebilirdik.
Je vais remonter le store.
Ön panjuru kaldıracağım, böylece içeriyi görebilirsin.
A Grand Magasin, de Batelier.
Vulgar Boatman'dan "General Store" a.
Grand Magasin, je vous rends visite. J'ai appris par les ondes votre prochain ceilidh.
"General Store", bir ziyaret plânlıyorum ve karşılama komitesi bekliyorum.
Aussi, pour dormir, baissez v otre store.
Uyumak istiyorsanız lütfen perdelerinizi indirin.
Amenez-moi à Store Kongensgade.
Beni Kongensgade'ye götür.
Dire que ce store n'est toujours pas réparé!
Bu pencerenin hala bozuk olduğuna inanamıyorum.
On avait une promotion pour les clientes nées avant l'an 1900.
It was Born Before 1900 Day at the shoe store.
Le caid a une fille qui bosse dans un supermarché. Tu sais quoi?
Dostumuzun, Haight Goodwill Store'da çalışan bir kızı var.
Au "Drug Store". C'est là qu'ils font le crack.
Zil sesi "imalathaneye" gider Crack orada yapılır.
Tu vas travailler au "Drug Store".
Çünkü imalathanede çalışacaksın.
Je vais fermer le store.
Şu panjuru indirsem iyi olacak.
Je vais baisser le store.
- Çok zor, titriyorum! Dur, terasta ne oluyor bakmak istiyorum.
Le store!
- Ne var?
Va baisser le store.
- Maç bana vız gelir. - Panjuru indir.
Voilà pourquoi on l'appelle Hidé le "Store Vénitien"...
Elinde jilet bıçağı olan Hideo demek.
" "IN THE WINDOW OF A DEPARTMENT STORE" "
Getir! Haydi!
Ça suffit. Ne bouffe pas le store, on ne l'a posé que mercredi.
Onlar daha yeni taktrtdm.
A vous.
Cevap ver, "General Store".
Le store était relevé et la fenêtre fermée.
Güneşlik açık, pencere kapalıydı,... sadece çalı ve çimleri görüyordum.