Translate.vc / francés → turco / Superstition
Superstition traducir turco
432 traducción paralela
Mais il y a également des confessions, qui pouvaient très bien être tenues pour la vérité, du moins pendant ces temps où régnait la superstition.
Ama insanların batıl inançlarla yönetildiği zamanlarda gerçeğe çok yakın gelen, itiraflar da vardı.
Mais la superstition n'est-elle pas encore bien ancrée parmi nous?
Ama aramızda hâlâ batıl inançları olanlar yok mu?
C'est de la superstition.
Ama tüm bunlar batıl inanç.
Le vampire est un mythe, une superstition.
Vampir sadece uydurmadır, batıl inançtır.
Je serai peut-être en mesure de vous prouver qu'une vieille superstition peut devenir une réalité scientifique d'actualité.
Eskinin batıl inancının bugünün bilimsel gerçeği olabileceğini ortaya çıkaracak kanıt gösterebilirim.
Dès lors qu'il y a une superstition, vous verrez qu'il y a aussi une coutume.
Beaumont'un evine giderken arabacının yolda ne söylediğini hatırladın mı?
C'est une stupide superstition
Asılsız güney denizi dedikoduları işte.
C'est l'origine de la superstition populaire selon laquelle le chat a neuf vies.
Şu malum batıl inanç da bundan kaynaklanır... Kediler dokuz canlıdır.
Vous ne portez pas foi en cette superstition barbare?
Efendim, bu tür ilkel kehanetleri dert etmek zorunda değilsiniz.
La faute à la superstition?
- Şu batıl kehanet yüzünden mi?
La superstition de l'Escarpement concerne une race de grands singes.
- Bir maymun ırkı. Liderleri var.
C'est une vieille superstition.
Eski bir batıl inanç.
Au cours d'un massacre.
Superstition Dağı'nda bir katliama kurban gittiler.
Une superstition de journaliste.
Eski bir gazetecilik inancı var.
C'est une drôle de superstition.
Siz gazetecilerin bu batıl inancı komik.
Ignorance et superstition. C'est le lot des illettrés.
Bu kadar batıl inançlı ve cahil olmaları... okuma yazma bilmediklerinden kaynaklanıyor.
Lutter contre la superstition... est aussi difficile que de lutter contre Satan lui-même.
Batıl inançlara karşı savaşmak Şeytan'ın kendisiyle savaşmak kadar zordur.
Superstition de Gitans!
Sadece çingene hurafesi!
Surtout quand certains fous sur l'île vous régaleront de légendes indigènes, vous verrez que la superstition est contagieuse.
Adadaki bazı cahil halk sizi yerel efsanelere inandırmaya başladığında hurafelerin ne kadar bulaşıcı olduğunu anlayacaksınız.
Le mariage, c'est de la superstition.
Evlilik bir batıl inançtır!
Non. J'ai une superstition concernant l'argent exhibée dans mes appartements privés.
Hayır, özel odamda para alış verişini uğursuzluk sayarım.
Un jour, nous nous éveillerons pleins de souffrance pour comprendre que l'âme n'est pas une superstition, ni l'esprit, une matière qui puisse s'observer au microscope.
" Bir gün uyanacağız acı ve dehşetle. Fark edeceğiz ki ruh bir batıl inanç değil, bir insanın ruhu mikroskopla inceleyebildiğimiz bir madde değil.
Quelle superstition idiote!
Bu, şimdiye kadar duyduğum en aptalca batıl inanç.
C'est une superstition.
Bu batıl bir inançtır.
Tu ne t'es pas encore débarrassée de cette superstition?
Batıl inançlarından hâlâ kurtulamadın. Yürü hadi.
Ce jour-là, il y a une superstition sur un chiffre, le 776.
776 numaraya bahis oynama batıl inancının olduğu bir gün.
Superstition : on le joue tous les 4 juillet.
Millette, her 4 Temmuz'da bu numaraya oynamak gibi bir batıl inanış var.
Voici Superstition Mountain.
SUPERSTITION DAĞI Şu anda Superstition Dağı'na bakıyorsunuz.
Voici la véritable histoire de Superstition Mountain.
Bakın bu, Superstition Dağı'nın gerçek öyküsüdür.
Les Espagnols avaient violé un lieu sacré en venant à Superstition, car pour les Apaches, c'était l'antre sacré de leurs dieux du tonnerre.
İspanyollar Superstition Dağı'na gelmekle... mukaddes bir yeri kirletmişlerdi... çünkü Apaçiler için bu dağ, Gök Gürültüsü Tanrılarının kutsal eviydi.
Mais le type qui avait tué Buckley n'était pas le seul tueur en liberté à Superstition.
Sadece şunu öğrendim ki, Superstition'da dolaşan tek katil Buckley'in katili değilmiş.
Un gars a trouvé de l'or à Superstition.
Biri Superstition'da altın bulmuş Bayan Thomas.
- Alors c'est à Superstition.
- Yani, Superstition'da, ha?
D'un squelette de femme trouvé à Superstition.
Superstition'da bulunan kadın iskeletini araştırıyorum.
J'ai appris qu'il y avait eu un tremblement de terre.
Superstition'da gerçekten deprem olduğunu bile öğrendim.
Mais je retourne à Superstition.
Ama şimdi Superstition'a dönüyorum.
L'histoire de Superstition Mountain ne sera complète que lorsque quelqu'un lui prendra son or.
Superstition Dağı'nın eksiksiz biyografisi, o altın... bağrından çıkarılmadığı sürece tamamlanmayacaktır.
Si vous trouvez le trésor de Superstition, l'État de l'Arizona et le gouvernement des États-Unis reconnaîtront votre acte de propriété.
Superstition'ın hazinesini bulursanız, Arizona Eyaleti ve... Birleşik Devletler Hükümeti sizi sahibi olarak tanıyacaktır.
Une superstition née de l'effroi aveugle sa raison.
Korku, insanın aklını kör ederek batıl inançları da doğurmuştur.
Tu ne crois pas que tout ça n'est que de la superstition?
Bunun batıl olduğuna inanmıyor musun?
Je suis née dans la superstition.
Ama batıl inançla doğdum.
J'ai une superstition, c'est de m'en retourner par où je suis venu.
Bir batıl inancım var... Geldiğim yoldan dönmeyi seviyorum.
Ces fleurs ne sont pas là par vaine superstition.
Bunun batıl inançtan daha fazlası olduğunu biliyorum.
D'après la superstition locale, Tore Gråvik hante l'endroit.
Yerel hurafeye göre Tore Gråvik'in ruhu buralara sık sık gelirmiş.
Une superstition païenne.
Bu bir dinsiz hurafesi.
Et de superstition.
ve batıl inançlar.
Pure superstition.
Tamamen hurafe!
Elle s'étend aux confins de l'ombre et de la lumière, de la science et de la superstition. Elle transcende toutes nos peurs, dépasse toutes nos connaissances.
Işıkla gölgenin bilimle batıI inancın kesişme noktasıdır ve insanın korkularının dipsiz kuyusuyla, bilgisinin zirvesinin arasında bulunur.
Elle s'étend aux confins de l'ombre et de la lumière, de la science et de la superstition. Elle transcende toutes nos peurs, surpasse toutes nos connaissances.
Işıkla gölgenin ve bilimle batıl inancın kesişme noktasıdır ve insanın korkularının dipsiz kuyusuyla, bilgisinin zirvesinin arasında bulunur.
Ce n'est pas possible, non... ça, c'est la superstition!
Gelelim uygulamasına.
- Une superstition en quelque sorte.
Bir tür batıl inanç.