Translate.vc / francés → turco / Tab
Tab traducir turco
185 traducción paralela
Développons-la, tout sera éclairci.
Fotoğrafı tab edip karanlığa ışık tutacak.
De quoi faire des copies et des allumettes américaines.
Tab etme düzeneği. Amerikan kibrit kutuları.
- Tu les développes maintenant?
- Hemen tab edebilir misin?
De ne pas remettre l'argent avant d'avoir développé les films, les avoir examinés et décidé s'ils sont vrais et utiles.
Filmleri tab ettikten sonra inceleyip gerçek ve işe yarar olduklarına kanaat getirmedikçe parayı teslim etmeyeceksin.
Et pour le développement?
Ya filmlerin tab edilmesi?
Vous attendrez que j'ai développé le film.
Ben filmleri tab edene dek beklemelisin.
Vous les développerez vous-même?
- Filmi kendin mi tab edeceksin?
Comme toujours, vous serez payé une fois les films développés.
Ödeme, her zamanki gibi, filmler tab edildikten sonra yapılacak.
qui montre un extrait du document que von Richter veut acheter.
Moyzisch tab ettiğinde, Albay Richter'in satın almak istediği belgenin bir parçasını göreceksiniz.
- Je veux juste une copie.
- Tab etmen yeterli!
Nous tenons à la qualité.
- Kaliteli olmayan bir görüntüyü tab etmiyoruz.
Sohn Inho Effets sonores :
Sohn In-ho Efekt : Lee Sang-man Tab ve Baskı :
Faites développez ça, immédiatement.
Bunu tab et. Çıkar çıkmaz bana getir.
S'il vous plaît, allumez la lumière rouge, puis retirez la protection sur les révélateurs.
Lütfen kırmızı ışığı yakın sonra da tab etme tablasındaki örtüyü kaldırın.
Sa Majesté lui joua elle-même un thème de fugue, qu'il développa aussitôt pour le plaisir particulier de Sa Majesté sur le clavier.
Majesteleri ona, daha önce Majestelerinin isteği üzerine klavyeye tab ettiği füg melodisini çaldı.
Nous réalisons des copies et détruisons les originaux puis nous les faisons sortir du pays en microfilms.
Filmi tab ettirdikten sonra orjinalleri yok ediyoruz, ve küçük mikrofilmler halinde ülke dışına çıkartıyoruz.
Entre-temps, je vais développer le film.
Bu arada, ben de filmi tab ettiririm.
J'ai développé la photo.
O filmi tab ettim.
J'ai un tas de photos à développer pour demain.
Yarın için tab etmem gereken bir sürü fotoğraf var.
On l'a insérée dans le film ce matin.
Onları dün gece tab ettik ve bu sabah filmine yerleştirdik.
garde du corps de M. Simonson.
Tab Fielding. Bay Simonson'ın korumasıydım.
à droite.
- Tab Fielding'i görmek istiyorum. - İkinci kat, sağ taraf.
J'ai interrogé Tab hier... mais j'ai d'autres questions à lui poser.
Tab'le dün bir vaka dolayısıyla tanıştım. Ona birkaç soru daha sormak istiyorum.
Tab se débrouille bien.
Tab iyi para kazanıyor, değil mi?
À 7 heures le gars meurt, à 7 heures 03 tu quittes la cour de la prison, une ambulance t'attendra devant, avec chambre noire et machine à écrire.
Saat 7 : 00'de, tabureyi tekmeleyecekler 07 : 03'te hapishanenin avlusundan çıkacaksın içinde bir daktilo ve tab odası olan bir ambulans seni bekliyor olacak.
Pendant que tu tapes ton article ils développent les photos.
Sen hızlıca makaleni yazarken filmi tab edecekler.
Tu l'as tirée?
- Fotoğrafları tab ettin mi?
L'an dernier, dans ce pays... ont été prises sept milliards de photos... et dépensés 6,6 milliards de dollars en développement et pellicules.
Ayrıca geçen yıl Amerikalılar 7 milyardan fazla resim çekti. Film malzemesi ve tabı için 6.6 milyar dolar harcandı.
C'est une des patientes du Dr Richards.
Bu Dr. Richards'ın hastalarından biri. Aslında, bu bir TAB.
Sandwich au thon avec de la mayonnaise, un Tab et quelques gâteaux.
Beyaz ekmek üzerine mayonezli ton balıklı salata... diyet kola ve kraker.
Tab, si tu peux faire passer le disque devant...
Diski yavaşça hareket ettir misin?
Tu as mené à bien ta mission de détection de planètes. Merci d'avoir été notre engin spatial.
Tab, yıldızlar etrafındaki gezegenleri gözlem görevini tamamladın, uzay aracımız olduğun için teşekkürler.
Je vais les développer dans la chambre noire.
Tabı karanlık odada yapabilirim.
Donnez-moi une Tab.
Bir Hesaplı soda alayım.
J'ai le carton de révélateur que vous avez demandé.
İstediğiniz tab solüsyonundan bir kutu getirdim.
Si j'en ai un autre, ce sera Jason, Caleb ou Tab.
Bir oğlum daha olursa, adını Jason, Caleb ya da Tab koyarım.
Est-ce Tab Hunter qui se faufile près de ma porte?
Kapımda gizlenen Tab Hunter değil mi?
Un Pepsi light ou un Tab.
Diyet Pepsi veya Tab olsun.
Bien sûr que non.
Tabı ki yasak.
Sers-toi du tab!
Ayar fletnerini kullan!
Les tab...
Tab...
Milo, tu me dis que le labo a merdé?
Ben bakarım. Yoksa tab edilirken mi bir şey oldu? Hayır.
Tu développes ce film parce que tu n'as pas confiance en moi.
Bana güvenmediğin için bu filmi tab ettiriyorsun.
C'est quoi? Touche-à-Bière?
Sanırım Tab'a basacağım.
Ca se complique. Où est ma bière?
Nerede benim Tab'ım?
Tanqueray and Tab.
Tanqueray ve Tab.
Il faut faire développer les photos et aller les chercher.
Filmi çıkar, tab ettir, almayı akıl et.
On va développer ça, voir ce que ça donne.
Bu arada, bunları tab ettirip, neler çıktığını göreceğiz.
Tab? Tab!
Tab?
Tab!
Tab!
- Le tab?
- Fletner mi?