Translate.vc / francés → turco / Tabi
Tabi traducir turco
30,526 traducción paralela
Oui, et elle ne chôme pas.
- Tabi, harika...
Faut qu'on se voit!
Tabi ki!
Sauf qu'il paye toutes les factures!
Evet, bütün giderleri ödemesi hariç tabi!
Pas de soucis!
Fotağraf çekebilirmiyim? - Tabi.
Te laisse pas berner pas la perruque et le dentier!
Tabi! .Bak bende aynen böyle düşünürüm peruk, takma diş.
Oui, je déposerai Maman demain...
Tabi... Evet, Yarın sabah annemi getireceğım...
Aller, joue!
Hawaii? ! Tabi ki!
Les filles faisaient la queue pour Shashi et moi!
Kızlar benim ve Shashi için sıraya giriyorlardı! Tabi tabi!
Ils ne se bagarrent pas sauf chez Jerry Springer.
Birbirlerine fiziksel olarak saldırmıyorlar tabi Jerry Springer değilse.
À moins qu'elle ne le fasse pas.
O zamana kadar tabi.
Sûr.
Tabi.
Moi exclu.
Ben hariç tabi.
Des innocents pourraient y passer en chemin.
Bu yangın yerine masumlar da yakalanabilir tabi.
Si seulement c'était réel.
Tabi bu gerçek olsaydı.
Oui, entrez, vous êtes invités.
Tabi, içeri gel, davet edildin.
Bien sûr, vous voudriez que cette personne à proximité, au cas où... un ami a sauté par pour le thé.
Tabi, bir arkadaşın çay içmeye gelir diye.. .. o kişiyi yakınında.. .. tutmak istersin.
Bien sûr, il ne pouvait pas être simplement tout voisin.
Tabi ki öylesine bir komşu olmazdı.
- Évidemment.
Tabi.
Bien sûr.
Tabi.
Sauf à White Castle où leurs hamburgers sont rikiki.
Tabi Beyaz Saray'da değilse, onların burgerleri minnacık oluyor.
C'est ça.
Tabi.
- Mlle Washington.
Ben gelebilir miyim? - Tabi, Bayan Washington.
Si j'ai encore son e-mail.
Tabi e-posta adresini bulursam.
Non, bien sûr que non.
Hayır, tabi duymadın.
Oui, j'entends des voix.
Tabi, sesler duyuyorum.
Qui ne s'est jamais produite.
Tabi bu hiç olmadı.
- Oui, merci.
- Tabi olur.
Humanité testée, meurtre résolu, habits d'un gangster découpés...
İnsanlık imtihana tabi tutuldu, cinayet çözüldü çetecilerin kıyafeti incelendi.
Des clous.
Vermeyecek tabi.
Tout est ma faute, donc... merci d'être venu jusqu'ici pour me rappeler tout ça, tout en parvenant, ça tombe à pic, à soulager ta conscience.
Bunların hepsi benim hatam, yani buralara geldiğin için ve tüm bunları hatırlattığın için teşekkür ederim. Vicdanını da alttan alttan rahatlatmaya çalışarak tabi.
Mais ça n'empêche pas les scientologues de lui filer leur blé.
Hayır tabi. Ama bu tarikatındakilerin ona avuçlar dolu para vermesini engellemiyor.
J'ai assez de tampons pour cette fois, si j'en utilise un par jour.
Bu defaya mahsus yeterince tamponum var, tabi günde bir tane kullanırsam.
Ton minois t'aide bien aussi.
Tabi, yüzün de yardımcı oluyordur.
Bien sûr.
Tabi ki evet.
Traitons-les comme des enfants de chœur et pas des dangereux criminels.
Aynen tabi, çünkü onlara suçlular gibi değil kilise öğrencileri gibi davranmalıyız.
Sauf si c'est une chieuse exhibitionniste.
Tabi gösteriş amacıyla sıçmıyorsa.
Un peu plus de maquillage lui ferait du bien.
Biraz daha makyaj yapabilirdi tabi.
Comme en cuisine, mais en plus gangsters.
Mutfağa geri dönmüş gibiyiz, tabi daha heyecanlı.
- Tant que tu me le rends.
- Gerçekten mi? - Geri getireceksen tabi.
C'est sûr.
Tabi biliyorum.
Bien sûr. - Tiens.
Tabi, olur.
Je ne parle pas pour elle, par contre.
Tabi onun için aynı şeyi söyleyemem.
Non, bien sûr que non.
Hayır, tabi ki yapmadım.
- Ouais!
- Evet, tabi ki...
C'est pour ça que je l'ai éloignée!
Tabi ki...
Une bière?
- Tabi!
Sharic adore ses plats!
Sharia bu şeyleri seviyor. Tabi ki, yarın sana e mail gönderirir ‚
- Ouais, c'est ça...
- Ya, tabi...
Non bien sûr que non.
Tabi ki gelemem.
- Oui.
- Tabi.
- Bien sûr!
- Tabi!