Translate.vc / francés → turco / Tur
Tur traducir turco
3,782 traducción paralela
Comment je nage 50 longueur par jour
Bazen günde 50 tur yüzdüğümü söylüyordum.
Ouais, et la navette est partie!
Tur otobüsü de ortalıkta yok.
La navette est partie.
- Tur otobüsü gitmiş!
Il continue de se lever à 4h du matin, court jusqu'au campus, fait de la musculation, et plonge dans la piscine pour 30 longueurs.
Hala sabah 4.00'te kalkar, kampüste yürüyüşünü yapar çalışır, sonra da havuzda otuz tur yüzerdi.
S'il y a bien un gars qui vaut de tenter le coup, c'est lui.
Denemene değecek birisi varsa o da Josh'tur.
J'ai lu sur cet endroit dans un guide touristique.
Bu yeri bir tur rehberinde okumuştum.
j'ai l'habitude.
Durma da tur bindir. Alıştım artık.
David, je n'ai pas demandé une visite guidée.
David, senden tur istemiyorum.
Des bus à ciel ouvert parcourent West Village. Ils passent par tous les lieux et les boutiques de la série.
Üstü açık otobüslerde West Village'da tur atıp dizideki dükkanları mağazaları falan gezdiriyorlar.
Et la tounée?
Tur ne olacak?
Incroyable, un gigantesque home run pour une femme minuscule.
İnanılmaz millet, minnacık bir kadından devasa bir tur vuruşu.
Bien, techniquement, ça serait un 4ème round, mais..
Aslında bu dördüncü tur olacak ama...
Tu veux venir faire un tour?
Arabayla bir tur atalım mı?
Ok, le bureau de la compagnie est au coin.
- Tur şirketi köşe başında.
Est-ce que j'ai la tronche d'un guide touristique?
Tur rehberine mi benziyorum?
Donc, c'est le grand voyage.
Pekala, bu büyük tur.
Le round final va débuter.
Son tur başlıyor.
La tournée n'attire pas, donc ils veulent que je fasse la... première partie de Juliette Barnes.
Tur biletleri satmıyor ve konseri Juliette Barnes'la başlatmamı istiyorlar.
Tout le monde joue dans cette tournée depuis un an environ.
Bu tur için herkes bir yıllık plan yaptı.
Ce que vous allez prendre, ce sont deux rotations d'EMI.
Alacağın şey iki tur EMI olacak.
La table 7 a besoin d'une nouvelle bouteille, et il faut une tournée de Martini à la 3.
Yedinci masa şişe servisi istiyor ve yukardaki üç numaraya bir tur daha martini istiyorum.
Et bien je t'invite à venir visiter la caserne 51 quand tu veux.
İstediğin zaman 51. İtfaiye'ye gelip bir tur atabilirsin.
Super. Je peux faire un tour?
- Bir tur atabilir miyim?
On va juste faire un petit tour dans le port.
O zaman limanın çevresinde küçük bir tur atıp gelelim.
Tu sais, gonfler les pneus, réviser la machine, l'emmener faire un tour.
Bilirsin işte, lastikleri tekmele, motora göz at... bir tur at.
L'histoire d'un fils révolté qui pique sa voiture à papa.
Oğlu babasına kızgınmış ve arabayla tur atıyormuş.
Une visite guidée avec Ussing et la presse, puis tu vois les enfants dans la cour.
- Önce Ussing ve basınla bir tur olacak. Sonra da bahçede çocuklarla bir araya geleceksin.
Je suis sérieux. "Oh, j'ai l'habitude de boire un expresso à Paris après avoir fait des tours autour de la tour de Pise".
Ben ciddiyim. "Oh, eskiden Pisa Kulesinin etrafında tur attıktan sonra Paris'te espresso içerdim"
La première tournée chez Granny est pour moi!
Granny'nin mekanındaki ilk tur içkiler benden!
Est ce qu'on pourrait avoir une autre tournée quand vous pourrez?
Vaktiniz olduğunda bir tur daha içki getirir misiniz?
Encore une tournée?
- Bir tur daha mı?
Tu es guide aussi?
Tur rehberliği de yapıyorsun demek.
Je sais, ce qu'il se passe dans le bus reste dans le bus.
Biliyorum.Tur otobüsünde kalırken ne olduğunu biliyorum.
Commençons par un tour du labo
Laboratuvarda bir tur atalım, olur mu?
Et en plus de ne pas avoir un tour, tu ne chanteras pas dans le lieu le plus vénéré de la ville pour le plus grand évènement musical de l'année. C'est ça que tu veux?
O zaman, tur yapmamanın yanı sıra yılın en önemli müzikal olayı için şehrin en saygı duyulan sahnesinde şarkı söyleyemeyeceksin.
prend un panneau, va sur le trottoir
Bir kağıt al eline ve kaldırım kenarında tur at.
On s'est dit que tu serais quelqu'un de bien à emmener en tournée avec nous.
Senin, bizimle tur yapmak için iyi biri olabileceğini düşündük.
C'est une grande tournée, beaucoup de dates. On verra.
Büyük bir tur, bir sürü sevgili.
On m'a juste demandé de faire une tournée avec The Revel Kings.
Revel Kings'le tur teklifi aldım.
C'est pas tous les gosses de neuf ans qui passent une semaine dans le bus d'un groupe.
Hadi ama. Hangi dokuz yaşındaki çocuk bir haftasını Whitesnake tur otobüsünde geçirecek kadar şanslıdır ki?
Un steak jardinier avec une rose dessus.
Bir tane et ısıttırın, bahçede bir tur attırın, üstüne de gül taktırın.
Alors... je te fais visiter?
Peki, bir tur alabilir miyim?
Vous étiez la première sur place pour ce bus touristique.
Tur otobüsünün ilk karesindeydin.
Sam Wilson dit la vérité.
Sam Wilson doğrucu Davut'tur.
Le deuxième?
İkinci tur?
s'il te plaît.
Bir tur daha.
Ok, M. Tur...
Tamam.
Non.
Gil'le 3 tur yaptım.
En bas de la neuvième.
Son tur.
- Tu te fais une visite guidée?
Tur gezisini kaçırmış gibi bir hâlin var.
{ \ pos ( 192,190 ) } Que Dieu t'entende.
Lütfen Tanrım, ben de evime tur yapayım.