English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / francés → turco / Térrible

Térrible traducir turco

11,762 traducción paralela
Grand Prêtre... L'est continue à souffrir de la terrible sécheresse.
Baş Rahip, Doğu, korkunç bir kuraklıktan dolayı acı çekmeye devam ediyor.
- C'est... c'est une dispute terrible.
- Felaket şekilde...
Mais si Hanna est innocente, et que tu la désignes comme ta complice, tu vas devoir vivre avec ce terrible mensonge jusqu'à la fin de tes jours.
Ancak Hanna masumsa, ve sen suç ortağı olarak onun adını verirsen, hayatın boyunca bu korkunç yalanla yaşamak zorunda kalacaksın.
Jason, j'ai fait une terrible erreur.
Jason, ben korkunç bir hata yaptım.
Beaucoup de terrible erreurs, Hanna.
Korkunç hatalar yaptım, Hanna.
Être un abruti, c'est pas si terrible.
Brian salak biri olmak o kadar kötü değil.
Un présage dans l'os De la terrible proximité de la mort
Hasta olduğuma dair bir işaret Ya da ölümün nefesini hissetmek.
Mais il ne regarda pas dans son rétro et ne vit donc pas ce qui fit un bruit terrible quand son camion lui roula dessus.
Oradan çekip gitti ama geri geri giderken dikiz aynasını kontrol etmedi. Kamyonet devrildiğinde, gürültülü ve korkunç şeyin neden geldiğini görmedi.
Mon terrible mal avait dû me reprendre... car en réalité, je lui demandais de se cacher aux yeux du monde.
Bu hastalığım, büyüyen bir tatsızlık çünkü aslında ondan istediğim kendisini dünyadan gizlemesiydi.
Si quelque chose devait t'arriver, ce serait terrible pour notre cause.
Çok tehlikeli. Eğer kızın başına en ufak bir şey gelirse, ülkümüze çok zarar verir.
Ca paraît presque normal, donc peut être que ce ne sera pas si terrible de me faire sortir.
Neredeyse hiçbir şey hissetmiyorum. Belki dışarı çıkmam düşündüğümüz kadar zor olmaz.
Mais le prix est terrible.
Ama korkunç bir bedeli var.
Mon petit Paul a eu une terrible fièvre.
Küçük Paul ateşler içerisindeydi.
Je sais, je pense que c'est terrible...
Onun Mary'le buluşma dedikoduları var.
Est-il possible qu'elle ait expérimenté une chose terrible de ce genre?
Böyle korkunç bir şeyi deneyimlemiş olabileceği muhtemel mi?
Je suis vraiment désolée pour Everett. Oui, c'est terrible.
Evet korkunç.
C'est une terrible histoire.
Berbat bir hikâye. Madem öyle başka bir tane deneyelim.
Je suis terrible.
Berbatım.
- Bobby avait un mal de ventre terrible.
Bobby, feci şekilde mide gribine yakalandı.
Je ne peux pas vous dire si le désordre était du à un kidnapping ou juste un terrible laisser-aller.
Dağınıklığın nedeni adam kaçırma mı yoksa tembellik mi ona karar veremedim.
Il disait... que c'était fou et terrible, mais...
O da derdi ki mantık dışı, korkunç, ama...
Ça et une terrible faim.
Bir de korkunç açligimiz.
Tu ne m'as pas tué parce que tu as besoin de moi, et je pourrais être un ami terrible si je n'avais pas utilisé ce petit temps precieux que j'ai dépensé en t'aidant à voir ça.
Beni öldürmedin çünkü bana ihtiyacın var ve kalan çok değerli zamanımı bunu sana göstermekle kullanmıyor olsaydım berbat bir arkadaş olurdum.
Que nous ne pouvons aller aussi loin l'un sans l'autre. Peu importe ce que vous faites ou ressentez, vous êtes sauve de commettre une terrible erreur.
Yani ne yaparsan yap nasıl hissedersen hisset korkunç bir hata yapma gafletinde bulunmayacaksın.
Et est-ce que j'y ai coupé court quand j'ai réalisé la terrible erreur que j'avais commis avec une jeune femme très compliquée?
Kesinlikle. Genç karmaşık bir kadınla çok büyük bir hata yaptığımı anladığımda ayrıldım mı ondan? Evet.
Comme vous le savez, mon unité a souffert une terrible perte quand notre capitaine McCarrey a été assassiné par l'ennemi.
Bildiğiniz gibi, Yüzbaşımız McCarrey düşman tarafından öldürüldüğünde birliğim çok derin bir kayıptan muzdarip oldu.
Le timing de l'événement est terrible.
Olayın zamanlaması çok kötü.
Terrible mais mieux.
Berbat, ama daha iyi.
" Ça peut sembler terrible, mais je m'en moque.
Belki bu çok kötü ama umurumda değil.
Je me suis réveillée avec cette sensation dans le creux de l'estomac, comme... comme si quelque n'allait pas... comme si quelque chose de terrible allait arriver.
Midemde bir hisle uyandım. Sanki bir şey yanlış. Sanki çok kötü şeyler olacak.
C'a été terrible.
Çok korkunçtu.
Je dis que quelque chose de vraiment terrible arrive et qu'elle est peut-être le seul espoir qu'on ait pour empêcher ça.
Diyorum ki, çok kötü bir şey geliyor kötülüğü durdurmamız için, yegane umudumuz o olabilir.
Jim, une terrible erreur a été commise.
- Jim, yanlış anlaşılma oldu.
Oh et, je m'interroge. La façon dont tu manies tes armes c'est terrible!
Düşündüm de, silahlarla olan kabiliyetin inanılmazdı.
C'est vraiment trop terrible pour quelqu'un qui a perdu ses souvenirs.
Yani hafızasını kaybetmiş birine göre inanılmazdı.
Il y a presque 200 ans, il servit lors d'un terrible crime.
Neredeyse 200 yıl önce, çok vahim bir suçta kullanıldı.
C'est terrible.
Felaket bir durum bu.
C'est une terrible mascotte.
Felaket bir maskot.
C'était une idée terrible.
Berbat bir öneriydi.
Ce n'était pas si terrible.
Çok da korkunç değildi.
On a eu une expérience terrible quand Cagney et Lacey sont nées.
Cagney ve Lacey'nin doğumunda çok kötü şeyler yaşadık.
C'est terrible!
Bu korkunç bir durum!
On devrait annuler? Ce serait un signal terrible.
İptal mi etmeliyiz diyorsun?
C'était la fin d'un hiver terrible.
Berbat bir kış sonuydu.
Mec, ça a l'air terrible!
Dostum, bu harika!
C'est terrible.
Bu korkunç.
Grace, c'est terrible.
Ah, olamaz. Grace, bu çok kötü.
Je dis juste qu'une chose terrible s'est produite.
Berbat bir şey olduğunu söylüyorum sadece.
Je sais que cette nouvelle est terrible, et je suis désolée de devoir te demander ça.
Bunun çok kötü bir haber olduğunu biliyorum, sana bunu yaşattığım için özür dilerim.
Quels dégâts notre terrible mariage a t-il fait à nos enfants? fait pour nos enfants?
Berbat evliliğim çocuklarıma ne zararlar verdi?
Ouais, c'est pas terrible, hein?
Evet, bu iyi değil, değil mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]