Translate.vc / francés → turco / Valencia
Valencia traducir turco
298 traducción paralela
C'est gênant, je venais te dire que Valencia...
Tanrım, bu garip! - Buraya Valencia şey demeye...
J'ai été horrible avec Valencia, vraiment horrible, et je dois vraiment me rattraper.
Valencia'ya berbat davrandım. Yani gerçekten berbat... Ve ona temas etmek istiyorum.
Paula, il a choisi Valencia. En face de moi.
Paula, Valencia'yı seçti, neredeyse gözümün önünde.
Ça achèverait Valencia.
Bu Valencia'yı gebertir. Ölü.
Je dois me rattraper auprès de Valencia, et là c'est tout le contraire.
Cidden, Valencia'yla işleri telafi etmek istiyorum ve bu onun tam tersi.
Valencia est-elle demoiselle d'honneur?
Valencia bir nedime mi?
J'adorerais l'être, mais ça ne serait pas juste que je sois demoiselle d'honneur et pas Valencia.
Durum şu ki, bir nedime olmayı çok isterim ancak benim olmam ve Valencia'nın olmamasın adil olduğunu düşünmüyorum.
Et Josh a demandé que Valencia le soit environ 50 fois...
Ve Josh Valencia'nın nedime olmasını 50 defa falan sordu, bu yüzden...
Toi et Valencia serez demoiselles d'honneur.
Sen ve Valencia, ikiniz de nedime olabilirsiniz.
Toi et Valencia êtes amies?
Yani sen ve Valencia arkadaş mısınız?
Salut.
- Hey! - Hey, Valencia!
Salut, Valencia, ça va être tellement marrant.
Selam. Bu çok eğlenceli olacak.
Je peux faire mieux.
Hey, Valencia! Bundan daha iyisini yapabilirim.
Valencia a raison.
Valencia haklı.
Valencia le sait. Elle sait tout de mes bagels nocturnes.
Valencia bilir, gece simitlerimin hepsini bilir.
Merci, Valencia.
Teşekkür ederim Valencia.
Comment ça s'est passé avec Valencia au magasin de robes?
Tamam. Valencia'yla elbise dükkânında nasıl gitti işler?
Raconte-leur l'histoire avec la vieille dame.
Valencia onlara yaşlı kadınla olan kısmı anlatsana. Evet.
Valencia et moi on s'en occupe.
Valencia ve ben hallederiz.
Oh, mon Dieu, Valencia, si tu savais ce que ça fait d'avoir une paire de monstres comme ça, tu y réfléchirais à deux fois.
Aman Tanrım! Valencia bunun gibi bir çift canavara tutulmak nedir bilseydin bir daha asla düşünmezsin.
Valencia, une fois que j'aurai mis cette robe, tu n'envieras plus jamais ces rondeurs.
Valencia bu elbiseyi bir kez giydiğimde bu köpekçiklere bir daha imrenmeyeceksin.
Valencia tu seras une mariée sublime.
Valencia gerçekten çok güzel bir gelin olacaksın.
J'ai déjà piraté les e-mail de Valencia et ses sms.
Çoktan Valencia'nın e-postalarını ve mesajlarını heckledim...
Comment ça, comment ai-je trouvé son mot de passe?
Valencia'nın şifresini nasıl aldın diyerek ne demek istiyorsun?
Photos de Valencia... gâteau au chocolat... poulet grillé... spaghetti bolognaise.
Valencia'nın fotoğrafları, çikolatalı pasta kızarmış tavuk, köfteli spagetti.
Valencia...
- Valencia, ben...
C'était mon idée que Valencia essaye la robe de mariée, et quand je l'ai vu dedans, je suis devenue jalouse.
Ve sonra, onu içinde gördüğümde kıskandım.
Valencia, je suis désolée qu'on t'ait accusé.
Valencia seni suçladığımız için özür dilerim.
Le mot de passe de Valencia était trop facile.
- Valencia'nın şifresi çok kolaydı.
Tu as piraté le téléphone de Valencia?
Valencia'nın telefonunu mu heckledin?
C'est comme ça que tu te rattrapes avec Valencia?
Valencia'ya böyle mi affettireceksin?
Valencia est aimée par ta famille
Önemli olan şey Valencia artık ailen tarafından seviliyor
Quand je vais à Valence, à Séville, à San Sebastian, à Grenade, ce n'est plus pour tuer les taureaux, mais pour me souvenir.
Ecija'ya, Valencia'ya, Sevilla'ya, San Sebastian'a, Granada'ya gittiğimde ben artık boğa öldürmemek ama hatırlamak o günleri.
Carlos, t'iras faire un tour a Valence.
Carlos Valencia'ya gitsin.
Ouvrez les portes de Valence, au nom d'Allah!
Allah'ın adıyla, Valencia kapılarını açın!
Ben Youssouf vint à Valence pour s'assurer l'aide du peureux Al Kadir avant d'amener sa flotte aux rives d'Espagne.
Korkuyla saklanmış olan Berberi kralı El-Kadir'e yardım etmek üzere... Valencia'ya gelen Ben Yusuf'la birlikte vakit de gelmişti. Büyük ve güçlü ordusunu İspanya kıyılarına çıkarabileceğine emin olmak zorundaydı.
Quand je débarquerai, ils attaqueront peut-être Valence.
Karaya çıktığımda sana, Valencia'ya saldırabilirler.
Tu tiendras Valence. C'est compris?
Eğer saldırırlarsa Valencia'yı savunacaksın.
J'ai accepté le défi.
Öncelikle Valencia'da... İsteğini çoktan kabul ettik.
Sire, il faut d'abord prendre Valence.
Kralım, öncelikle Valencia'yı almalısınız.
De Valence, Ben Youssouf peut envahir toute l'Espagne.
Berberiler Valencia'yı ellerinde tuttukları sürece, Ben Yusuf oradan çıkarma yapabilir ve tüm İspanya'yı istila edebilir.
Ils sont prêts à se battre pour Valence.
Valencia için sizin safınızda savaşmaya hazırlar.
Quand nous aurons Valence, que Ben Youssouf essaye!
Öncelikle Valencia'yı alalım, sonra da Ben Yusuf almayı denesin.
Valence est encerclée.
Valencia kuşatıldı.
Ne me parlez pas de Valence.
Bana Valencia'dan bahsetme Mutamin.
Abandonner Valence? Exposer l'Espagne?
Valencia'dan ayrılıp tüm İspanya'yı korunmasız bırakmak pahasına mı?
Citoyens de Valence!
Valencia halkı!
Vous restez ensemble.
- Valencia'yla berabersiniz.
Valencia est trop marrante.
Valencia çok eğlenceli.
Oui.
Evet, Valencia'ya gelinliği giymesi fikrini ben verdim.
Le Valencia.
- Valencia.