Translate.vc / francés → turco / Vidé
Vidé traducir turco
13,364 traducción paralela
Je me serai déjà vidé de mon sang.
- Şimdiye ölmüş olurdum.
Nous avons perdu toutes les formalités lorsque vous et votre petite amie m'a presque vidé de tout mon sang.
Biz tüm formaliteleri kaybetti zaman ve kız arkadaşının Neredeyse tüm kan bana süzülmüş.
Il a aussi vidé la caisse.
- Kasayı da boşaltmış.
Le corps a du être vidé de son sang avant d'être transporté ici. Saigné
O zaman cesest buraya getirilmeden önce kanı boşaltılmış...
Tu n'as qu'à attendre qu'il vide le puits, puis prends ce qui t'appartient.
Bak, tek yapman gereken kuyu boşalana dek beklemek, ondan sonra senin olanı alırsın. Tankeri alırsın.
Pourquoi mon flingue est vide?
Ari... Neden silahımda kurşun yok?
Ton flingue était vide.
Silahında kurşun kalmamıştı.
J'ai mis une tesselation d'espace vide dans un champ temporel modifié
Dörtgen bir uzay boşluğunu modifiyeli bir zamansal alana koydum.
J'ai mis un vide illimitée dans un champ temporel jusqu'à qu'un monde se développe.
Zamansal bir alana sınırsız bir vakum koydum ve bir dünya ortaya çıktı.
M-mon verre est vide
İçkim bitmiş.
me promener dans LA l'esprit ouvert et l'estomac vide jusqu'à ce qu'on me découvre.
LA'de sakin kafayla aç aç dolaşırken keşfedilmeyi bekleyeceğim.
Depuis que je suis revenu à cette nuit et que je ne l'ai pas sauvée... Je n'ai pas sauvé ma mère, J'ai juste... il y a ce vide en moi.
O geceye dönüp onu... annemi kurtaramadığımı gördüğümden beri bende oluşan bir boşluk var.
Il m'a donné une clé USB vide.
Bana boş bir flaş bellek verdi.
Demande-lui pourquoi il m'a donné cette connerie de clé USB vide.
Ona neden bana şu boş flaş belleği verdiğini sor.
Il dit qu'il t'a donné les documents. La clé était vide.
- Sana belgeleri verdiğini söylüyor.
Vide?
Boş mu?
J'ai été à un vide-grenier à Gardena et j'ai déniché tout ça.
Gardena'daki değiş tokuş buluşmasından aldım hepsini.
Alors, on mange aussi ou on reste à fixer un van vide?
Biz de yiyecek miyiz yoksa burada oturup boş bir kamyona mı bakacağız?
Je me suis réveillée dans un lit vide.
Boş bir yatakta uyandım.
Une cartouche d'atropine auto-injectable vide.
Enjektörden boş bir atropin çıktı.
Vide.
- Temiz çıktı.
J'ai un chargeur vide.
Bende de boş bir şarjör var.
Le 5ème étage est vide.
Beşinci kat temiz.
Cet endroit est totalement vide.
Evet, bu mekân bomboş.
Mais pas vide.
- Boş değil ama.
Chaque fois que j'avale une âme... Je ressens tout le vide qu'il y a.
Her ruh emişimde içlerinin boş olduğunu görüyorum.
Ne proférez pas de menace vide.
- Boş tehditler savurma.
Le verre est à moitié vide?
Vay be, bardağın boş tarafına bakmak bu olsa gerek.
La douleur, le vide, l'absence totale de l'humanité est littéralement sans fin.
Ağrı, boşluk, Insanlık eksikliği tamamlamak Tam anlamıyla sonsuzdur.
Pose ta main vide à plat sur le rebord.
Diğer elini çıkıntıya yerleştir.
Et le coffre est vide! Alyssa, la police entière pense que tu te fout de moi.
Bütün polisler benimle oynadığını- -
La maison semble si vide sans lui.
Ev, onsuz yavanmış gibi geliyor.
Le réservoir est presque vide.
Tank neredeyse boşaldı.
Le couloir est vide.
Koridor boş.
Plus vous menacer, plus cela semble vide.
Tehditlerin arttıkça, içleri daha da boşalıyor.
Tu es vide!
İçin bomboş!
Putain! Je suis à vide!
- Kahretsin!
Je suis à vide.
Aah! - Çıkıyorum.
C'est une flatterie vide.
Boş dalkavukluklar.
C'est vide seulement si tu échoues à agir en accord avec ton cœur sage.
Bilge kalbinin yolundan gidemezsen boş.
Vide la caisse.
Kasayı boşalt.
Oui, la cuisine est vide, et tu n'es pas le seul à pouvoir donner des conseils nutritionnels, Le Gras.
Evet ama, mutfakta yemek kalmamış ve senden de beslenme tavsiyesi almayacağım, ayıcık.
Je vais bien. Tu vas arrêter de t'inquiéter, ou ai-je besoin de t'emmener dans une de ces pièces vide?
Yani siz de endişelenmeyi kesin.
Elle est vide.
Kutu boştu.
Il faut l'amener au bloc avant qu'il ne se vide de son sang.
Kanamadan ölmeden önce ameliyathaneye götürmeliyiz.
Sans que ça remplisse jamais le vide qu'il a en lui.
Ama gerçek anlamda gözle görülebilir bir şey değildir.
Ou on pourrait la faire sortir par le vide-ordure.
Ya da senin çöp bacandan kaydırabiliriz.
La plage sera vide.
Gösterilerini sessiz yapıyorlar.
Encore un peu d'alcool. La bouteille est vide.
Biraz daha icki al... bu bitti...
Il semble que vous aviez raison- - Le disque dur de l'agent Bannerman est complètement vide. METZGER :
Görünüşe bakılırsa haklıymışsın, Ajan Bannerman'ın sabit diski tamamen boş.
Je crois que tu as trop longtemps fixé le vide spatial, jusqu'à ce que tout ce qu'il y avait de bon en toi soit mort.
Sanırım içindeki tüm kötülükler ölene kadar uzayın zifiri karanlığına bakmışsın sen.