English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / francés → turco / Viént

Viént traducir turco

65,345 traducción paralela
On vient chercher Daryl.
Daryl için geldik.
On vient pas de sa part.
Bizi o göndermedi.
On vient te demander de lui concocter quelque chose, on sait que tu sais faire.
Onun için bir şey hazırlayabilirsin diye ummuştuk. Böyle şeyler yapabildiğini biliyoruz.
Mais on vient pas chercher du rab.
Daha fazla ilaç almaya da gelmedik.
Elle vient de s'enfuir.
Ama o kişi kaçıp kurtuldu.
Devinez qui vient de démanteler le gouvernement?
Bilin bakalım hükümeti kim dağıttı?
Mais... elle vient d'essayer de nous tuer.
Ama... bizi öldürmeye çalışıyordu.
Il y a un tailleur. Il vient à la Maison Blanche.
Bir terzisi var, Beyaz Saray'a geliyor.
Alors pourquoi parler de quelque chose qui vient juste de commencer?
Öyleyse neden daha henüz başlamış bir şeyi sonlandırmaktan bahsediyoruz.
La pétition vient de toi?
- Bu kampanya senin işin mi?
Le problème vient des parents.
Bunların sorumlusu hep veliler.
On vient de l'apprendre.
- Biz de ne olduğunu yeni öğrendik.
Elle vient de me le dire.
- Ben de yeni öğrendim.
Notre départ vient d'être reporté.
Kalkış iznimiz askıya alınmış.
D'où te vient cette idée?
Bu fikre nereden kapıldın?
J'ai tout fait pour vous aider, mais après ce qui vient d'arriver, votre réputation ne peut être sauvée.
Efendim, size yardım etmek için elimden gelenin en iyisini yaptım ama olanlardan sonra, korkarım ki itibarı tamir edilemez.
Il vient s'excuser devant vous.
Bu yüzden sizden özür dilemek için getirdim.
Tu sais d'où ça vient, non?
Ne olduğunu biliyorsun, değil mi? Tıkanıklığın sebebinin.
- Exact. Et l'agent Lopez vient de St Cloud.
St. Cloud.'tan da Memur Lopez.
Ray qui vient me réclamer de l'argent avec sa copine, alors que nos comptes sont pleins. Le fait qu'il ait eu accès à mon coffre-fort?
Ray partiye geliyor, para talep ediyor, o ve kızı bizimle arkada, kiralık kasama nasıl ulaştığını sanıyorsun?
Un agent vient de s'enfuir.
Bekle, bir memur, şimdi kaçtı.
Comme de l'herbe à chats pour les chatons, si on vient avec au lycée, on les fait toutes tomber.
Yavru kediler için kedi nanesi gibi. Ve pazartesi okula bu şeyin içinde gidersen o iş bitmiştir.
Il vient de passer aux aveux.
Olay şu ki itiraf etti.
Vient-il de dire ce que je crois?
- Az önce dediğini düşündüğüm şeyi mi dedi?
- Conlin vient d'appeler Pour demander pourquoi diable vous avez harcelé son informateur.
- Conlin arayıp neden muhbirini taciz ettiğini sordu.
Ça vient de commencer.
- Daha şimdi başladım. Hayır.
Il vient de rentrer de Corée du Nord avec des scientifiques et des ingénieurs.
Kuzey Kore'den yeni döndü. Yanında yeteri kadar nükleer enerji ve malzeme mühendisleriyle birlikte.
Il vient du Post.
- Neden?
Sa question portera sur l'article que le Times vient de publier.
- Çünkü o Post'tan ve ilk soruyu başkasından alırsanız... Times ın internete koyduğu şey sorulacak.
Si vous demandez si ça vient de moi, la réponse est oui.
Bu fikrin bana ait olup olmadığını soruyorsan, cevabım evet.
- Réponds, d'où ça vient?
Cevap ver! Nereden geldi!
- Il vient pas de moi.
- Benden değildi.
Ils se doutent que ça vient de la NSA.
Sorun şu ki, NSA'dan geldiğini biliyorlar.
Les fuites, ça vient de moi.
İhlâlin kendisi bendim, işin ortasında ben vardım.
Le bus vient nous chercher dans 90 minutes.
90 dakika içinde otobüs geliyor.
Désolé d'avoir prévenu au dernier moment, messieurs, mais l'agence vient de nous trouver quelques gros connards. - Qui?
Geç haber verdiğim için üzgünüm beyler ama istihbarat bize yeni mankafalar buldu.
Et Mme Lonas vient également?
Bayan Lonas da geliyor mu?
On vient de le tourner... Peter et moi.
Peter'la birlikte çektik.
Je sais d'où elle vient.
Nereden çıktığını biliyorum.
De plus, il vient personnellement. pour régler la question de l'immunité avec toi.
Ayrıca seninle dokunulmazlık konusunu halletmek için bizzat geliyor.
On vient pour vos âmes!
Ruhlarınız için geldik!
" Eve ne vient pas de la côte d'Adam, mais de son tibia.
Havva Adem'in kaburga kemiğinden değil kaval kemiğinden yaratıldı.
Ce couple vient de nous proposer une partie carrée.
Demin giden çift, John'la bana dörtlü yapmayı teklif etti.
Il vient parfois sur le ferry pour être avec des gens.
İnsanlar arasında olmak için bazen feribota gelir.
Si Burton vient tout avouer, je contacterai les autorités.
Burton gelip teslim olursa, yetkili yerlerle irtibat kurmaya hazırım.
Dit celui qui vient d'agresser un policier.
Dedi, kanun adamına saldıran adam.
"De là vient que tous les prophètes désarmés sont vainqueurs, " tandis que les prophètes armés courent à leur perte. "
"Tüm silahsız peygamberler kazanmıştır silahlılar ise yok edilmiştir."
- Ça vient, trésor.
- Geliyor, bebeğim. - Yemek istiyorum!
- L'homme qui vient de partir.
Giderken gördüğüm adam.
Si c'est à propos de Rebecca qui ne vient pas, on a pu ajuster le discours.
Sorun buysa Rebecca gelmiyor. Konuşmayı düzeltebiliriz.
- Locke vient d'arriver.
- Locke, imza için aşağı iniyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]