Translate.vc / francés → turco / Voyez
Voyez traducir turco
33,119 traducción paralela
Vous voyez ici l'Arme du Soleil, l'un de leurs projets les plus ambitieux.
Şu anda Güneş Silahı'na bakıyorsunuz tutkulu projelerinden biri.
Frank, alias Anatoly, est la clef pour déterminer ce qui se cache derrière ces meurtres, Alors vous les gars creusez dans sa vie et voyez ce que vous pouvez trouver.
Frank, diğer adıyla Anatoly bu cinayeti çözmemiz için kilit nokta bu yüzden beyler hayatını delik deşik edin.
- Je bois les miettes de popcorn à la fin du pot. Vous voyez?
Patlamış mısırların dibine geldiğimde kovayı dikerim, bilirsin.
Vous voyez, contrairement à vous, je ne suis pas là pour en faire plus.
Ben senin gibi emniyet görevlisi numarası yapmıyorum.
Vous voyez ce badge?
Rozeti görüyor musun?
Vous voyez quelque chose?
Gözetimde bir şeyler görebiliyor musunuz?
Ce... n'est... Vous voyez, pas trop difficile.
O kadar da zor değil.
Vous voyez?
Görüyor musunuz?
Peu après, Genesis, une chose qui n'aurait jamais dû exister... Vous voyez...
hiç olmaması gereken bir şey anlarsın ya.
Voyez-vous, je regrette, mais il y a eu un terrible accident.
Şey Cynthia, korkarım korkunç bir kaza oldu.
Voyez nous ici-bas.
Buradaki hâlimize bak.
Voyez si certains des disparus sont nos aliens manquant.
Onlardaki kayıp insanlar, bizim kayıp uzaylılarımız olabilir.
Vous voyez ce qui se passe quand vous les classez par ordre de meurtre?
Öldürülüş sıralarına göre düzenlendiğinde olanları görüyor musun?
Vous voyez, James, c'est pourquoi nous faisons ce que nous faisons.
Bak, James bu işi bu yüzden yapıyoruz.
Vous voyez, maintenant les gens vont penser qu'on a bu.
İnsanlar içtiğimi düşünecekler bak şimdi.
Comme vous le voyez, ça n'a pas fonctionné.
Gördüğünüz gibi, işe yaramıyor.
Voyez qui est là. - Salut, papa.
Bakın burada kim var.
Voyez-vous, votre Honneur, la, euh... la conclusion est claire.
Yani görüyorsunuz ki Sayın Yargıç, sonuç ortada.
Je viens la voir régulièrement, vous voyez.
Devamlı onu görmeye gelirim.
Voyez-vous ça.
Bak sen.
Voyez, mesdames et messieurs, ce que je vous avais dit?
Ne demeye çalıştığımı gördünüz mü, bayanlar ve baylar?
Voyez ça comme un acte bienveillant.
Bunu nazik bir hareket olarak alırsan sevinirim.
Vous voyez? C'était positif.
Bu olumluydu.
Voyez-vous, 75 % de notre population a été diagnostiquée à risque pour l'infection, et je m'efforce de les garder sains et saufs, du coup, je me demande bien ce qui pu se passer au CDC.
Nüfusun % 75'ine enfeksiyon riski taşıdığı yönünde tanı kondu ve bu rakamı o seviyede tutmaya kararlıyım bu yüzden HKM'de ne olduğunu gerçekten çok merak ediyorum.
Normalement, ce nombre figure une vision parfaite mais on dirait que vous deux, ne voyez pas si bien que ça.
Bu yıl normalde harika görüleri temsil eder ama anlaşılan siz pek havaya girememişsiniz.
Voyez...
Bakın...
L'enfant que vous voyez était adulte une heure avant la tempête.
Gördüğünüz çocuk, fırtına başlamadan bir saat önce yetişkin bir adamdı.
Vous dessinez des trucs que vous voyez dans votre tête?
Kafandaki bir şeyleri çizdi mi hiç?
Vous le voyez.
Onu görüyorsun.
Si vous voyez Burt Reynolds, dites-lui que j'ai sa ceinture.
Burt Reynolds'ı görürseniz, kemeri bende diyin.
Vous gaffez une fois et... Vous voyez?
Yanlış yaptığın an...
Enfin, vous voyez.
- Spermkenki zamanı demiyorum.
Vous voyez de la décrépitude, car il y en a, de la fragilité, car il y en a.
Çürüme görüyorsanız çürüme olduğu içindir. Zaaf görüyorsanız zaaf olduğu içindir.
Voyez vous ça...
Nasıl?
Mais vous ne voyez pas qui a accosté le bateau?
- Tekneyi kim getirdi görmediniz mi?
Vous voyez la première page de la L'Observateur aujourd'hui?
Observer'ın bugünkü manşetini gördün mü?
et de gentiment déposer vos téléphones portables dans la boîte que vous voyez ici.
Telefonlarınızı şu gördüğünüz kutuya koymanızı rica ediyorum.
C'est vous qui voyez.
Siz bilirsiniz.
Vous voyez cette femme là?
Bu kadını gördün mü?
Donc vous voyez ce que je veux dire.
- O zaman dediğimi anlamışsınızdır.
Vous voyez que ce n'est pas mon adresse mail actuelle.
Şu anki e-mail adresimin bu olmadığını görüyorsun.
Entre temps, voyez-vous quelqu'un qui aurait voulu du mal à votre mari?
Bu sırada kocanıza zarar vermek isteyen kimse aklınıza geliyor mu?
Comme vous le voyez, la bibliothèque raconte un crime haineux, l'incendie d'une église en 1981.
Gördüğün özere kütüphane, 1981'de yanıp kül olan kiliseye ait bir nefret suçu masalını anlatıyor.
Américains, je veux que vous voyez ça.
Amerika, bunu görmenizi istiyorum.
Forcez-lui la main et voyez comment il réagit.
Peng'i zora sokalım ve hangi tarafta görelim.
Vous voyez quelque chose d'intéressant, Commandant?
İlginç birşey mi gördün Kaptan?
- Vous voyez quelque chose d'étrange? - Non, tout est calme.
Herhangi garip bir şey gördün mü?
Vous voyez tout ce liquide?
Şu akan kanı görüyor musun?
Vous voyez plus de Liv que quiconque.
Liv'i herkesten çok sen tanıyorsun.
Vous voyez.
Gördün mü?
Voyez-moi comme un ami.
Beni bir arkadaşın olarak görebilirsin.