English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / francés → turco / Whitehall

Whitehall traducir turco

303 traducción paralela
Vous devez rappeler WHI 1212.
Whitehall 1212'yi arayabilir misin?
Il avait été projeté, en secret, de fêter sa dernière relaxation par une pluie de tracts sur Londres.
Lady Agatha'nın Holloway'den son salıverilişini... kutlamak amacıyla Whitehall ve West End üzerinde bildiri yağdırılması için gizli planlar yapılmıştı..
Distribuez ceci à Whitehall tout de suite.
Bu mesajı derhal Whitehall'a ulaştır.
Et les adultes à Whitehall attendent que les Américains arrivent.
Yetişkinler de Whitehall'da oturmuş Amerikalıları bekliyor.
Demandez-moi le Cdt Bernard, à l'État-Major de Londres.
Binbaşı Bernard'ı Whitehall numarasından bağlayabilir misiniz lütfen?
Whitehall 72-44, s'il vous plait.
Whitehall : 7244 lütfen.
Whitehall.
Londra.
W-H-I.
Whitehall. W-H-I.
Alors retournez à Whitehall et cherchez d'autres espions sur votre planche à dessin, car vous n'avez pas votre place avec le commun des mortels.
Öyleyse Whitehall'a geri dönün... çizim tahtanızda başka casuslar arayın... çünkü gerçek insanlar arasında yeriniz yok sizin.
Après ça, je vais suivre votre conseil et retourner à Whitehall, à ma planche à dessin.
Ondan sonra da tavsiyenize uyup... Whitehall'daki çizim tahtama geri döneceğim.
Nous savons tous que notre bien-aimé McTarry était un homme très différent à Whitehall.
Hepimiz biliyoruz ki çok sevdiğimiz Glenli McTarry... devlet memurları arasında değişik bir adamdı.
Votre p-père était vraiment un autre homme à Whitehall.
Baban gerçekten değişik bir adamdı.
Je suis comptable chez Whitehall et Marx.
Muhasebeciyim. Whitehall Marks'tan geliyorum.
On m'attend chez Whitehall et Marx.
Whitehall Marks'a geri dönmem gerek.
Pour Whitehall et Marx, vous travaillez avec Max Bialystock, non?
Whitehall Marks seni Max Bialystock'ın yanında çalışıyor biliyor, değil mi?
Vous serez à Whitehall très bientôt, à raconter le transfert à Berlin du général Carnaby.
Whitehall'da olursunuz... General Carnaby'nin Berlin'e nakledildiğini bildirirsiniz.
De même, si ces hommes sont ceux qu'ils prétendent être, ils devraient connaître le nom de notre supérieur à Whitehall.
Ayrıca, eğer onlar söyledikleri kişilerse... Whitehall'daki baş ajanımızın adını biliyor olmaları gerekir.
Alors réservez vos menaces et vos ordres pour quand vous marcherez sur Whitehall!
Bu yüzden Whitehall'de yürüyene kadar bizi tehdit etme ya da bazı şeyleri zorla kabul ettirmeye çalışma.
Si vous l'apercevez contactez-nous sans tarder en appelant Whitehall 1212 ou votre commissariat.
Bu şekildeki şüphelileri... Hemen "Whitehall 1212" numaraya veya yerel polis karakoluna bildirin. Alo!
J'ai toujours pensé qu'il y avait des liens entre cet établissement pompeux apparemment fossilisé et Whitehall.
Bir yeraltı bağlantısından şüphelenmiştim, şu donuk ve kireçleşmiş müessese ile Dışişleri Bakanlığı arasında.
Appelez Whitehall et toutes les unités.
Bana Whitehall'ü bağlayın.
Certains d'entre nous au ministère de l'Administration publique vous considèrent comme l'une des seules personnes sensées aux Communes.
Whitehall'da bazılarımız seni Avam Kamarası'ndaki nadir sorumlu insanlardan biri olarak görüyor.
"Service des Sales Tours," comme disent ceux de Whitehall.
Whitehall'dakilerin dediği gibi "Kirli İşler Bölümü".
Je viens de recevoir un message de Whitehall.
İngiliz Hükümeti'nde bir telgraf aldım, Bolton.
Whitehall pense que les Allemands cherchent une excuse pour entrer en guerre.
İngiliz Hükümeti, Almanların savaşa girmek için bahane aradıklarını düşünüyor.
Le verdict a reçu l'approbation de Whitehall et le gouvernement australien nous a exprimé son soutien.
Cezalar İngiliz Hükümeti tarafından onaylandı Avustralyalılar da kararımızı desteklediklerini vurguladılar.
On a trouvé un agent de police, mais il n'avait vu personne sortir depuis un quart d'heure, à l'exception de la femme de l'huissier. Alors on a filé à Whitehall.
Bir kazaya kurban gitmiş olsamda, diplomatik çevre böyle kazaları affetmez.
Nous devons nous rendre à la citadelle de Whitehall.
Direkt hükümet binasına gitmemizi söylüyor.
Elle était si importante qu'au lieu de la laisser dans mon coffre, je la rapportais tous les soirs à mon domicile de Whitehall Terrace pour la conserver dans ma chambre, en lieu sûr, dans ma cassette personnelle.
Kasamda saklayamayacağım kadar önemli bir mektuptu. Fakat her akşam büromdan, Whitehall Terrace'deki evimin yatak odasında, kendi evrak kutumda kilitli tutmak için geri götürmekteydim.
Ils ne savent pas et ne sauront rien de ce qui s'est passé à Whitehall Terrace.
Bu kadarını bilecekler, Whitehall Terrace olayı ile ilgili başka bir şey öğrenemeyecekler.
Dans le futur, les personnages n'auraient pu parler de leur vie sans donner d'indications sur ce qu'est leur société.
Hayır. Ben Jerry Whitehall.
Et puis, ce n'est pas notre truc de faire des films réalistes...
- Jerry Whitehall. Teşekkürler. - Simon Grady.
Il ira d'abord a Whitehall, puis a Oxford.
Önce Whitehall, daha sonra Oxford.
On le rendra morceau par morceau, s'il le faut en échange de nos prisonniers politiques.
Gerekirse parçalarını Whitehall'a postalarız, İrlandalı tutukluları serbest bıraktırmak için.
Vous assistez à toutes les pièces jouées à Whitehall.
Richmond, Whitehall'daki bütün oyunlara gelen kızsın sen.
Je suis Jerry Whitehall.
Ben Jerry Whitehall.
- Jerry Whitehall.
- Jerry Whitehall.
En 30 ans, je n'ai jamais vu semblable comportement à Whitehall.
30 senedir Whitehall'da böyle bir davranış görmedim.
Dans un passé plus récent, elle est devenue un membre actif du Ministère pour le droit d'asile et la protection des réfugiés.
Son yıllarda, iltica ve mültecileri koruma konularında Whitehall kulislerinde adından söz ettirdi.
Des plans de Whitehall ont été retrouvés, avec les emplacements des caméras et des angles morts.
'Whitehall'un kameralarının yerleri...'... ve kör noktaların işaretlendiği bir harita bulundu.
La police demande aux automobilistes d'évacuer les lieux et les gens s'enfuient en laissant leurs voitures.
Polis sürücülerden alanı boşaltmalarını istiyor insanlar arabalarını bırakıp koşarak Whitehall'a doğru gidiyorlar.
Il aura sa statue sur Trafalgar Square et un bâtiment à son nom à Whitehall!
Trafalgar meydanına heykeli bile dikilebilir.
Si l'armée faisait grève, ça se remarquerait quand l'Armée rouge chinoise marcherait sur Whitehall.
Ordu greve giderse, Çin Kızıl Ordusu sokaklarda yürüyecektir.
Je bataille de façon légale depuis des années, mais Whitehall refuse de me prendre au sérieux.
Yıllarca mümkün olan her yasal yolu deneyerek mücadele ettim. Fakat Hükümet beni ciddiye almadı.
Tu ne peux pas aller à Whitehall sans elles, mon chéri.
Whitehall'a onlar olmadan gidemezsin canım..
Je suis à WhitehaIl depuis 25 ans.
Yirmi beş yıldır Whitehall'dayım.
1579 Palais de Whitehall, Londres.
Whitehall Sarayı - Londra 1579
Nous allons retourner à Whitehall, nous trouverons l'auteur de ces viles calomnies et il sera puni.
Saraya dönecek ve bu rezilce zırvaları yazanı bulup cezasını vereceğim.
De chez Whitehall Marks.
Whitehall Marks'tanım.
Whitehall zéro zéro 07.
Hükümet, çift 0, 07.
- A Whitehall.
- Whitehall'daki saraya.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]