English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / francés → turco / Yukon

Yukon traducir turco

112 traducción paralela
Le Yukon
Yukon nehri.
Les deux tombes sont prêtes, pourvu que le Yukon ne les engloutisse pas....
İki mezar da hazır. Tabii Yukon onları alıp götürmezse.
en route vers leurs caveaux glacés.
Fırtına sonrası, donmuş Yukon'un tepesi suyla kaplı bir şekilde bırakıldı.
Après la pluie et la tempête, la surface gelée du Yukon était recouverte d'eau.
Günler, ıstıraplı bir sessizlik içinde geçiyordu.
La débâcle commença sur le Yukon.
Yukon'un buzları çözülmeye başladı.
LE YUKON 1900
YUKON BÖLGESİ - 1900
Quand deux hommes ont passé l'hiver dans une cabane du Yukon, au printemps, ils sont soit bons amis et se connaissent...
Iki adam Yukon'daki küçük bir kulübede, kisi birlikte geçirmislerse ilkbaharda ya iyi arkadas olmuslar ve birbirlerini iyi taniyordurlar...
Venezuela. "Cherche homme avec expérience dans la construction."
"İnşaat tecrübesi olan işçiler aranıyor." Yukon.
Yukon. "Cherche homme avec expérience d'ingénieur".
"Mühendislik tecrübesi olan eleman."
On pourrait obtenir une concession en amont du Yukon.
Belki Yukon'a doğru gidip kendimize arazi bulur ve işaretleriz.
Je m'appelle Yukon Sam.
Hanımefendi, Adım Yukon Sam.
Je représente la loi sur le territoire du Yukon.
Evet kanun benim. En azından Yukon bölgesinde öyle.
Malheureusement, le Yukon ne fait pas partie de ma juridiction, mais je vous pendrai quand vous passerez par Skagway à l'automne.
Hayır, ne yazık ki Yukon benim idaremde değil. Yine de sonbaharda Skagway'e geldiğinde seni asacağım
M. Gannon est trop fort pour Yukon.
Yukon Bay Gannon'un karşısına dikilmez.
Je ne te laisserai pas faire.
Böyle sürmez! Bunu yapmana izin vermem, Yukon.
Montre-leur la sortie, et porte ton insigne.
Yukon yolunu göster şunlara. Rozetini de tak.
Il élève des lapins.
Yukon'da tavşan yetiştiriyor.
Dans le Yukon.
Yukon.
Bon, c'était le Yukon.
Yukon da gitti.
Il est pire qu'un pitbull enragé.
Yukon'dan Çavuş Preston, pekala.
Il s'est écrasé dans le Yukon.
Yukon'da alev aldı.
- Ça se passe dans le Yukon.
- Hikaye Yukon'da geçiyor.
Sid, faites-nous 3 grands Black Yukon. Oui, Votre Honneur.
Sid, bize üç adet kara Yukon enayi yumruğu hazırlar mısın?
Bienvenue au Yukon.
- Yukon'a hoş geldin.
200 sièges dans un avion, et j'échoue à côté de Yukon Jack et son chien Cujo.
Bir uçakta 200 tane koltuk var Yukon'lu Jack ve onun köpeği Cujo'nun yanına düşüyorum.
Je me demandais pourquoi il y a la statue d'un chien du Yukon dans Central Park.
Central Park'ın ortasında, Yukon'da hayatlar kurtaran bir köpeğin heykelinin ne işi var diye düşünüyordum.
J'étais coincé dans le Yukon.
Yukon'un bir yerinde sıkışıp kalmıştım.
Dans les grands incendies de 1 935, en amont du fleuve Yukon.
1935'te Yucon Nehri tepelerinde çıkan büyük yangında.
Alors, le Yukon?
- Yukon nasıIdı?
Ici le Yukon. Pouvons-nous entrer dans l'espace bajoran?
Burası Federasyon Mekiği Yukon Berjorya sınırına giriş için izin istiyoruz.
Contrôle bajoran au Yukon.
Bejoryan kontrolden Yukon'a.
Runabout Yukon, parez au départ.
Mekik Yukon, kalkış için hazırlanın.
Yukon paré.
Yukon hazır.
Bonne chance, Yukon.
İyi şanslar, Yukon.
Trouvez le Yukon et détruisez-le.
Yukon'u bulmanı ve yok etmeni istiyorum. Ne pahasına olursa olsun.
Le Yukon se dirige droit sur le soleil.
Yukon doğrudan Bajor güneşine doğru gidiyor.
Il semblerait qu'on ait modifié le Yukon.
Birileri Yukon'da bazı değişiklikler yapmış görünüyor.
MASSIF SAINT-ELIAS TERRITOIRE DU YUKON, CANADA
Aziz Elias Dağları, Yukon Bölgesi, KANADA
Savez-vous d'où provient cet échantillon? D'un site du territoire du Yukon.
Yukon Bölgesi'ndeki bir alandan.
En 1897, la première vague d'aventuriers a traversé Port Henry... et continué vers Skagway, la passe de Chilkoot et le Yukon.
İlk büyük grup, 1897'de Port Henry'yi geçip, Skagway, Chilkoot Pass ve Yukon altın yataklarına yol aldı.
C'est le Yukon, dehors.
Dışarısı Alaska gibi.
Il pourrait pêcher dans la glace dans le Yukon, qui sait?
Tek bildiğim, şu anda Yukon'da buz üstünde balık avlıyor olduğu.
Ce matin le mess a reçu des pommes de terre Yukon Gold au lieu des habituelles russets.
Bu sabah yemekhaneye her zamanki Russets yerine Yukon Gold patatesleri gönderilmiş.
J'ai photographié le Yukon, l'Utah sauvage, des villages inuits en Alaska...
Yukon bölgesini çektim. Utah kırlarını. Alaska'daki Eskimoları.
Ca fait des semaines que je t'ai ramenée de cet hôpital du Yukon où je t'ai trouvée.
Yukon'da seni bulduğum hastaneden buraya getireli haftalar geçti.
Il joue au basket, il a une Yukon?
Yukon kullanan basketbol oyuncusu mu?
La Yukon est toujours au garage.
Yukon hala garajda duruyor.
Quand j'étais jeune, mon père conduisait un attelage de chiens dans le Yukon.
Ben gençken babam Yukon'da bir grup kızak köpeğinden sorumluydu.
- Je suis né dans le Yukon. - J'étais enfant unique.
- Ben Yukon'da doğdum.
Je l'avais fait une fois, dans le Yukon.
Ama bunu bir keresinde yapmıştım.
Il traquait les mouflons dans le Yukon.
Yukon'da büyük boynuzlu koyun avı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]