Translate.vc / francés → turco / Zafer
Zafer traducir turco
3,614 traducción paralela
C'est une victoire car tu as battu Daniel.
Bu bir zafer çünkü Daniel'i alt ettin.
Je souviens de la nuit où vous avez gagné votre siège, vous avez fait un discours de victoire hors du commun. Je suis heureux d'avoir contribué à votre succès.
Koltuğunu kazandığın geceyi hatırlıyorum,... hemen yanındaydım ve daha önce hiç kimsenin yapmadığı kadar güzel bir zafer konuşması yaptın.
Nous contrôlons la mer, pourquoi ne gagnons nous pas sur terre?
Denizlerin kontrolü bizde, neden hala karada zafer kazanamıyoruz?
Votre mère a une triomphe mérité.
Annen tam bir zafer yaşıyor.
De toutes façons, on a gagné.
Nereye gidiyorsun? Zafer bizim.
'La douleur n'est que temporaire, mais la victoire et les couronnes de molaires en porcelaine sont éternelles.'
"Acı sadece geçicidir... "... ancak zafer ve porselen kaplamalar kalıcıdır. "
On attend. Mettre la main sur ce sous-marin serait une victoire majeure pour le contre-espionnage.
Denizaltını ele geçirmemiz casusluklarını açıklamak konusunda büyük bir zafer olacak.
L'on ressent toujours une minuscule victoire quand cette femme est agacée.
O kadını sinirlendirmek her zaman küçük bir zafer duygusu yaşatıyor.
On ne s'est pas porté volontaire pour t'aider parce qu'on voulait s'envelopper de gloire personnelle.
Biz kendimizi kişisel bir zafer uğruna paralamak için gönüllü olmadık.
Votre discours de victoire, Conseillère Knope.
Zafer konuşmanız, Meclis üyesi Knope.
Les gars, on va chez JJ's pour les gauffres de la victoire, et après on reste debout toute la nuit à parler de nos vies et de nos sentiments.
Arkadaşlar, zafer vafılı yemeye JJ'ye gidiyoruz ve sonra bütün gece uyumayacağız hayatlarımız ve duygularımız hakkında konuşacağız.
La gloire, c'est la rédemption.
Zafer kefarettir.
Gloire à l'Esprit Saint.
Zafer kutsal ruhundur.
Quel triomphe tu m'as donné ce soir
Ne büyük bir zafer yaşattın bu akşam bana
Ils viennent pour une rapide victoire, et non pour un long siège.
Hızlı bir zafer için geldiler, uzun bir kuşatma için değil.
Faites-moi sortir d'ici. Vous devez avoir conservé un trophée.
Bir zafer anısı saklamış olmalısın.
Se retirer maintenant serait offrir à Harper Dearing une autre victoire.
Onlardan var geçmemiz Harper Dearing'in bir zafer daha kazanması demektir.
Ce qui est drôle, c'est la danse de la victoire.
Ama ne eğlenceli biliyor musun? Zafer dansı.
Donc prends ton tour de victoire.
O yüzden zafer turunu at.
Pourquoi vous n'êtes pas à la fête de Bree?
Neden Bree'nin büyük zafer partisinde değilsin?
Et félicitation pour ta victoire.
Ve seni tebrik ederim. Zafer senin.
Victoire?
Zafer mi?
J'ai pas pu trouver mieux. Je considérerai la moindre minute que les enfants passeront loin de toi comme une victoire.
Çocukların buradan uzakta geçirdiği senden uzakta geçirdiği her dakikayı zafer sayacağım.
Malheureusement, ce ne sera une victoire que si nous sommes unis à l'avenir.
Ne yazık ki beraber ilerlemedikçe bir zafer sayılmaz.
Vous connaissant vous avez déjà préparé vos discours de victoire.
Seni iyi tanıyorsam zafer konuşmanı çoktan yazmışsındır.
C'est une victoire, Frank
Bu bir zafer Frank.
Ça pourrait être une victoire stratégique. Qu'en penses-tu?
Taktiksel bir zafer olabilir.
La Corée unifiée finit son premier match sur une victoire!
Birleşik Kore, ilk maçında zafer kazandı!
Tu savoures tous ces succès?
Zafer parıldaması mı o?
On savoure son triomphe?
Zafer parıldaması mı o?
Il a marqué des points dans sa campagne du congrès.
O, üzerinde çalıştığı seçim kampanyasında bir zafer kazandı.
Ça demande beaucoup d'être une féministe dans cette ville.
Yani onların başarısızlığı, benim için yeterli bir zafer oldu.
- Encore un triomphe, Martin.
Bir zafer daha, Martin.
Si cette bataille devait s'éterniser...
Sabrın sonu zafer olacaktır!
Criez!
Zafer naraları atın!
Criez victoire!
Artık zafer bizimdir!
Comme vous le savez, cette victoire nous la devons à l'habileté de la Troupe du Faucon, dirigée par le comte Griffith.
Bildiğiniz üzere bu zafer Lord Griffith'in Şahin Takımı sayesinde kazanıldı.
Eh bien, la victoire sent comme l'intérieur d'une benne à ordures.
Zafer, çöp kutusu gibi kokuyor.
Bon, si tu veux une autre victoire ce soir, va falloir que tu te la donnes toi-même.
Şimdi, eğer bu gece başka bir zafer daha istiyorsan onu kendi kendine sağlaman gerekecek.
Soit un raté monumental, soit un coup de maître magistral.
- Ya çok siktiri boktan toplanma ya da kocaman bir zafer olacak.
Si on réussit, on aura une victoire tangible, ils mettront des années à s'en relever.
Yapacaksak bize dişe dokunur bir şey lazım. Gerçek bir zafer. Kendilerine gelebilmeleri yıllar sürsün.
Vous avez dit, "Tout ce qu'il faut pour que le mal triomphe... est que les bons hommes ne fassent rien."
Şey demiştiniz ; "Kötülüğün zafer kazanması için gereken tek yol iyi insanların hiçbir şey yapmamasıdır."
À la fin. Je devrais être le premier.
Zafer vuruşunu yapmalıydım.
Il annonce un home run. Non, attendez...
Bir zafer turunu işaret...
" C'est un triomphe, Moray.
Zafer senin, Moray.
S'il veut triompher, un homme doit calmer ses nerfs.
Zafer kazanmak isteyen adam, sabretmeyi bilmesi lazım.
La Princesse Leia et l'Alliance Rebelle ont remporté une victoire importante.
Prenses Leia ve Asi Birliği büyük bir zafer kazandılar.
Cette annonce est considérée comme une victoire significative de Kristian Kamper, peu avant le grand débat qui va se tenir ici, au Messecenter du Jutland-Central.
Messe Center Midtjylland'deki büyük tartışmadan hemen önce yapılan bu duyuru Kristian Kamper için bir zafer gibi görünüyor.
Vos chances de victoire sont faibles.
Açıkçası, zafer yolunuz dar.
Victoire.
Evet. Zafer.
Sont devenus le premier trophée de la Ligue.
Boş kabuklar, yaratıklardan geriye kalan Lig'in ilk zafer hatırası oldu.