English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / francés → turco / Zora

Zora traducir turco

465 traducción paralela
Il me tracasse.
Beni zora sokuyor.
Drôles d'amis! Ils te laissent dans la panade et partent en courant. Bah!
Zora gelince arkadaşlarını bırakıp sıvışanlar!
Quel cirque, la police est débordée.
Cadılar Bayramı polisi zora sokuyor.
La méthode à l'ancienne de McGuire!
Seni zora koşturan McGuire.
- Je ne veux pas le pousser vers la sortie.
- Onu zora sokmak istemem.
Mes vacances à l'eau, mon mariage en péril.
Tatilim mahvoldu, evliliğim zora girdi.
En effet. Avec le mariage c'est un peu la ruée.
Düğün işleri biraz zora soktu ama her zaman bir yol vardır.
- Ça représente un risque.
- Şansımızı zora sokabilir.
Elles cèdent plus facilement.
Zora gelmiyorlar.
Vraiment? Je n'ai pas arrangé ton cas.
Hay aksi, seni zora sokmuş olabilirim.
Et c'est gräce ä toi qu'il continue de l'être.
Ve işleri zora sokan sensin.
Tu n'arranges pas les choses.
Her şeyi zora koşuyorsun evlat.
Un homme doit pouvoir compter sur son épouse quand il est à terre.
Bir erkek, zora düştüğünde kadınını ona dönmesini ister ve sen bunu yapmadın.
Plyne s'est conduit comme un salaud, mais elle lui mène la vie dure.
Plyne bir kalleş gibi hareket etti. Ama kız onun hayatını zora soktu.
Quand ça se gâte tu fuis, n'est ce pas?
Zora gelince çekip gidiyorsun, değil mi, Andy? Birileri karşına durduğunda üzerlerine basıyorsun.
J'espère que je ne vous dérange pas.
Seni zora sokmadığımı umarım.
Attendre pose des problèmes de sécurité.
Ne kadar beklersek emniyet meselesi de o kadar zora girer.
Et avec toutes tes bêtises, elle va nous échapper!
Bu dalaverelerin yüzünden işimizi zora koşuyorsun sen.
Si elle ne fait pas de bêtises, votre carrière n'en pâtira pas.
Eğer aptalca bir şey yapacak olursa, özellikle terfiniz zora girer. - Öyle mi?
Dis, Tireur, je voudrais savoir si ce jeune homme va me poser problème?
Shooter söylesene şu senin delikanlı beni zora sokar mı?
Oui, en effet.
Evet. Seni zora sokacak.
J'ai eu pas mal d'ennuis pour vous amener ici.
Seni buraya getirebilmek için çok zora girdim.
La situation est grave, mais un peu de sang-froid!
Şimdi zora düşünce şikâyet etmek niye?
Finissons-en au plus vite et dites à vos hommes de débarquer.
Bizi zora sokmadan gerekli emirleri hemen ver.
Ça t'apprendra à jouer les durs.
Zora koşmanın bedelini öğrendin.
Ceux d'entre vous qui souhaitent plus de difficulté, faites le poirier avec la tête dans un seau rempli de piranhas.
İşi zora koşmak isteyenleriniz piranha balığı dolu bir leğende amuda kalkın.
Zora, scientifique ayant expérimenté sur des tribus sur Tiburon.
Tiburon'da kabilelerin vücut kimyalarıyla deney yapan Zora.
Zora!
Zora!
Mais je me demandais... si, peut-être...
Seni yeterince zora soktum. Ama düşündüm de, belki.
"Avec elle, les dettes s'accumulaient " et je ne pouvais plus le supporter. " Alors, je l'ai étranglée avec une corde
" Zorda olan bütçemizi iyice zora sokuyordu... buna daha fazla katlanamadım... bir parça iple onu boğdum... aynı gece onu aşağı kata indirdim... yaşlı adamın hastanede olduğunu biliyordum...
Je l'ai mise en difficulté avec la main droite.
Sağ elini çok zora soktuğumu düşündüm.
- Et tu la jettes par la fenêtre, tu le sais?
- Hayatını zora sokuyorsun. - Neyi?
Tu nous as bien attrapés, petit brigand.
Küçük maskara, bizi biraz zora soktu.
Je veux créer des embarras à Abd al-Aziz, le sultan du Maroc.
Niyetim Abd al-Aziz, Fas Sultanı'nı zora sokmak.
Viens, je vais te montrer, tu sentiras, tu les verras mourir, tu entendras leurs cris, qui appellent Ia délivrance.
Gel, sana göstereyim, Zora. Kokusunu alıyorsun, ölmelerini görüyorsun ve çığlıklarını duyuyorsun... kurtuluş için atılan çığlıkları.
Crois-moi, Zora, je me suis donné beaucoup de peine, mais ça ne suffisait pas pour Iui.
İnan bana Zora, elimden geleni yaptım, ama en sonunda... gerekeni yapmadığını kabul etmek zorunda kaldı.
Oui, très triste.
Evet, Zora, bu çok üzücü bir rüya.
AIIons-nous-en, j'ai peur...
Haydi gidelim, Zora.
AIIons-nous-en, Zora, je t'en prie!
Haydi gidelim, Zora. Gidelim buradan.
Raconte encore, Zora, alors je m'endormirai.
Devam et, Zora o zaman uykuya dalarım.
Bonjour, je suis Zora Ia Rouge.
Hiç değişmemişsin.
Envoyer l'armée inconsidérément risque de les alerter.
Bu onları kışkırtır, ve beni zora sokar
je ne voudrais pas abuser, hein!
- Sizi zora sokmak istemem.
C'est trop risqué de s'attarder ici.
Daha fazla kalýp ţansýmýzý zora sokmak istemem.
Mais trop de réticences pourraient vous nuire.
Bu sırların sizi zora sokmasını istemem.
Me nuire?
Zora sokmak mı?
Un nom difficile, y perdent le souffle.
Zora gelince hemen kuyruğunuzu kıstırıyorsunuz.
Tes yeux n'ont pas vu le mal qu'il a fait.
Sen onun gerçekte ne yaptığını bilmiyorsun 14 yaşındaki bir çocuğa... iftira attıp, ailesini zora soktu
Tu veux couler l'affaire ou quoi?
Bizi zora sokmak mı istiyorsun?
C'était important, crois-moi, très important pour moi.
Bu benim için önemliydi. Para, yattığım öbür erkeklerden gelmesine rağmen, pezevenk olacak bir tip... değildi. İnan bana, Zora.
Je veux marcher en tête.
Sarı'nın S'si, Auschwitz'in A'sı, İnce'nin İ'si, Teşekkür'ün T'si, Zora'nın Z'si.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]