Translate.vc / francés → turco / Ètè
Ètè traducir turco
97 traducción paralela
J'ai ètè assez blessé.
Yeterince incindim.
J'ai ètè impolie de prétendre autre chose, n'est-ce pas?
Başka biriymiş gibi davranmam sana karşı kabalık oldu değil mi?
Ça a ètè pire, mais c'est toujours dur quand on vous tire dessus.
- En kötüsü geçti. Ama birinin ateş etmesi her zaman kötüdür.
La lune n'avait jamais ètè si brillante.
Ayı hiç bu kadar parlak görmemiştim.
Cette photo a ètè prise un an avant sa mort.
Bu fotoğraf ölümünden bir yıl önce çekildi.
Quand ça a ètè le moment, j'ai dècouvert que j'ètais enceinte. J'ai pleuré cette nuit-là. J'ai dit à mon mari :
Bir çocuğum olacağını öğrendiğim zaman... bütün gece ağlamıştım.
Il a ètè merveilleux avec elle, bien sûr.
Ona çok iyi davrandı elbette.
Il n'a jamais ètè bien défini, mais beaucoup ont essayé, même ceux qui font dans la poèsie.
Biliyorsun asla doğru tanımlanamaz. Pek çok insan denedi. Hatta üstüne şiir yazanlar da oldu.
Ça aurait ètè génial.
Harika olurdu.
Plusieurs fois, j'ai ètè fiancé, et plusieurs fois, on m'a déconseillé de me marier, si vous me suivez.
Bayan Blaire, ben birkaç kez evlenmek için... birkaç kez de evlenme amacı taşımadan nişanlandım.
C'est une ècole pour les enfants dont les parents ont ètè tués à la guerre.
Burayı savaşta ailelerini kaybeden çocuklar için okul yaptım.
Le maitre a ètè emmené par 10 hommes...
Ne oldu anlat? Efendi on adam tarafından götürüldü.
Ils n'ont pas eu le temps de réagir et ils ont ètè enfermés.
Korumaları vardı! Erken harekete geçemediler.
Le jugement concernant les troubles en question a ètè rendu.
Söz konusu suçlarla ilgili karar verildi.
Il a ètè utilisé pour les savants, les généraux, les chefs d'ètat.
Defnelerin hepsi, kuramcıları, komutanları ve devlet başkanlarını süslemeye harcandı.
Ceux qui ont ètè ègorgès par vos hommes.
Çoğunun gırtlağı sizin çeteleriniz tarafından kesildi.
Vous n'avez jamais ètè mesquin.
Senin hislerin asla ufak tefek olmadı.
Les biens ont ètè saisis par les hommes d'affaires, les intermédiaires, les financiers, les commerçants et opérateurs divers.
Avantalar, iş adamları tarafından kapışıldı komisyoncular, yatırımcılar, satıcılar, işletmeciler, idareciler tarafından.
Tout ce que j'ai dit ou écrit a ètè respecté et vrai.
Yazdığım ya da söylediğim her şey iyi düşünülmüştü ve doğruydu.
Observe ces soirs au ciel rosé où ta poitrine se soulève, oublie tes soucis, laisse tes obligations, et respire la chaleur de l'ètè.
Unut dertlerini, sıyrıl her tasadan ve şu sıcacık yaz havasını çek içine.
" Les mécontents ont ètè corrigés par la guillotine
Şikayet edenler aldı soluğu giyotinde...
Je me réjouis qu'il n'ait pas ètè dans la mêlée.
İyi ki bu kavgada Romeo yoktu.
Et fanèes pour l'avoir ètè trop tït!
Erken evlenenler tez bozulur.
Il se rit des blessures, celui qui n'a jamais ètè atteint.
Yarayla alay eder. yara almamış olan.
La brise de l'ètè fera fleurir notre amour... ll sera épanoui quand nous nous retrouverons.
Bu aşk tomurcuğu yazın olgunlaştıran soluğuyla bir sonraki görüşmemizde güzel bir çiçeğe dönüşebilir.
Le nombre de victimes a ètè annoncé. Le bureau d'information dit qu'il y a eu 429 victimes américaines.
... çatışmada 429 Amerikalı öldü.
Nous avons toujours ètè extrêmement intéressées par les oeuvres modernes.
Her zaman modern sanata ilgi duymuşuzdur.
gale Sayers des Bears de Chicago a ètè désigné recrue de l'annèe.
Diğer spor haberlerine gelince, Şikago Bears'in oyuncusu Gale Sayers... profesyonel ligdeki en iyi yeni oyuncu adayı.
Il a ètè grossier envers toi, chérie? Est-ce qu'il t'a fait mal?
Gördüğümüzde iyi bir izlenim bırakmıştı ama.
Et que ceux qui ont ètè emprisonnés regagnent leur liberté.
Zindandakiler tekrar özgürlüklerine kavuşmalı.
Votre fille a ètè tuée à l'hôpital?
Kızın hastanede öldürüldü mü?
Eh bien, vous n'avez pas ètè parfait sur le dossier de Suzanne Morton.
Tamam da Suzanne Morton'un çizelgesine baktığında pek mükemmel gözükmüyorsun
Il a ètè retenu à un... pot de départ en retraite d'un des chefs de service.
Servislerden birinin emekli partisi yüzünden geciktiğini söyledi
C'est dans un hôpital que mon père a ètè sauvé une transplantation cardiaque, il y a 7 ans.
Hastaneler hakkında tek bildiğim babamın Bugün hala yürüyor Çünkü yedi yıl önce kalp nakli yaptırmıştı.
Ce soir là, j'ai ètè à ma première réunion... et depuis je suis sobre.
O gece ilk görüşmem için gittim... Ve ben o zamandan beri ayığım.
C'est inestimable de pouvoir dire qu'on a ètè formé par le Dr Edward Auster.
Edward Auster'ın yanında okuduğumu söyleyebilmenin ne anlama geldiğini biliyor musun
Dr Mills, ètiez-vous présente le 1 5 mars quand Suzanne Morton a ètè admise?
Dr. Mills, 15 Mart'ta Suzanne Morton hastanenize yatırıldığında Siz orada mıydınız?
Quelle a ètè votre réaction lorsque le Dr Auster a injecté du mèrèpedine à Suzanne Morton?
Peki Dr Auster hastaya meperidin vermeye hazırlanırken Siz ne tepki verdiniz?
Est-il vrai qu'un second examen toxicologique a ètè nécessaire pour trouver du mèpèridine et du phènelzine dans le corps de Suzanne Morton?
Ama 1. uyuşturucu testinde Suzanne Morton'un bedeninde meperidin ve phenelzine rastlamadığınız ve 2. bir test yapmak zorunda kaldığınız doğru değil mi?
-... ce qui a ètè le cas.
- Kaldıki istendi de.
Depuis cinq ans, les services de santè de l'ètat ont ètè notifiés de six incidents provenant de ce service d'urgence.
Son beş yılda, Şehir Tıp Merkezi acil servisi için sağlık bakanlığına Altı olumsuz gelişme raporu geldi
Les six fois, aucune erreur n'a ètè prouvée.
Altı olgunun tamamında Hiçbir arıza bulunamadı.
Oui, bien sûr. Oû il a ètè formé, par qui.
Nerede eğitildiği, onu eğittiği yer.
On dirait que cette maison n'a pas ètè habitée depuis cent ans.
Burası sanki 100 yıl boş kalmış gibi.
Ça a ètè très instructif.
Eğitici misafirperverliğin için teşekkürler.
J'ai ètè élevée dans les sietches du désert, Votre Noblesse.
Ben çölde büyüdüm doğuştan soylu kişi.
Cependant, aucun lien entre le ver et la production d'épice n'a ètè établi.
Ne var ki, çöl solucanlarıyla bahar üretimi arasındaki ilişkiye ait doğrudan bir kanıt yok.
Il a ètè encore plus prècis :
Dinle.
Le Gouverneur ignore qu'elles ont ètè libérées.
Sorun başka.
Kurofuji y a sa résidence d'ètè.
Gidiyoruz!
ça peut paraitre étrange, mais quand Madame a dù franchir le mur de sa résidence, il a offert de lui servir d'escabeau en mettant les 2 mains â terre... il avait ètè touché par la personnalité de cette dame.
Bu kadının kişiliğinden çok etkilenmişti. Bu da onun güvenilir olduğunu gösterir. Aptal!