Translate.vc / francés → turco / Égo
Égo traducir turco
1,899 traducción paralela
"C'est notre égo."
Egomuz.
Vous n'allez pas me casser les pieds pour avoir piétiné l'égo de Kaplan? Pas pour ça.
- Kaplan'ın ego krizlerinden biri yüzünden canıma okumakta kararlısınız, değil mi?
Il a un égo enflé. C'est une chose que je peux gérer.
Kibirli biri hâline geldi ve bu da benim başa çıkabileceğim bir konu.
Soit le Flou a une crise de la vingtaine soit son égo est devenu démentiel.
Ya Görüntü orta yaş krizine girdi ya da egosu inanılmaz derecede büyüdü.
La seule différence entre toi et les autres est la taille de ton égo.
Onlarla senin arandaki tek fark egonuzun büyüklüğü.
Il s'agit d'ego. "
Bu egodur.
Je crois que ton ego démesuré assombrit parfois ton jugement.
Bence kabarmış egon ara sıra yargılamalarını engelliyor.
Ne sous-estime pas son ego.
Onu küçümseme bence.
Ton frère est un con, sa vision est probablement imparfaite car il ne peut pas ravaler son propre ego.
Abin ahmağın teki. Görüşü zayıfladı çünkü kendi egosunun önüne geçtiğini göremiyor.
- Alors, c'est quoi? Vous nourrissez votre ego en faisant l'amour avec des femmes mariées... et quand elles en ont assez de vous, vous brûlez leurs maisons?
Evli kadınlarla yatarak egonuzu besliyorsunuz ve sonra, sizden bıktıklarında evlerini mi kundaklıyorsunuz?
Le déni de l'ego est un bon premier pas vers le développement spirituel.
Ruhsal gelişimde egoyu reddetmek ilk adım olarak iyidir - Yerim ruhsal gelişimini.
L'ego démesuré est venu plus tard, alors?
Oh, Azgın egon fazla geldi o zaman?
Que pensez-vous de Nikki, votre alter ego?
Peki diğer kişiliğin Nikki hakkında ne düşündün?
Il a tout un ego.
Herifin egosu sağlammış.
Tu es déterminé, charmant, beau gosse, avec un très, très gros ego.
Odağın, karizman, iyi bir tipin ve devasa bir egon var.
Fierté, ego... par orgueil, je suppose.
Ego ve gurur ve kibirlilik sanırım.
Mets ton ego de côté.
Egonu bir tarafa bırak.
Aux dernières nouvelles, il ne peut contrôler son alter ego.
Son kez baktığımızda ikinci kişiliğini kontrol edemiyordu.
Ton ego est si énorme qu'il fera n'importe quoi pour se protéger.
Egon ne zaman bir şeye çarpsa, kendini korumak için her şeyi yapıyor.
Les gens avec des ego détraqués peuvent faire cette gymnastique mentale pour se convaincre qu'ils sont géniaux, alors que ce sont des connards.
Egosuna da yenilip, zihnen yıkılıp, harika olduklarını düşünen insanlar sadece bok herifin tekidirler.
Je me rends compte que ton ego t'a fait voir les choses différemment.
Ama artık anladım ki, egon geçekte olanlara inanmanı zorlaştırıyor.
Ton ego énorme te fait faire cette... gymnastique mentale pour t'intégrer.
O kadar büyük bir egon var ki, zihnen yıkılıp böyle şeyler uydurmaya başlıyorsun.
Je pensais que tu voulais faire ton juif, mais je m'aperçois que certains ont un ego tellement énorme que quoi qu'on leur dise, ils acceptent pas la vérité sur ce qu'ils sont.
Benim hakkımı çalmak için Yahudi numaraları yapacağını sanmıştım ama anladım ki, bazı insanlar egolarına öyle bir yeniliyorlar ki her şeyi yanlış anlayıp, gerçekte neler olup bittiğini göremiyorlar.
C'est plus fort que toi de croire que tu as créé la blague tout seul. Car ton ego te laisse pas penser autrement.
Tüm espriyi senin tasarlamadığına, inanamadığını anladım artık çünkü egon bunlara izin vermiyor.
C'est à rapport a l'ego maintenant.
Tüm mesele egonu bastırabilmekte.
J'imagine que Luthor n'est pas le seul avec un ego.
Sanırım büyük bir egosu olan bir tek Luthor değilmiş.
Essayez d'y penser de cette maniere : Si vous n'obtenez rien de ces "tordus et monstres" il ne restera pas assez de planète pour nourrir votre énorme ego.
Bir de şu açıdan düşünmeyi deneyin ; o ucubelerden ya da canavarlardan birkaç tanesiyle bağlantı kurmazsanız ortada egonuzu tatmin edecek bir gezegen kalmayabilir.
Passer après la petite bâtarde qui regonfle votre ego.
Kendini iyi hissettiren küçük piçini besleyebilirsin.
Comment va ton ego après la défaite?
Dün gece kaybettiğinden beri egon ne durumda?
Tu en as vraiment marre de tout manquer ou est-ce ton ego qui est blessé parce que Nino a été appelé?
Her şeyi kaçırmaktan mı yorulmaya başladın yoksa Nino NBA'e çağırıldığı için egon mu yaralandı?
Ego in Abysso sum!
Ego in Abysso sum!
Ego vos relinquo in pacis.
Ego vos relinquo in pacis.
Avez-vous réalisé que la fin était proche, je me demande, ou par une sorte de béatitude... votre ego et votre jugement se sont confondus.
Sonun yaklaştığını anladın mı acaba? Ya da benliğinin ve muhakeme yeteneğinin eriyip gitmesi neşeli bir olay mıydı?
Il l'appelait son alter ego, le crétin.
Jimmy öyle derdi. İkinci kişiliği... "Aptal."
{ \ pos ( 192,220 ) } Ce n'est que de l'ego!
- Bu saf ego.
{ \ pos ( 192,220 ) } De l'ego?
- Ego mu?
Voilà mon alter ego.
İşte benim ikinci kişiliğim.
Chastity a besoin de plus de place pour son ego?
Chastity'nin egosu için yeterli yeriniz yok mu yoksa?
- Moins d'ego, plus de faits.
Daha az ego, daha çok gerçek lütfen.
On pourrait, ou on pourrait croire à un veilleur en manque d'ego.
Diyebiliriz ya da egosunu tatmin etmeye çalışan biri.
Alors, son alter ego a assisté à un meurtre.
Cinayete tanık olduktan sonra değişmiş...
Jessie n'est sûrement pas le seul alter ego.
Muhtemelen bir tek Jessie yoktur.
Dans leur vie consciente, les alter ego ne sont pas conscients les uns des autres.
Bilinçleri yerindeyken, karakterler birbirinden habersiz.
Les alter ego sont unidimensionnels.
Kişilikler tek boyutludur.
Et maintenant il peut cacher un alter ego? Faites un pas en arrière.
Şimdi başka bir kişiliği mi var?
Ah, quel ego!
- Ego!
Ne flatte pas ton égo, David.
Böbürlenme, David.
Arrêtez de flatter votre ego.
- Kendini haklı çıkarmaya çalışma!
Renoncer aux 10.000 $ pour une blessure d'ego?
Egon sarsıldı diye 10.000 Dolar'dan vaz mı geçeceksin?
Sans mon ego prononcé, je penserais que vous ne m'aimez pas.
Egom güçlü olmasa, benden hoşlanmadığını düşünürdüm.
"Venez comme votre alter ego"?
"İkinci kişiliğinizle gelin" mi?