Translate.vc / francés → turco / Éminence
Éminence traducir turco
552 traducción paralela
Votre Éminence, cet homme est Jean Valjean, un détenu à passeport jaune.
Piskopos, bu adam, Jean Valjean, sarı pasaportlu bir mahkûm.
Non, Éminence.
Hayır efendim.
Votre présence nous honore, Éminence.
Saygıdeğer Efendim, bu gece bizi ziyadesiyle şereflendirdiniz.
J'apprécie l'intérêt du peuple... et le vôtre, Éminence.
İnsanların ve Saygıdeğer Efendimizin ilgisine minnettarım.
Votre cousine vous prie de l'excuser. Votre Éminence... également.
Kuzeniniz ayrılmak için izin istiyor Majesteleri iyi geceler Efendim,.
Napoléon pouvait prendre en charge la Ferme des animaux. Brille-Babil devint son éminence rose et son adjoint zélé.
Napolyon kendinden emin bir biçimde çiftliğin yönetimini ele aldı... ve şişko domuz Squiler'da, onun sadık yardımcısı ve asistanı oldu.
Son Éminence, à laquelle je me suis adressée m'a conseillé cette démarche auprès de vous pour avoir de la compréhension et de l'aide.
Kardinaller Hazretleri size gelmemi salık verdiler. Anlayış gösterip bana yardım edeceğinizi söylediler.
Je dirai avoir reçu la lettre par l'intermédiaire de son Éminence le Cardinal.
Ona, bunu bana Kardinal Hazretleri'nin verdiklerini söyleyeceğim.
Son Éminence nous pardonnera bien ce petit mensonge.
Kardinal Hazretleri bu küçük yalanı affedeceklerdir.
- Le ministre est là? - Pas encore. - Et son Éminence?
- Elçiye araç gönderdiniz mi?
Venez au jardin, Éminence.
Bahçeye geçelim, hazretleri.
Il renvoie d'un geste son conseiller et désigne l'athlète au public en déclarant : "Je croyais que mon éminence était grise, mais le sien a la blancheur Persil."
Onun danışmanı uzakta görünür. sporcu ve puan daha sonraki sahnede..... bu şekilde düşündüm, Sonra gri bir çamaşır... ama Persil o kiri beyazlatır..'
Éminence,
Sayın meslektaşlarım...
Avec toute cette lumière intérieure, Son Éminence rayonne. Il n'a peut-être pas remarqué la panne.
Hazret bugünlerde öyle ışıldıyor ki, kesintiyi fark etmemiştir.
Kojima, un survivant de l'attentat contre Ando Nobumasa, et Ohashi, l'éminence grise du complot.
Sakashita Kapısı Olayı'ndan hayatta kalan Kojima ve ipuçlarını kovalayan Ohashi.
Un ami, votre Éminence.
Bir dost, Ekselans.
Merci, votre Éminence.
Teşekkürler, Ekselans.
Mais, tant que je suis en sous-vêtements, je crois que je préfère Anton. Très bien, votre Éminence.
Çok güzel, Ekselans.
Un ami, Votre Éminence.
Bir dost, Ekselans.
Je vous en prie, Votre Éminence.
Lütfen, Ekselans.
Votre Éminence, dites-moi juste une chose.
Ekselans lütfen bana bir şeyler anlatın.
Oui, Votre Éminence.
Evet, Ekselans.
Son Excellence est une éminence.
Ekselansları'nın itibarı çok yüksek.
" Ô Eminence, c'est impossible!
Ey yüceler yücesi, lütfen yapmayın!
L'eminence grise de Canton et de Pearl River.
Kanton ve İnci Nehri misali.
- Oh, Dieu! Oh, mon - Votre Éminence.! Cette table est nue. Il semble manquer quelque chose.
Bir şeyler eksik gibi.
Son Eminence a envoyé exprès de Rome son délégué, Mgr de Filipis.
Sizinle çok önemli bir meseleyi görüşmem gerekiyor. Kardinal Hazretleri, özellikle Roma'dan yardımcıları gönderdiler.
"Au cas où le propriétaire " refuserait cet or maudit, " je supplie Son Eminence
Şayet sahipleri bu haram altını reddederse Kardinal Hazretleri'nin hayır işlerine bağışlamasını rica ediyorum.
Nous allons porter le tout à Son Eminence à Rome.
Başka bir yol bulmalıyız. Bu arada, hepsini Roma'ya Kardinal Hazretlerine götüreceğiz.
J'expliquerai à Son Eminence.
Siz dönebilirsiniz, peder.
A 5 heures, Son Eminence nous attend. C'est vrai!
Kardinal Hazretleri saat beşte bizi bekliyor.
Asseyez-vous... Votre Eminence.
Oturunuz Muhterem Kardinal.
Entrez, Votre Eminence.
İçeri girin, Muhterem Kardinal.
Du café, Votre Eminence?
Kahve alır mısınız, Muhterem Kardinal?
Votre Eminence.
Muhterem Kardinal.
Vous êtes impitoyable, Eminence.
Siz zor bir adamsınız, Muhterem Kardinal.
Je vous laisse méditer tranquillement... Votre Eminence.
Sizi biraz düşüncelerinizle baş başa bırakacağız Muhterem Kardinal.
Son Eminence, le cardinal... dont on chantait les louanges... voulait oublier qu'il était le rejeton d'une catin!
Kendini kanıtlamak için dünyanın takdirini çalan, balık kokan arka sokak batağının sefil çocuğu Muhterem Kardinal!
- Je n'en doute pas. - Viens. Entrez, Eminence!
Ama siz de acıkmışınızdır.
Permettez, Éminence.
- İzin verin, hazretleri.
Son Eminence vous verra.
Kardinal Hazretleri yine de sizi dinleyecek.
Eminence, voici le réalisateur...
Size yönetmeni takdim etmeme izin verin.
Excusez-moi de vous importuner, Eminence.
Rahatsız ettiğim için affedin Efendim.
Guido, Son Eminence t'attend.
Guido, Kardinal hazretleri sizi bekliyor. Tekrarlıyorum.
Je répète, Son Eminence t'attend!
Kardinal sizi bekliyor.
Vôtre Eminence, je ne suis pas heureux.
Kardinal hazretleri mutlu değilim.
Me prenez-vous pour une de vos ouailles, Eminence?
Beni de koyunlarından biri mi zannediyorsun, kutsal çoban?
Ma tenue n'est pas de circonstance, votre Eminence.
Kılığım böyle bir davete uygun değil efendim.
- Vous êtes l'éminence...
Sizin gücünüzün boyutlarını...
Bien que Son Eminence soit satisfaite, elle attend des résultats.
İtibarı kapsamda olsa bile, sonucunu bekliyor.
- Son Eminence, au téléphone.
- İtibarı tehlikede.