Translate.vc / francés → turco / Ése
Ése traducir turco
401 traducción paralela
Tu deviens trop paresseux. Viens.
Çok oyalanıyorsun, ése.
Tu vas crever, ése.
ÖIme zamanı ahbab.
On va régler nos comptes, ése.
Ödeşme zamanı geldi ahbab.
Venez dîner demain. Nous l'annoncerons officiellement à nos amis.
Yarın akşam yemeğine gel ve eşe dosta bu olayı duyuralım.
Et avec mon amie Madge, en plus.
Madge gibi bir eşe yapılır mı?
Mlle Jones, une épouse est justement ce dont je n'ai pas besoin.
Bayan Jones, bir eşe ihtiyacım yok.
- J'ai entendu. - C'est pas très gentil, ça.
- Haydi ama, bu bir eşe yakışmaz.
J'ai souffert le martyre d'un homme uni à une femme intempérante et lascive.
İffetsiz ve alkolik bir eşe sahip bir erkeğin... tüm acılarını yaşadım.
Appliquez la même loi à cette épouse maltraitée... cette femme délaissée.
Aynı kanunu bu kötü davranılmış eşe, ihmal edilmiş kadına da... uygulayın.
Ce n'est pas une épouse dont j'ai besoin mais une star.
- Şuanda bir eşe ihtiyacım yok bir yıldıza ihtiyacım var
Évidemment, il faut une femme à Anders.
Tabbi Anders bir eşe sahip olmalı.
Je penserais sérieusement à toutes ces choses dont je me moquais comme avoir une femme et un foyer... et des enfants.
Bunun üzerinde ciddi biçimde düşündüm. Bir zamanlar güldüğüm, bir eşe, bir eve, çocuklara sahip olmak fikri üzerinde.
Il sait pourtant l'importance qu'il y a, à avoir une femme.
Uzun süredir, bir eşe sahip olup ona emirler vermenin önemini biliyor.
On dirait une épouse.
Neredeyse gerçek bir eşe benzedin.
De parfaite épouse à parfaite maîtresse et de nouveau parfaite épouse.
Mükemmel eşten mükemmel sevgiliye ve tekrar mükemmel eşe.
Une jeune femme...
Genç bir eşe ne dersin?
C'est plutôt destiné à votre femme, M. Johnson.
Altın bir hediye eşe verilir, Bay Johnson.
Quand ils ont vu que je désirais une femme ils me l'ont donnée. Y compris la valise.
Bir eşe ihtiyaç duyacağımı düşünerek bavulumun içine bir kadın koydular.
Non, ce n'est pas une femme qu'il me faut, c'est de l'évasion!
Hayır Jessie. Benim bir eşe değil, buradan gitmeye ihtiyacım var.
C'est conjugal.
Bu tam bir eşe yakışan bir laf.
Je veux dire, pour un quart d'heure, 20 minutes.
Geçici bir eşe ihtiyacım var, on beş yirmi dakikalığına.
Une femme serviable et un bon foyer, qu' besoin d'autre homme sa vieillesse?
İyi bir eşe ve eve sahipsin, bu yaştan sonra insan daha ne ister ki?
Il vous faudra une nouvelle compagne.
Yeni bir eşe ihtiyacın olacak.
Avec un fils, il vous faut une femme!
Bir oğlun var, bir de eşe ihtiyacın var.
Ce n'est pas une femme qu'il te faut, c'est un médecin.
Oh, Hildy, senin bir eşe değil, doktora ihtiyacın var.
- Merci, c'est grâce à ma partenaire.
- Sağol, herşey eşe bağlı.
Il te faut une partenaire.
Eşe ihtiyacın var.
J'ai besoin d'une femme.
Doris, benim bir eşe ihtiyacım var.
J'ai beaucoup de chance d'avoir une aussi belle famille. Je me sens comme un roi.
Çok şanslı bir adamım, senin gibi bir eşe ve böyle çocuklara sahip olmak bir kral olmak gibi birşey.
C'est l'inconvénient de n'avoir pas de femme. Chrissy?
Bir eşe sahip olmamanın en büyük dezavantajlarından biri de bu.
Mais je ne veux pas de femme.
Ama şu an bir eşe ihtiyacım yok.
Qui prend les décisions ici, ese?
Burada sorumlu kim, ahbap?
C'est l'heure d'aller étudier, ese.
- Ders zamanı, kanka. - Evet.
Dis-à Kimo : "comment ça va?" de ma part, Ese.
Kimo'ya selam söyle, kanka.
Les étoiles ne sont pas vraiment là, ese.
Yıldızlar gerçekte orada değiller, dostum.
C'était vraiment stupide, ese!
Bu çok akıllıcaydı, kanka!
Quand je voudrai une femme, j'en achèterai une!
Eşe ihtiyaç duyarsam, bir tane satın alacağım!
À quoi ça sert d'avoir une femme aussi belle et sexy si vous ne prenez pas soin de vous?
Güzel, genç ve seksi bir eşe sahip olmanın ne anlamı kalır, Siz böyle göründükten sonra?
Malcolm X
ESE 4.2.1
Un politicien a besoin d'une épouse - et malheureusement aussi d'autres personnes.
Bir politikacının eşe ihtiyacı vardır, ve malesef başkalarına da.
" Pas besoin d'une femme.
Erkeklere bir eşe ihtiyacın yok diyorlar.
Celui où ta femme s'appelle Igor?
İgor adında bir eşe sahip olmak mı?
Tu parles de moi, gringo?
Benim hakkımda mı konuşuyorsun, ese, ha?
- On se calme.
- Tamam, ese.
T'es mort.
Sen öldün, ese!
T'es mort, gringo.
Sen geberdin, ese!
Ta chance va tourner, gringo.
Şansın öldü, ese.
Alors, je pense que je devrai avoir deux femmes.
Açıkçası, Sanırım iki eşe ihtiyacım olacak.
- Une femme, une fille.
- Bir eşe ve bir kıza.
Je pense avoir des choses à offrir à une épouse éventuelle. Mais nous ne vieillirons pas ensemble puisqu'on m'a fabriqué pour durer.
Muhtemel bir eşe sunabileceğim çok şey olduğuna inanıyorum ancak beraber yaşlanamayız, çünkü ben yaşlanmayacağım.
J'ai un bon travail et un mari merveilleux.
İyi bir işe ve harika bir eşe sahibim.