English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / francés → turco / Êtiez

Êtiez traducir turco

256 traducción paralela
Il a dit que vous êtiez le Diable.
senin şeytan olduğunu söyledi.
Oû êtiez-vous quand Maria a crié?
Maria bağırırken, siz neredeydiniz?
Oû êtiez-vous quand on saccageait la chambre?
Elizabeth'in odası darmadağın edilirken neredeydiniz?
A chaque fois, vous êtiez dans la chambre d'Elizabeth.
Her iki olayda da, Elizabeth'in odasında olan bizzat sizdiniz!
Oh, c'est la que vous êtiez!
Demek buradasınız?
Qui a dit que vous n'êtiez pas importants?
Önemli olmadığınızı kim söyledi?
Vous passez le détroit, arrivez à Rome et tout ce dont vous êtiez sur s'est émietté.
Eğer bu kinizm ise boğazı geçti, Roma'ya vardı ve kuzeye yöneliyor.
mon frère m'a dis que vous êtiez un trou du cul.
Kardeşim tam bir ahmak olduğunuzu söylemişti.
Vous êtiez toute bleue! Un lapin!
Sıkı korktun!
Vous êtiez parti longtemps?
- Ne kadarlığına gitmiştin?
Vous êtiez dans les bois, ce qui est très révélateur.
Aslında o sırada koruda olmanız çok önemli bir nokta.
Et maintenant, Sir William, vous êtiez assez aimable pour exprimer le désir de voir mes jardins.
Şimdi Sir William, bahçelerimi görmek isteme kibarlığını gösterir misiniz.
Je n'aurai jamais cru que vous êtiez un homme si romantique.
Bu kadar romantik olduğunu bilmiyordum.
Lorsque vous êtiez ministre de la défense du précédent Dalaï Lama... Vous aviez prévu de réorganiser l'armée. Pouvez-vous le faire maintenant?
Önceki Dalai Lama zamanında savunma bakanıyken o zamanlar orduyu yeniden düzenlemek istemiştin.
Pourquoi êtiez-vous d'accord?
Görüşmeyi neden kabul ettin?
vous n'êtiez pas chez vous.
Her yerde seni arıyordum. Dairende değildin.
Vous êtiez absent longtemps.
Uzun zamandır yoktun.
Vous êtiez en bonne compagnie.
Referanslarım iyi diyorsun yani.
Je me demandais si vous êtiez pressé de les confronter.
Böyle bir durumda gerçekleri açıklar mıydın?
En apprenant que vous êtiez enceinte... et que vous reveniez ici pour y demeurer... je ne pouvais que venir pour vous adresser mes bons voeux en personne.
Hamile kaldığını ve buraya kesin dönüş yaptığınızı öğrendiğimde buraya gelip iyi dileklerimi iletme isteğime karşı koyamadım.
Je croyais que vous y êtiez affecté en ce moment.
Ama Babil 5 sizin bölgeniz sanıyordum.
Vous êtiez à la solde des Ombres.
Gölgelerin hesabına çalışıyordunuz.
où êtiez-vous?
Michael, nerelerdesi...
où êtiez-vous?
Ama şu anda kendimdeyim. - Harika. Nerelerdeydin?
Je pensais que vous n'êtiez pas de service.
Pasif listede olduğunu sanıyordum.
Vous êtiez à l'enterrement de mon pêre.
Sizi babamın cenazesinde görmüştüm.
Vous êtiez au courant?
- Evet. Bu konuyla ilgili bir şey biliyor musunuz?
Exact. - Et qui a dit que vous êtiez vraiment nul?
- Bana senin umutsuz vaka... olduğunu kim söyledi bil?
Si vous êtiez dans Le Champ, vous ne traiteriez pas la balle comme si vous coupiez du gazon.
Sahayı görüyor olsaydın, topa bahçenden ot biçiyormuş gibi vurmazdın.
Vous êtiez où, bordel, pendant toute cette merde?
Bütün bunlar olurken sen ne bok yiyordun?
Comme vous distribuez le courrier aux condamnés, je me dis que vous êtiez le père.
İdam koğuşuna posta götüren sen olduğuna göre zannedersem bana babanın sen olduğunu söylüyordu.
- Vous êtiez aux funérailles de Preston?
- Preston'un cenazesine gelmiş miydiniz?
- vous n'êtiez pas ici il y a une minute.
İçeriye girdiğimizde orada değildin.
vous êtiez présent, dr jackson.
- Siz oradaydınız, Dr Jackson.
Vous êtiez au milieu de la route...
Yolun ortasında duruyordunuz ve tam size doğru geliyordu.
Vous êtiez peut-être...
Bela mı? Belki.
Ce que vous êtiez censé faire!
- Senin yapman gerektiği gibi!
Vous êtiez partie sans même vous retourner.
Gittiğinde ardına bile bakmamıştın bir keresinde.
Vous êtiez promise à un bel avenir.
Koşturup duruyordun. Herkes biliyordu.
On m'a dit qu'une fille lui correspondant avait été admise à l'hôpital dans le quartier où vous êtiez.
Adamlarım onun tanımına uyan birinin sizin olduğunuz yerin yakınlarında bir hastaneye getirildiğini haber verdi.
Je sais, mais vous êtiez marrié et j'étais un bébé.
Biliyorum ama evliydin. Ben de daha bebektim.
Vous savez, je pensais que vous êtiez...
Biliyor musunuz, sizin şey yapacağınızı sanmıştım...
Mais vous aviez l'air tellement en colère alors que vous êtiez dans la fenêtre...
Ama vitrindeyken çok öfkeli görünüyordunuz.
Enfin, je croyais que vous êtiez les grands Crichton et D'Argo!
Yani, sizin büyük Crichton ve D'Argo olduğunuzu düşünmüştüm
- Je croyais que vous êtiez seule.
- Yalnız olduğunu sanıyordum.
Dr. Nathan, vous êtiez passée où?
Dr. Nathan, neredeydiniz?
Mais je pense que la plupart des gens du poste croient que vous y êtiez obligé.
Ama birimdeki birçok kişi yapman gerekeni yaptığına inanıyorlar.
Vous êtiez son coéquipier.
Sen onun ortağıydın.
Alors vous êtiez l'ami de Keller avant son arrestation?
Yani tutuklanmadan önce Keller'ın arkadaşıydın?
Juste comme si vous êtiez là avec nous.
ve siz de oradaymışsınız gibi olacak.
Si vous n'êtiez pas si exclamatif, on vous comprendrait.
İyi rüzgarları yakalayacağız, hızlı bir yolculuk,... sonra da bütün gün kumar oynayabileceğiz, değil mi, Hawkins? Eğer böyle karmakarışık konuşmasaydın Trelawney, seni daha iyi anlayabilirdik.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]