Translate.vc / portugués → turco / Afis
Afis traducir turco
360 traducción paralela
AFIS - Compara-as com um vizinho.
Sistemde taratınca bir komşuya ait olduğunu buldum.
"Estou à tua espera aqui." É assim que percebeste?
"Seni burada bekliyorum." Demek bu afis seni böyle bir fikire yöneltti.
Recorremos ao sistema de identificação de impressões digitais.
Parmak izine AFIS eşlemesi denedik.
A correr ambas as impressões pelo Sistema Automático de Identificação por Impressões Digitais ( AFIS ).
Her iki parmak izini AFIS den geçiriyorum.
Eu identifiquei o corpo pelo AFIS e localizei o marido.
Sistemden kimliğini teşhis ettim ve kocasını buldum.
Passei-as pela base de dados da AFIS.
Sistemde arattım.
Estou a passá-la pelo AFIX agora.
Şimdi AFIS'te ona bakıyorum.
introduzi a impressão digital da moeda no AFIS.
Paradan parmak izi aldım. Sistemde araştırdım.
- A moldura está pronta, mas sem cara.
- Afiş yapıldı, ama üzerinde yüz yok.
Em Florida, enquanto trabalhava.
- Florida'da, afiş asarken.
Vou à cidade dar uma recompensa a caçadores de prémios.
Şehre gidip ödül avcıları için bir afiş asacağım.
E em sua última chamada... disse que deveria buscar seu livro de recortes.
En son aradığımda buraya gelip afiş kitabını alacağını söyledi.
- Deixou-o aqui? - Sim.
- Afiş kitabını burada mı bıraktı?
Parece que se passou a vida pegando recortes em seu livro.
Sanki hayatının yarısını gördüklerini afiş kitabına yazarak geçirmişti.
Tipos como ele prefeririam perder seu braço direito... do que seus recortes. me faça um favor, quer?
Bunun gibi insanlar afiş kitaplarını kaybetmek yerine kollarını kaybetmeyi seçerler.
- Estou cheio de livros de recortes.
- Zaten yeterince afiş kitabı var.
Cartaz?
Afiş mi?
Está pregado em todas as árvores daqui até ao Rio Bravo.
Burayla Rio Bravo arasındaki her ağaca, her kütüğe afiş çakılmış.
Pelo menos a conta está correta.
En azından afiş doğru.
- "Pervertido comuna encartado!"
- "Afiş Taşıyan Komünist Sapık"!
Descrição :
Afiş açıklaması :
É melhor fazer um cartaz bem grande.
Bunu istiyorsan afiş yaptıracaksın.
As provas.
Afiş provaları.
Nada de emblemas políticos, nada de anúncios, nada de...
Siyasi afiş yok, reklam yok, hiçbir şey yok...
Ela não vai aparecer aqui com esse emblema aí acima!
Tepede bu bez afiş varken, karım sahneye çıkmayacak.
Escolhemos a melhor frase sobre a sua orquestra e colocamos lá fora.
Bir afiş hazırlatalım diyor orkestrayı... orkestranı temsil edebilecek bir alıntı dışarıya da asarız.
Ele era um pintor de cartazes, quando tinha trabalho. O que não acontecia muito.
Çalıştığı dönemlerde afiş ressamlığı yapardı ama pek sık çalışmazdı.
Eu podia pintar um cartaz melhor que aquele, com os olhos fechados.
Gözlerim kapatsam bile bundan daha iyi afiş çizerim.
Por causa de uma faixa. E Sukarno nem a viu.
Bir afiş yüzünden, ve Sukarno afişi görmedi bile.
Podes imprimir uns cartazes?
Bir afiş basabilir misiniz?
Onde está o cartaz?
- Afiş nerede?
Isto é apenas uma aviso?
Ne bu afiş mi?
Nada de recordações, só isto!
Hatıra yok, sadece afiş!
- Claro que não, mas há um poster.
- Kahrolası hayır. Ama bir afiş var.
Desenhos do boneco, fotografias autenticadas de ti a fazeres o boneco e uma frase alternativa para o cartaz.
Kuklanın planı, kuklayı yaptığını ispatlayan fotoğraflar ve afiş için farklı söz.
Deixa, é só um cartaz.
Boş ver ya. Afiş işte.
- Publicidade a uns chavalos amigos.
- Bazı dostlar için afiş asıyoruz. - Anladım.
- Legal o pôster.
- Harika bir afiş.
Precisa de uma pintura e de uns posters.
Bir badana, birkaç afiş yeterli.
Escolhi este apartamento por causa do cartaz.
Bu evi sadece afiş duvarı yüzünden kiraladım.
Aquele cartaz está ali pendurado há uns 17 mil anos.
O afiş 17 bin yıldır asılı.
E o quê? Ser notícia por abusos domésticos? Isso não vai acontecer
Ve sonra aile içi tacizde afiş olayım Böyle bir şey olmayacak.
Uma faixa animada.
Şipşak bir afiş.
Precisamos de uma criança, cuja imagem mostre ao mundo que se trata de algo bonito e maravilho...
Bir afiş çocuğa ihtiyacımız var... Dünyaya bunun harika birşey olduğunu gösterecek ve -
Faço parte da NAMBLA!
Sadece NAMBLA diye bir grup buldum işte, beni olgun bulan ve afiş çocukları,... yapmak isteyen yetişkin üyeleri var. Ben NAMBLA'ya girdim ama siz giremediniz!
És um modelo perfeito.
Harika bir afiş çocuk olacaksın.
Queremos fazer um jantar e baile em tua honra enquanto o novo rosto da associação.
Senin afiş çocuğumuz olman şerefine bir yemek ve dans düzenlemek istiyoruz.
- A mensagem diz tudo
Afiş her şeyi anlatıyor!
Nós marchamos em volta e para cima da estrutura de estacionamento, que é lá encima, e foi lá onde a Microsoft tinha uma recepção esperando por nós com bebidas e uma grande placa que dizia...
Park yapılan kısma ilerledik ve işte şurada ve burada, Microsoft da burada yapmıştı tanışmayı içkiler ve büyük bir afiş var...
Não é preciso o AFIS.
Sisteme bakmaya gerek yok.
Se tinha uma faixa a dizer "Sophie", foi às compras depois de a raptar.
Sophie yazan bir bez afiş vardıysa onu kaçırdıktan sonra alışveriş yapmış.