Translate.vc / portugués → turco / Ainda
Ainda traducir turco
223,863 traducción paralela
A fera ainda está lá fora.
Yaratık hâlâ dışarıda.
Ainda bem que vamos festejar o Dia dos Namorados.
Sonunda Sevgililer Günü'nü kutlamamıza sevindim.
Mas ainda bem que somos amigos de novo.
Hâlâ arkadaş olduğumuza sevindim.
O que fazes ainda aqui...
Neden hâlâ buradasın?
Ainda sou a Jacqueline?
Hâlâ Jacqueline miyim?
Seja como for, ainda bem que não nos atormentámos nem cantámos.
Neyse, birbirimize yüz vermezlik yapmadık, melemedik de. İyi oldu.
Ainda aqui estás.
Hâlâ burada mısın?
Ainda bem, querida.
Aferin sana tatlım.
E, ainda assim, gravaste para provares que não.
Yatmadığımızı ispat etmek için kaydettin.
Ainda terá de provar o que vale.
Yine de kendini kanıtlamak zorunda kalacaksın.
Mas ainda não esqueci Maiorca.
Fakat ben hala Mayorka'yı unutmadım.
Portanto, ainda vamos ver se é de confiança ou não.
Güvenilir olup olmadığını henüz bilmiyoruz.
Falas como alguém que ainda está na fase de lua-de-mel.
Balayı evresinde olan biri gibi konuşuyorsun.
Eu levantava-me, mas ainda fico com tesão, quando fecho um negócio.
Bekleyeceğim, ancak bütün bunca yıldan sonra, anlaşmayı bitirdiğimde yine de uyanırım.
Ainda podes sair.
Hâlâ çıkabilirsin.
Ainda está vivo?
Hala yaşıyor mu?
Estou tenso pois os "Compradores de Altadenia Ocidental" ainda não deram o aval deles, e o repórter ainda não me ligou.
"West Altadenia Alışverişçisi" dergisi henüz desteğini açıklamağı için gerginim ve muhabirleri telefonuma geri dönmeyecek.
Ainda é um óptimo pagamento.
Hala güzel bir maaş günü.
Deixando esse tópico de lado, pode explicar como é que lidava com a crise financeira, já que dizem que ainda não solicitou cópia das finanças da cidade na Câmara Municipal.
Şimdilik bu konuyu bir kenara bırakalım, Batı Altadenia'nın karşı karşıya olduğu bütçe krizini nasıl çözerdiniz acaba hem de haberlere göre henüz şehrin mali tablolarını konseyden talep etmemişken.
Ainda me fazes lidar com gente do Departamento de Energia - quando sabes que não devia!
Yapmamam gerektiğini bilmene rağmen hala benim Enerji Bakanlığı yetkilisi gibi insanlarla uğraşmama izin veriyorsun.
Ainda não fizemos a entrevista.
Henüz röportaja başlamadık bile.
Ainda nada, Doc.
Hala bir şey yok Doktor.
Ele tem um negócio de carros roubados. Há anos atrás, eu ainda bebia muito, antes de voltares à minha vida, falsificava documentos de carros que ele me trazia, por alguns dólares.
Bir çalıntı araba çetesinin başındaydı ve yıllar önce, ben hala çok içerken sen hayatıma tekrar girmemişken, bir kaç papel karşılığında getirdikleri araçların şasi numaralarını siliyordum.
Ainda é um jogo.
- Anlıyorum.
Estamos na competição e ainda não fazemos ideia do que fazer.
Yarışmaya geldik ama hala ne yapacağımızı bilmiyoruz.
Pedi todos os favores, usei todas as estratégias, e, no fim, ainda acabei com aquela miúda a chorar nos meus braços.
Her kapıyı çaldım, her stratejiyi kullandım. Günün sonunda, hala o tatlı çocuğu kollarımda ağlarken buldum.
Regina, se matares a Branca de Neve, só irás pôr as pessoas ainda mais contra ti.
Regina, Pamuk Prenses'i öldürürsen... insanlar sana karşı daha çok bilenecek.
Ainda estás a tempo.
Hala dışarıda bir yerde.
- Bem... O Gideon ainda anda à solta. Derrotei-o uma vez, mas não sabemos quais os planos dele.
Gideon hala dışarda bir yerde... ve onu bir kez yenmiş olsam da... hala neyin peşinde olduğunu bilmiyoruz... ve bunu halledene kadar başka bir şeye... odaklanabileceğimi düşünmüyorum.
Ainda é uma cobra, não é?
Hala bir yılan, değil mi?
Ainda estás a tempo.
Senin hala olabilir.
Ainda sou o que está dentro de ti.
Ben hala senin içindeki şeyim.
Ainda o lamentas? Não ter entrado pela porta da taverna há tantos anos atrás.
Hala yıllar önce... o meyhanenin kapısından girmediğine... pişman mısın?
É a mesma pessoa que nos lançou a maldição do sono, ainda agora.
Bu beş dakika önce... bize uyku laneti yapanla aynı kişi.
Ainda tens a minha caneta. Estás pronta, mãe?
Kalemim hala sende.
Derrotar a Rainha Má. Redimi-la. Deu-lhe um final feliz, mesmo que ela ainda não o saiba.
Kötü Kraliçe'nin hakkından geldi... günahlarından arındırdı ve ona bir mutlu son bile verdi... o bunu henüz anlamamış olsa da.
Odeia isto aqui, ainda mais do que eu.
Buradan benden daha çok nefret ediyor.
Não só este mosquito pode dizimar cereais, como pode transportar esporos que conseguem provocar danos ainda maiores.
Bu tatarcık türü tahılları yok etmekle kalmıyor daha da çok zarar verecek sporlar taşıyor.
Nós ainda não sabemos do que estamos a falar.
Şu anda elimizdeki şeyin ne olduğunu bilmiyoruz.
Eles só ainda saíram tipo um par de vezes, mas... ele continua a falar dela uma e outra vez.
Daha birkaç kere çıktılar ama kadından bahsetmeden duramıyor.
Ainda temos mais alguns que iremos tentar alcançar esta semana.
Bu hafta sunacağımız birkaç tane daha iş var.
Mesmo que nós só os assustemos, ainda assim ganhamos.
Azıcık korkutsak bile kazanan biz olacağız.
A casa está às escuras e o Jeep ainda lá está.
Evin ışıkları kapalı ve cip hâlâ orada.
Ainda existem algumas vinhas ao longo do Delta do Nilo, perto de Alexandria.
Nil Deltası'nda, İskenderiye yakınlarında hâlâ birkaç bağ var.
Eu ainda estou tão lixada que... talvez eu apenas esteja destinada a estar sozinha.
Halihazırda çok hasar aldığım için belki de yalnız kalmam gerekiyordur.
Tu ainda nem sequer falaste com elas.
Onlarla daha konuşmadın bile.
Nós ainda podemos fazer algo de bom com isto.
Bu olayı hâlâ olumlu bir şeye dönüştürebiliriz.
Os meus pais ainda mal conseguem acreditar nisso.
Evet, annemle babam hâlâ inanamıyor.
Tu ainda tens aquela professora sexy em Ciências?
Şu seksi fen öğretmenin hâlâ duruyor mu?
Ainda bem que ainda estás aqui.
Seni yakaladığıma sevindim.
Continuem a andar, eles ainda não nos descobriram.
Devam edin, henüz bizimle buluşmadı.