English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / portugués → turco / Alexandria

Alexandria traducir turco

396 traducción paralela
Acabam de saír para o Hotel Alexadria.
Alexandria Oteli'ne gidiyorlar.
Cairo e Alexandria têm de ser defendidas.
Kahire ve İskenderiye'nin savunulması lazım.
Deveríamos reagrupar-nos e ir a Alexandria, a El Alamein ou ao Cairo.
İskenderiye'ye ya da Kahire'ye El Alamein üzerinden saldırmak için yeniden organize olmalıyız.
Alexandria, o Cairo... tolices.
İskenderiye, Kahire umrumda değil.
Imagino que não, mas deve saber que a minha primeira linha está a menos de 200 kilómetros de Alexandria e que em menos de um mês Teremos ocupado o Cairo.
Diyelimki öyle. Ama şunu bilmelisin, İleri kuvvetlerim İskenderiye'nin 200 kilometre yakınında.
Alexandria, Jope, Damasco.
İskenderiye, Yafa ve Şam.
Se conseguir, vai ser o homem mais rico a leste de Alexandria.
Eğer başarılı olursan, İskenderiye'nin doğusunun en zengin adamı olursun!
As belas tentadoras sacerdotisas são as mais volumptuosas do leste de Alexandria.
- Orada İskenderiyenin en şehvetli kızları, görevli rahibeler olarak yaşamaktadır.
Mas nunca aconteceu isso em Alexandria.
Ama böyle bir şey İskenderiye'de hiç olmadı.
Reconstruam a cidade e a chamem Alexandria.
Kentini buraya yeniden inşa edeceksin ve adını Alexandropolis koyacaksın.
Alexandria!
Alexandropolis'miş!
Pedi para me darem Alexandria.
İskenderiye'yi istedim.
Sou Baltazar, de Alexandria, hóspede de Ilderim.
Affedersin. Ben ıskenderiyeli Baltazar. Şeyh Ilderim'in misafiriyim.
Eles vieram de Alexandria Messina Cartago Chipre Roma Corinto Atenas Frígia e Judeia!
İskenderiye'den geldiler. Mesina'dan. Kartaca'dan Kıbrıs'tan Roma'dan Korint'ten Atina'dan Frigya'dan ve Yahudiye'den.
Alexandria Budapeste, Paris...
İskenderiye... Budapeşte... Paris.
Ao mesmo tempo que as galés de César zarparam o grande mar até ao Egipto acontecia que, tal como os romanos os egípcios também faziam guerra, entre si pois o rei Ptolomeu não queria continuar a partilhar o trono com a sua irmã Cleópatra mas levou-a da cidade de Alexandria e procurou destruí-la.
Sezar'ın gemileri büyük denizde Mısır'a yelken açtığında tıpkı Romalılar gibi Mısırlılar da birbirleriyle savaşıyorlardı çünkü genç kral Ptolemy tahtı kız kardeşi Kleopatra ile paylaşmak istemiyordu. Onu İskenderiye kentinden atmıştı ve onu yok etmek için uğraşıyordu.
Embora seja verdade que ela fugiu de Alexandria...
Gerçi İskenderiye'den kaçtığı doğru...
E quantos dos vossos homens estão entre ela e Alexandria?
İskenderiye ile onun arasında kaç askerin var?
O Achillas está a transferir o exército em peso para Alexandria.
Achillas tüm ordusuyla İskenderiye'ye doğru ilerliyor.
Algumas casas... Uma delas, a grande Biblioteca de Alexandria.
İçlerinden biri büyük İskenderiye Kütüphanesi'ydi.
Nenhum general de bom senso poderia cercar Alexandria com duas legiões...
Senin ve diğerlerinin defalarca söylediği gibi aklı başında hiçbir general iki lejyonla İskenderiye'yi tutamaz.
De nós! No centro, a capital deste mundo, deste povo único, desta nação é Alexandria?
Merkezde, bu tek halkın, tek ulusun başkenti İskenderiye mi olacak?
Deixa-me ir a Alexandria e falar mais contigo.
Ben de İskenderiye'ye geleyim, daha uzun konuşalım bunu.
Meu sábio Sisogenes, perdoa-me mas estamos em Tarsus, não em Alexandria.
Bilge Sosigenes, affedersiniz ama burası Tarsus, İskenderiye değil.
Volto para Alexandria, para o Egipto.
Eve, İskenderiye'ye, Mısır'a.
"Aparece em Alexandria quando quiseres."
"Ne zaman istersen İskenderiye'ye gel."
Há anos, quando eras um jovem oficial da cavalaria colocado no palácio de Alexandria às ordens daquele general romano.
Yıllar önce, sen genç bir süvari subayı iken İskenderiye'deki sarayda şişko bir Romalı generalin komutası altındaydın.
Não fiques demasiado tempo em Alexandria!
İskenderiye'de çok uzun kalma!
Quando ele morrer, diz aí quando Marco António morrer o seu desejo é ser sepultado na sua amada Alexandria!
ÖIdüğünde, diye yazıyor Marc Antony öldüğünde son arzusu sevgili İskenderiye'sine gömülmekmiş!
Há duas legiões completas aqui em Alexandria que permaneceram completamente leais a ti.
İskenderiye'de sana sadık iki lejyon kaldı.
Os exércitos de Gaius Julius César estão a avançar, sem oposição, sobre Alexandria.
Gaius Julius Sezar'ın orduları karşıIık olmadan İskenderiye'ye doğru ilerliyor.
- Permanecer em Alexandria.
- İskenderiye'de kalmak.
Se bem me lembro, César dominou Alexandria com duas.
Hatırladığım kadarıyla, Sezar İskenderiye'yi iki lejyonla tutmuştu.
E se eu te prometer que nada de mal te acontecerá e que serás levada de volta para Alexandria?
Ya sana hiç bir zarar gelmeyeceğine ve güvenle İskenderiye'ye geri getirileceğine söz verirsem?
Em apenas três meses, terei um magnífico palácio para te oferecer, aqui em Alexandria.
Tam 3 ay içinde... Senin için burada Alexandria'da görkemli bir saray inşa ettireceğim.
Convoquei-te porque és o melhor arquitecto de Alexandria, embora haja quem diga, que os teus edifícios desabam.
Alexandria'da, en iyi mimar sen olduğun için seni çağırdım... binalarının parçalanıp un ufak olduğu söylentisi olduğu için değil.
Calado! Tu tens três meses para te aperfeiçoares. Vais construir um magnífico palácio aqui, em Alexandria para Júlio César.
Burada Alexandria'da Julius Sezar için görkemli... bir saray yapmak için üç ayın var.
Apresento-vos um velho amigo, Édipo, arquitecto em Alexandria.
Eski dostum Edephus ile tanışın, Alexandria'lı bir mimardır kendisi.
Chegaremos a Alexandria amanhã.
Yarın Alexandria'da olacağız.
Dar-lhes-ei um navio para descerem o Nilo. Irão encontrar uma frota de barcos cheios de pedras e se esses barcos não chegarem a Alexandria, dar-vos-ei ouro, muito ouro!
size bir gemi vereceğim ve bu gemi ile Nil'e gideceksiniz... orada taş taşıyan bir gemi filosu bulacaksınız, eğer bu gemilerin...
Reparem... abordem-nos, cortem-lhes as goelas, arranquem-lhes as tripas e afoguem-nos a todos.
Alexandria'ya dönmelerini engellerseniz çok altın alacaksınız, Bakın şimdi, gemilerine çıkın... boğazlarını kesin, bağırsakalrını çıkartın onları yapın, sonra batırın.
Nem Alexandria, Roma ou Camelot viram uma tal rainha.
Ne İskenderiye'de, ne Roma'da, ne de Camelot'da böylesi bir kraliçe görülmemiştir.
Se tiver um avião hoje à tarde, levo este material a Alexandria.
Bu akşam bir uçak alabilirsem, bu malları İskenderiye'ye götüreceğim.
Arranjou um negócio chorudo em troca de seda, em Alexandria.
İskenderiye'de ipek karşılığında müthiş bir anlaşma ayarlamış.
Um velho judeu de Alexandria tinha a receita.
İskenderiye'de yaşlı bir Yahudi harmanlamış.
Recebi uma má actuação de Alexandria.
Aleksandriya'da yakalanmıştım.
Passando Mersa Matruh, Maaten Bagush, Fuka e Daba, os britânicos foram recuando, até que em 30 de Junho de 1942, chegaram a uma estação a apenas 100 km de Alexandria...
İngilizler, Mersa Matruh, Ma'aten Bagush, Fuka ve El-Daba'yı bırakıp geri çekilişini sürdürdü. Ta ki 30 haziran 1942'de İskenderiye'ye 100 km. mesafedeki bir demiryolu kasabasına ulaşıncaya dek :
Sem combustível, as tropas de Rommel tinham de passar pelo inimigo, e estavam a 2300 km da sua base em Tripoli, enquanto Montgomery estava a 100 km da sua base, em Alexandria.
Yakıt azalıyor, Rommel'in ikmal kolları büyük bir yüke katlanıp 2.250 km. uzaklıkta Trablus'ta bulunan ana üslerine gidip gelirken Montgomery 100 km. ötedeki İskenderiye'den besleniyordu.
Hortelão, dê-me maçãs da Síria. Marmelos otomanos, pêssegos de Aman... jasmim de Alepo, pepinos do Nilo... limões do Egito, cidra sultanina, murta... resedá, camomila, romãs e rosas brancas... e depois docinhos, roscas recheadas... torrone gelado, confeitos, bolos... tortas folhadas, açúcar, incenso... âmbar, musgo e ceras da Alexandria.
Bana Suriye'den elma Amman'dan şeftali, Halep'ten yasemin Mısır'dan limon kuru üzüm, mersin, papatya nar, beyaz güller minik tatlılar, hindistan cevizli halka kurabiyeler, şekerler kısa pastalar, puf pastalar şeker ve tütsü kehribar, misk ve bal mumu al.
- Está tudo bem.
- Tanya Alexandria.
Aqueles três Gauleses são mesmo fantásticos, no entanto ainda não chegaram a Alexandria.
Şu Galyalılar gerçekten fantastik, Alexandria'ya varamamalarına rağmen...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]