Translate.vc / portugués → turco / Alter
Alter traducir turco
235 traducción paralela
- O meu alter-ego.
- İkinci benliğim.
Sem nenhum de nós o saber nesta altura, um duplo meu, um estranho alter ego, fora criado pela avaria no teletransportador.
Haberdar olmadığımız konu, taşıyıcıdaki bozukluktan dolayı benim farklı kişilikteki garip bir kopyam yaratıldı.
Ou, como diria o meu alter-ego, mantiveram-se firmes.
Veya, içgüdülerimin bana fısıldadığına göre, bir tarafları yemedi.
Descobriram o meu alter-ego.
İkinci kişiliğimi keşfettin.
Desculpe, Reb Alter, mas...
Üzgünüm, Reb Alter, fakat...
Tenho a certeza que o Reb Alter... quero dizer, para não ficar mal, vão tentar casá-la já... Depois de um casamente falhado, têm de o fazer.
Reb Alter... yüzünü hatırlıyorum da..., bozulan bir nişandan sonra, kızlarını evlendirmeyecekler, öyle olmalı.
Para o genro de Alter Vishkower, temos de fazer o nosso melhor.
Vishkower'ın damadı için bunu değiştir, en iyi çalışmayı çıkartmalıyız.
É a prenda do Sr. Alter? Sim.
Bay Walter'ın hediyesi mi?
Posso perguntar como isso afecta o seu alter ego?
Acaba bu egonuzun değiştiğinin bir belirtisi mi?
Como se te estivesses a ver ao espelho? Talvez um ultraego?
Aynadaki yansıma ya da alter ego gibi bir şey mi?
Qual era o nome do alter-ego brando de Jerry Lewis em As Noites Loucas do Dr. Jerryll?
Çatlak Profesör ( The Nutty Professor )'deki egosu değişen... Jerry Lewis'in adı neydi?
Homeopatia, medicinas alter - nativas, necromancia...
Naturoterapi alternatif ilaç, necromancy...
Felizmente, meu alter ego não fez nenhum... dano permanente.
Şansımıza, alt egom, herhangi bir... kalıcı zarar vermedi.
Estás a falar daquela merda do alter ego?
Ego değişimi hakkında mı konuşuyorsun? Ah, hayır.
O título é Uma Prostituta Virginal : O Trágico Dilema das Mulheres Vitorianas. Mas estou a abordar escritoras como a Christina Rossetti e todas as irmãs Bronte, claro.
Chirstina Rozetti ve Alter Bronty ile karşılaştıracağım.
Dr lkuma criou Sadako, e ele esconde o seu alter ego noutro sitio.
Dr lkuma Sadako'yu büyüttü, ve onun ikinci benliğini bir yerlerde saklıyor.
- O meu alter ego.
O benim ilahım.
Não, é o meu alter ego.
Hayır. O benim ilahım.
São os "alter egos" dos actores envolvidos.
Aslında bunlar oyuncuların öteki benlikleri.
"Bluntman and Chronic" e os seus estúpidos alter egos, Jay e Silent Bob, " só resultam em pequenas doses, se é que funcionam sequer.
" Patavatsız ve Kronik ve onların salak gerçek yüzleri Jay ve Sessiz Bob çok az çalışıyorlar.
O juiz Alter acredita que entrevistar ao Reece dará uma visão mais clara. Reece sabe o que está passando.
- Her ne sebeptense, Hâkim Alter Reese'le konuşmasının, her şeyin içyüzünü daha iyi anlamasını sağlayacağını düşünüyor.
Juiz Alter!
Hâkim Alter.
Juiz Alter! Aqui tenho a carta que me pediu.
Çalışma belgesini getirdim.
- Alter.
- Kim bakıyor?
Talvez meu alter ego não estava errado.
Belki de ben yanılmıyorumdur.
Antes ou depois do teu alter ego nos tentar matar?
Bizi öldürmeye çalışmaktan önce mi sonra mı?
O teu alter ego?
Kurgusal öteki benin mi?
Eu disse, "Rapariga, eu não quero saber do teu alter-ego de maneiras brandas."
"Senin nazik öbür kişiliğini dinlemek istemiyorum kızım." diyorum.
É que o típico de uma história de mitologia, é que por um lado está... o super-herói, e por outro está o seu alter-ego.
Yani, süper kahraman efsanesinin esası süper kahraman ve onun ikinci kişiliğine dayanır.
O seu alter-ego, é Clark Kent, essa roupa, com o S em vermelho, essa era a colcha com o... qual o bebé estava enrolado, quando o Kent foi encontrado.
İkinci kişiliği, Clark Kent'tir. Kıyafetindeki büyük kırmızı'S'harfini Kentler onu bir bebekken bulduklarında sarılı olduğu battaniyeden almıştır. Kıyafeti budur.
Tu não lhes dava gorjeta, mas o teu alter ego dá.
Sen vermezsin, ama rolünü oynadığın kişi dealere bahşiş verir.
Então transforma-se no seu alter ego. Antes de confrontá-lo... tenta impedir o Carter de matar um homem inocente.
Ve kişiliği bir anda hayal dünyasındakiyle değişti ama seninle yüzleşmeden önce, Carter'ın masum bir adamı öldürmesine engel oldu.
É assim tão difícil acreditar que talvez um alter ego teu possa estar a agir segundo os teus verdadeiros sentimentos?
Mi inanmak çok zor senin belki bazı karanlık benliği gerçek duygularını hareket olabilir mi?
Tenho uma... Uma personagem sobre quem escrevi, que é tipo, um alter-ego, mas não propriamente... e a história chama-se, Thus Spoke Sarah Shuster.
şöyle bir karakter var yazdığım bu karakter alter egoya sahip ama salında değil ve ismi "böyle buyurdu Sarah Schuster"
Outra pode ser uma pessoa a quem é dito que tem apenas um mês de vida e passa a agir por fantasias de um alter-ego.
Buna başka bir örnek de sadece bir ay ömrü kaldığını öğrenenlerdir alt egolarının fantezilerine dayalı hareket edebilirler.
Nunca têm só um alter-ego.
Asla tek kişiliğe sahip olmazlar.
Quer dizer seu "alter ego"?
"İkinci benlik" mi demek istiyorsun?
A quem lhe dizes velho?
Sen kime alter kocker diyorsun, seni küçük pisher?
Assim, ele assumiu a identidade do seu alter-ego.
O da ikinci kişiliğini kabul etti.
Quando Kevin trancou o rapaz no porão 15 anos atrás... ele estava na verdade trancando um alter ego na sua mente.
Kevin çocuğu 15 sene önce bodruma kilitlediğinde aslında kafasındaki ikinci kişiliğini kilitliyordu.
- Minnow Azul é o seu alter-ego.
Bu senin diğer karakterin.
- Abigail Zealy é o meu alter-ego.
Abigail Zealey benim diğer karakterim.
Então transforma-se no seu alter-ego. Antes de confrontá-lo... tenta impedir o Carter de matar um homem inocente.
Ve kişiliği bir anda hayal dünyasındakiyle değişti ama seninle yüzleşmeden önce, Carter'ın masum bir adamı öldürmesine engel oldu.
Não é fictício. Ele é o'alter ego'"on-line" de uma pessoa real.
Gerçek bir insanın çevrimçi alt benliği.
Aquilo a que os católicos chamam "alter Christus", ou seja, quando o padre ergue a hóstia durante a missa e a consagra, nessa altura o padre une-se a Cristo.
Papaz ayinde o ekmeği kaldırıp kutsadığı zaman İsa'yla bir olur. Katolikler buna inanır.
Todo este tempo, pensei que isto fosse um jogo que o meu alter-ego e eu estávamos a jogar.
Öteden beri bunun içindeki "diğer ben" ile oynadığım bir oyun olduğunu düşünmüştüm.
"Um velho amigo com gostos semelhantes."
Alter freund mit hnlichen geschmack
Pensei que isto era um jogo que o meu alter-ego e eu jogávamos.
Öteden beri bunun içimdeki "öteki ben" le oynadığım bir oyun olduğunu düşünmüştüm.
Agora vão dormir!
Alter, Aldebaran, uyumaya gidin.
- É bom ou mau?
- Alter.
Talvez seja o seu alter-ego.
Evet, belki o senin diğer benliğine aittir.