Translate.vc / portugués → turco / Arabica
Arabica traducir turco
32 traducción paralela
Gosto do arabica.
Arap kahvesini çok sevdiğim için geldim.
Prefiro café arábica ao robusta.
Kahvede Arabica severim, robusta içmem.
Finalmente... CANELA NO CAFÉ. Coffea arabica.
Son olarak da, Coffea Arabica.
Arábico para todos.
Evet, hepimize Arabica.
Semana Arábica.
Arabistan haftası.
Tinha um pequeno vestígio de goma-arábica na...
Akasya sakızının boyasının izi kalmıştı...
Goma arábica é um produto perigoso... assim como qualquer produto adesivo... costuma ter um aviso na própria embalagem.
Tutkal tehlikeli bir maddedir... ve bence tüm yapistirici maddelerin üzerinde... bir uyari bulunmasi gerekir.
Temos aqui goma-arábica e hidróxido de sódio.
Burada tutkal, Arap zamkı ve sodyum hidroksit var.
Goma arábica é um produto perigoso... assim como qualquer produto adesivo... costuma ter um aviso na própria embalagem.
Tutkal tehlikeli bir maddedir... ve bence tüm yapıştırıcı maddelerin üzerinde... bir uyarı bulunması gerekir.
Goma-arábica.
Arap reçinesi.
Convencido de que o Blasanov ficou com a minha goma-arábica e, como o Blasanov já não estava presente, procurei a goma perdida na secretária, e vi a informação por acidente.
Blasanov akasya sakızımı aldı sanıyordum. Blasanov ortalıkta olmadığından... sakızımı bulmak için masasını ararken... kazara bu bilgiye ulaştım.
Ainda se consegue cheirar a tinta arábica.
Arap Sakızı kokusunu alabilirsiniz.
É café de arábica. Ela às vezes bebe colombiano.
- Bu Kona harmanı, Kolombiya da içiyor.
O nome é a palavra arábica para "mosteiro".
Ad Deir Arapça'da manastır anlamına gelir.
A Bertha criou uma onda gigante... que vai em direcção à costa da Índia, do Paquistão, e da Península Arábica.
Berta büyük bir tsunami oluşturdu. Dalga Hindistan kıyılarına, Pakistan'a ve Arap Yarımadası'na doğru yaklaşıyor.
DOIS DIAS MAIS TARDE OMÃ, PENÍNSULA ARÁBICA
İki gün sonra. Umman, Arap Yarımadası
Os vastos desertos da Península Arábica permanecem divididos entre tribos rivais.
20. yüzyılın başlarında Arap Yarımadası'nın uçsuz bucaksız çölleri aşiretler arası çatışmalara sahne oldu.
O seu homem na Península Arábica, al-Gamdi, é especialista em bombas de aeronaves, e sabemos que está no Afeganistão.
Onların Arap yarımadasındaki adamı El - Gamdi, uçak bombalarıyla uğraşıyor ve Afganistan'da olduğunu biliyoruz.
Um poderoso califa da Península Arábica não tardaria a comprá-lo, colocando nas mãos do meu amigo a primeira prestação de uma considerável soma, que infelizmente nunca viria a receber na totalidade.
Güçlü bir Arap halifesi, çok geçmeden arkadaşıma hayatında hiç görmediği kadar para vererek canavarı satın aldı.
Bilal se juntou aos exércitos de Maomé conforme apresentavam uma vitória atrás da outra pela Península Arábica.
Bilal, Arap Yarımadası'nda zaferden zafere koşan Hz. Muhammed'in ordusuna katıldı.
Viajem comigo, através dos desertos até às místicas terras da Península Arábica.
Benimle birlikte şimdi çölleri aşın Arabistan Yarımadası'nın gizemli diyarlarına gelin.
Tu achas que vai facilitar as nossas vidas se eu parecer estar a defender um líder da Al-Qaeda na Península Arábica?
Eğer ben El Kaide'nin Arap Yarımadası liderini... savunacak olursam, hayatlarımız sizce daha mı kolay olur?
Al-Qaeda da península arábica.
Arap Yarımadasının El-Kaidesi.
Grande Khan, um raro e exótico presente da Península Arábica, vindo pela rota de Dunhuang.
Ulu Han Arap Yarımadasından nadir ve egzotik bir hediye. - Dunhuang yoluyla.
Sim, o apresentador disse que foi a Península Arábica que se deslocou.
Evet, haberler Arap Yarımadasının kaydığını söyledi.
Toda a Península Arábica se deslocou.
Tüm Arap Yarımadası yerinden oynamış.
Meti escutas nos telemóveis e microfones nas suítes da delegação Arábica como pediste, e, isto foi no início do dia.
Telefonlara ve Arap delegelerin odalarına istediğin gibi dinleme cihazı koydum. Bu akşamki konuşma bu.
Disparou contra eles a metrelhadora nas ermas areias da Peninsula Arábica.
O, onları Arap Yarımadası'nın kasvetli kumlarında makinalı tüfekle taramıştı.
Muito bem, os leopardos podem ser encontrados na Índia, na Península Arábica, nas encostas dos Himalaias, na África Sub-Sahariana...
Pekala, leoparlar Hindistan'da Arap Yarımadası'nda, Himayalar'ın eteklerinde Sahra altı Afrika'da bulunur.
Dão grãos de arábica a paquidermes no Norte da Tailândia.
Tayland'daki fillerin arabika kahvesi ile beslenmesiyle elde ediliyor.
Com a base próxima de regiões sem lei e da Península Arábica...
Üssün Kıta'nın vahşi kesimlerine ve Arap Yarımadasına yakınlığı... -... göz önüne alındığında...
As montanhas escaldantes da Península Arábica.
Arabistan Yarımadası'ndaki güneşten kavrulan dağlar.