Translate.vc / portugués → turco / Asl
Asl traducir turco
87,187 traducción paralela
Sabe uma coisa? Estou bem.
Aslında, bu kadarı yeterli.
Na verdade, estava à sua espera.
Aslında sizi bekliyordum.
Dos bons, na verdade.
Aslında iyiler.
Desapareceu, foi o que disseram.
Aslında "kayıp" dediler.
Na verdade, talvez ficasse surpreendido.
Aslında bence görsen şaşardın Mike.
O Mike era toda a família que o meu pai tinha.
Aslında babamın ailesi sayılan tek kişi Mike'dı.
Calma lá. Se toda a gente tiver um passe para furar a fila, ninguém tem realmente um passe para furar a fila.
Eğer herkesin geçiş hakkı varsa aslında kimsenin geçiş hakkı yoktur.
O Homer tornou-se no homem que eu sempre quis, o que eu não queria mesmo.
Homer, her zaman istediğim ama aslında hiç istemediğim adama dönüştü. Ve niyeyse, Krusty Kampı'na geri dönüyoruz.
As pessoas estão a usar roupões de veludo como se fossem romanos antigos.
İnsanlar, Antik Romalılar gibi bornoz giyiyorlar. Aslında, daha çok Makedonyalılar gibi.
Porque não ficam aqui e nós vamos encontrar alguém que vos pode provar que o que pensam que aconteceu...
Şuraya girmeye ne dersiniz çocuklar? Belki az önce olduğunu düşündüğünüz şeyin aslında olmadığını kanıtlayacak birilerini bulabiliriz.
O leasing deste carro em nome de outra pessoa é quem eu sou!
O araba başkasının adıyla kiralandı ki aslında ben oluyorum.
Basicamente, foi quando tu nasceste.
Aslında sen doğduğunda öyleydi.
Para descobrires os teus verdadeiros sentimentos, tens que terminar a tua última partida de xadrez com o teu pai.
Kesinlikle. Aslında ben de sizin gibi sadece izliyorum.
Na verdade, é a picada de uma agulha hipodérmica.
Aslında, bir şırınga deliği
E a verdade é que me esqueci deles.
Aslında onları unutmuştum.
Eu nem estaria se não fosse ele.
Aslında o olmasaydı ben burada olamazdım.
Eu gostaria de ir para casa, para junto dela, agora, a sério, ir-me embora e deixá-lo a si, aqui.
Ben de eve karıma gitmeyi, öylece çıkıp seni böyle bırakmayı.. .. isterdim aslında.
É mais barulhento, sobretudo para se ouvir logo de manhã.
Aslında gürültülü. Özellikle de sabah ilk duyduğun şeyse.
- Há um problema.
Aslında bir mesele var.
Demonstra poder, mas o Nick não gosta de gravatas, mas não vai ser o Nick...
Gücü simgeler ama Nick kravat takan biri değildir, Ama aslında, gerçekte Nick olmayacak
Eu sei. Tenho um filho.
Aslında biliyorum.
Estás a dizer que é o William Stillman.
Bunun aslında William Stillman olduğunu mu söylüyorsun?
Tenho um programa que podia calcular a data baseado na posição dos planetas.
Aslında, gezegen konumlarına bağlı olarak yaklaşık bir hesap yapan bir program var.
- De facto.
- Duymak, duymak. - Aslında.
- A mesa está pronta.
Aslında. - Masanız hazır. - Pekala.
Quer dizer, significa muito para mim e para a Rosalee que estejam aqui, por isso, obrigado.
Demek istediğim, aslında...... Rosalese ve benim için çok şey ifade ediyor. Hepinize burada olduğunuz için...
- E se o que eles achavam serem criaturas mitológicas, eram representações artísticas de Wesen do Universo, Multiverso ou o que seja?
şayet onların Mitolojik pagan canlıları olduklarını varsayarsak Aslında Wesen'in sanatsal temsilcileriydi Evrenden mi yoksa çoklu evren'den mi, yoksa nerede
Penso que ainda há muito o que pesquisar, por isso talvez eu possa ficar aqui por algum tempo.
Aslında, Hala yapılacak bir sürü araştırmanın olduğunu düşünüyorum Bir süre bu baharat dükkanında burada kalabilirim çok konforlu değil,
- Na verdade, não.
Hayır, aslında.
Na verdade, temos dois suspeitos.
Aslında iki şüphelimiz var.
Estamos a perseguir e a matar uma coisa que protege a floresta.
Demek istediğim, eşcinselleşip öldürmeye çalıştığımız şey Aslında ormanı korumaya çalışıyor.
Na verdade, nós chamamo-lo... porque precisamos de conversar sobre outra coisa.
Aslında, gerçek şu ki biz sizi aradık Çünkü seninle başka bir şey konuşmamız gerek.
Parece-se muito com a Floresta Negra, onde encontramos a varinha.
Kara Ormana çok benziyor. Aslında, çubuğu bulduğumuz yer.
Era na verdade, lindo.
Aslında çok güzeldi.
E se a varinha que encontramos foi enterrada pelos Cruzados para impedir que o Cajado ganhasse o poder total?
Ya Kara Orman'da bulduğumuz çubuk Aslında Haçlılarla gömüldü. Personel tam gücünü geri kazanamaz mı?
Estava destinado. Na verdade.
Aslında olacağı vardı.
Tenho pensado nisso, e vou fazê-lo.
Arayacaktım aslında, arayacağım da.
Na verdade, que se foda.
Aslında, siktir et.
Disse-lhe que estava aqui, por isso que se foda.
Ona burada olduğumu söyledim, yani... Aslında var ya, siktir et.
- Tem experiência legal?
Birçok, aslında.
Na verdade, é a igreja em Queens. O quê?
Aslında, şey, kilise Queens'teki.
Até esta manhã, não pensei que conseguisse este emprego.
Aslında, bu sabaha kadar işe girebilmemin imkanı olmadığını düşünüyordum.
- Na verdade, já o fiz. - O quê?
Aslında, çaldım çoktan.
- Foi por isso que vim. - Fico contente.
Hayır değil, ben de aslında bu yüzden geldim.
- Foi por isso que me contrataram. - Deixa-me adivinhar.
Aslında işe alınma sebebim de bu.
- Aqui é tudo bom.
Aslında hepsi iyi.
Aliás, preciso da tua ajuda numa coisa.
Aslında, bir konuda yardımına ihtiyacım var.
Na verdade, não posso ir ao apartamento durante algum tempo.
Aslında, bir süre eve gitmemem lazım.
Eu sei. Mas acredita, não é só isto que ele quer. Não vou concordar com nada até saber o que ele quer mesmo.
Biliyorum, ama sana diyorum ki tek istediği bu değil işin aslını öğrenene kadar hiçbir şeyi kabul etmeyeceğim.
Já o fizeram.
- Aslında, hazırladım.
Parece muito pior do que é na verdade.
Aslında göründüğü kadar kötü değil.