Translate.vc / portugués → turco / Barba
Barba traducir turco
3,263 traducción paralela
Tem mantido a Polly escondida sua barba?
Bunca zamandır sakalınızda saklıyordunuz?
Que a tua barba da vergonha desabe sobre ti.
Haydut utancı üzerine olsun.
Inveja da barba?
Sakallarını kıskanıyorsun?
- Só um pequeno conselho, deixa crescer a barba.
- Küçük bir tavsiye sakal bırak.
Juro, a miúda tem a porra de uma barba.
Kızın suratında da şeyim kadar bıyık çıkmış.
Não podias fazer a barba?
Saç sakal trasi olamaz miydin?
- Vou pintar a barba.
- Sakalımı boyuyorum.
Tenho de ir para casa limpar o molho tártaro da barba do Bob.
Eve gidip Bob'un sakalından tartar sosu temizleyeceğim daha!
Desde que deixaste crescer barba Jerry, que pareces uma pessoa diferente.
Biliyormusun, şakkalarını uzattığından beri Jerry, farklı biri gib davranıyorsun.
Deixaste a barba crescer?
Sakalın var.
Tens barba, agora!
Gerçek bir erkek ol, artık sakalın var.
Conhecido pela sua famosa barba, ele é protegido por 30 seguranças mulheres, as quais ele mantém virgens.
İkonik sakalıyla tanınan Aladin bakire olduklarını iddia ettiği 30 kadın fedai tarafından korunuyor.
Este é o foguete da Barba da Destruição?
Kıyamet Sakalı roketi bu mu yani?
A Barba Suprema!
Ruhani Sakal!
Perdi a minha barba.
Sakalımı kaybettim!
É o Aladeen sem a barba.
Bu sakalsız Aladin!
O que aconteceu à tua barba?
Ve sakalına ne oldu?
Eu arranjo-te uma barba idêntica e a roupa.
Ben sana tıpatıp bir sakal ve kostüm bulacağım.
Esta barba é perfeita.
Bu sakal mükemmel.
Essa barba é tua?
- O senin sakalın mı?
Não é a minha barba.
Benim değil.
Esse traidor tentou matar-me e tirou a minha barba.
Hayır! Bu hain beni öldürtmeye çalıştı ve sakalımı kestirdi!
Da primeira vez que a usei, cresceu-me a barba.
Bunu ilk kez giydiğimde...
Quanta comida achas que ficou presa na barba dele?
Sakalında yemek kalmış sanırım.
Se puseres a barba numa tijela com água quente, temos ramen.
Bu sakalı kaynar suya atarsan, Roma askerlerini görebilirsin.
Panqueca "Barba ruiva", é para quem?
"kırmızı sakal" krepi kimin içindi?
É como o meu pai que estava a morrer de cancro dos ossos... e a toda a hora a reclamar por causa de um corte no queixo, que ele mesmo causou quando fazia a barba.
Bu aynı babam kemik kanserinden ölürken,... traş olurken çenesini kestiği için... isyan ettiği zamana benziyor.
Que barba é essa?
Sakalının nesi var?
e não estou falando de armas, enfermidades ou barba...
Silahlardan, hastalıktan ya da sakaldan bahsetmiyorum...
E posso tirar as pontas da tua barba a 50 jardas.
Ve yanağındaki favorileri 45 metreden vurabilirim.
Lembras-te quando eu tinha uma barba assim, na faculdade?
Üniversitede öyle sakal bırakmıştım, hatırlıyor musun?
Não é possível que os três irmãos mais velhos, ao deixarem crescer a barba, tenham ficado parecidos?
Üçü Afganistan'a gitmiş. En yaşlı üç kardeşin Afganistan'da sakal ağartırken birbirine benzemesi muhtemel değil mi?
Pode querer decidir se você estiver indo para comprar papel higiênico ou loção pós-barba.
Belki de istediğim karar vermeksizin senin tuvalet kağıdı yada traş losyonu alman.
- A minha barba está bem?
- Sakalım iyi mi? - Biraz yanmış.
Queria que tivesses um pouco mais de barba.
- Yakıştı mı? - Keşke biraz daha sakalın olsaydı.
Roscoe, uma cerveja para o homem com barba, e eu quero um Polynesian Pearl Diver, mas não mistures o rum.
Roscoe, sakallı dostumuza bir bira. Ben de Polinez Pearl Diver alacağım, romu dökme.
Ali fora, naquele alpendre três vezes por semana durante 15 anos, o velho Ben, fazia a barba ao meu pai, com uma navalha afiada.
Nasıl oluyor da şu bahçede, 50 yıl boyunca haftada 3 kez, Bu yaşlı Ben, babamı keskin bir ustura ile traş ediyor?
Ao homem de barba excepcional, e o seu preto corriqueiro.
Olağanüstü sakallı adam, ve olağan zencisine!
A barba, foi feita antes ou depois do pequeno almoço?
- Bıyığınızı kahvaltıdan önce mi sonra mı kesiyorsunuz? - Şey...
São sete e meia da manhã, e o Sr. Pisanello começou a fazer a barba.
Saat yedi buçuk ve Bay Pisanello tıraş oluyor.
Porque faço a barba assim, com gel.
Sonra sakalımı kesmek için kremi hazırladım.
Pensei que ias fazer a barba.
Tıraş olacağını sanıyordum.
Ninguém faz a barba à noite.
- Kimse geceleri tıraş olmaz.
Faço a barba, olho-me ao espelho, e sou forçado a dizer : "Este a olhar para mim, não tem 19 anos."
Ama traş olurken aynaya baktığımda şöyle demeye mecburum "Bu bana bakan kişi 19 yaşında değil."
Porque a sua vitória apenas cortará a barba do profeta.
Çünkü zaferiniz yalnızca peygamberin sakalını kemektir.
Ficas melhor sem a barba.
Sakalsız daha yakışıklısın.
Acho que era melhor se desbastasses essa barba.
Bence sakalını biraz kısaltsan iyi olabilir.
Gosto da sua barba.
- Sakalını sevdim. - Vay canına.
Cortei-me ao desfazer a barba.
Gözüne ne oldu?
- Parece que a tua barba está um pouco queimada.
- Sakalına bakalım.
Porque você tem um rosto de bebê. - Ele fica bem de barba.
- Sakalla yakışıklı olur.