English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / portugués → turco / Bonito

Bonito traducir turco

18,883 traducción paralela
Bonito casaco.
Güzel ceket.
Foi bonito de se ver.
İzlenmeye değerdi.
Não é bonito de se ver. Mas ele corre a pista como se fosse um comboio em chamas e tem uma chegada dos diabos.
Kaknemdir ama o pisti alev alırcasına koşar ve yanarak bitirir.
Refiro-me a que tu estás, jeitoso ou bonito ou...
Yani seksi, yakışıklı falan...
Ele é bonito, de verdade. É um tipo de aspecto agradavel.
Çok yakışıklı adamdır.
Bonito mesmo sem maquilhagem.
Makyajsız da güzel bir surat.
É tão bonito que nem quero votar.
O kadar güzel ki oy vermek bile istemiyorum.
Isso é muito bonito de dizer, mas...
Bu söylediğin çok hoş bir şey ama...
- Isso não é bonito de se dizer.
- Öyle denmez.
- Que rapaz bonito aí tem.
Yakışıklı bir çocuğun var.
- É bonito.
- Çok güzel.
Betty, é tão bonito.
Betty, bu çok güzel.
Acho-o bonito e gosto do cão dele e quero saber mais sobre ambos.
Bence yakışıklı. Köpeğini de sevdim. İkisini de tanımak istiyorum.
Talvez te traga algo bonito.
Belki sana hoş bir şey getiririm.
Algo bonito?
Hoş bir şey mi?
Não precisa ser bonito.
Güzel olması gerekmez.
- Estás bonito.
- Şekilsin ha.
Ser competente neste tipo de trabalho não é muito bonito.
Bu tür bir işte iyi olmak pek güzel değildir.
No meio das coisas. É bonito.
Senin eşyalarının arasından.
Deu-me um nome muito bonito.
Nasıl istersen öyle de.
Esse é o presente mais bonito que já tive em toda a minha vida.
Bu hayatım boyunca aldığım en güzel iltifat.
Vais ver, vai ser bonito.
- Bu çok güzel olacak. - İyi olacaksın, dostum.
Tens um formato de cabeça bonito.
- Güzel şekilli bir kafan var.
Estás muito bonito.
Çok şirin çıkmışsın.
Tão bonito. Olhem para isto!
Şuna bak, ne kadar güzel.
Ela tem de ver como és bonito.
Senin ne kadar güzel olduğunu görmeli.
- Estás muito bonito.
Yakışıklı olmuşsun.
" Eras bonito.
" Eskiden iyi görünürdün.
É bonito.
Hoşmuş.
Falando disso, bonito ele.
- Bu arada araban güzelmiş.
Isso foi bonito, querido.
Çok güzeldi bebeğim.
Meu Deus, que bonito.
Tanrım, çok tatlıymış.
Eu sou jovem e muito bonito.
Ben çok gençim. Çok tatlı.
Desde esta manhã as suas vendas cresceram. Porque Mohenjo Daro é toda a terra de Sindhu. É o lugar mais bonito.
Bu sabahtan itibaren... satışlarınız daha da artacak... çünkü Mohenjo Daro ve Sindhu Nehri... dünyanın en güzel yeridir.
Isso não vai ser bonito.
Bu bir güzel olmayacağım değil.
Tens um sorriso muito bonito.
Harika bir gülümsemen var.
Tens de admitir que ele é bem bonito e inteligente.
Oldukça yakışıklı ve zeki olduğunu itiraf etmelisin.
Que bonito!
Ne hoş.
É um bom cavalo muito bonito.
Atın çok güzelmiş.
Dz : "Bonito cão".
'Güzel köpek'de.
Tens um nome muito, muito bonito.
Çok çok güzel bir ismin var.
Meu Deus, és muito bonito, sabias?
Çok yakışıklısın, biliyorsun değil mi?
És bonito.
Çok yakışıklı.
Telemóvel é bonito.
Telefon çok güzel.
Deus sabe que tentei, mas houve sempre algo, algum pensamente bonito o suficiente para me manter de pé.
Allah biliyor ya, denedim ama hep bir şeyler beni durdurdu. Devam etmemi sağlayacak güzel bir düşünce mesela.
... e foi bonito.
Çok güzeldi.
O restaurante é excelente Há um "Cigar Lounge" muito bonito.
Restoranı çok güzeldir.
- Não é o meu camiseiro mais bonito.
- Özür dilerim. Elimden ancak bu kadarı geldi.
Mas uma besta sexual de faca na mão e respiração ofegante - não é bonito.
Gerçi bıçaklı, zor nefes alan, seks yapmış bir suçlu o kadar da güzel bir tablo oluşturmayabilir de.
Que bonito!
Çok güzel!
- Estás bonito.
Eğer gerekir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]