Translate.vc / portugués → turco / Bordô
Bordô traducir turco
7,844 traducción paralela
A comissária de bordo disse que a bagagem de mão dela não coube debaixo do assento à sua frente, o compartimento de bagagem estava cheio.
Altına sığmadı onun önünde koltuk, havai bin doluydu... Hostes onu taşıyacağım söyledi
E não queria sentar-se tão longe no avião que o levaria ao colo da comissária de bordo.
Ve o kadar geri düzlemde oturmak istemiyordu o uçuş görevlisi kucağında oldu söyledi.
Este navio parou lá para se abastecer. O Dr. Ivo pediu-me para vir a bordo para dar a extrema-unção a um moribundo.
Gemi malzeme almak için limana demirlemişti, Dr. Ivo ölen birinin son duasını etmem için gemiye çağırdı beni.
Só preciso de lhe perguntar : Há alguma espingarda a bordo?
Yalnızca sormam gerek, teknede tüfeğiniz var mı?
- A bordo de um navio.
- Gemiye binecek.
Eu devia estar a bordo de um navio.
Bir gemide olmam gerekiyordu.
Isto vai medir a tua actividade cardiovascular, respiratória, e electrodermica.
Bu senin kardiyovasküler hareketliliğini solunum ve elektrodermal'ini ölçecek. Bordo musun?
O velho vermelho e branco.
Eski bordo ve beyaz. Evet.
Ouvi dizer que servem cerveja "Guinness" a bordo.
- Evet. Gemilerinde Guinness birası varmış diye duymuştum.
Era um carro cor-de-vinho, com um pará-choques branco.
Bordo renkli, beyaz tamponlu bir arabaydı.
Um "sedan" de última geração, cor-de-vinho.
Bordo renk binek otomobil.
Senhor, toda a tripulação de regresso a bordo.
Efendim. Tüm personel gemiye döndü.
Todos a bordo!
Herkes güverteye!
Isso significa que alguém a bordo alvejou a sua nora.
Bu da gemide olan birinin gelininizi vurduğunu gösteriyor.
O Departamento de Defesa está a bordo.
Savunma Bakanlığı da yanımızda.
Os dois federais a bordo do seu avião, ajudaram a desmantelar um mercado de substancias ilegais online chamado "Bazar do Mercado Negro".
Uçaktaki iki Federal, Karaborsa Çarşısı adındaki yasadışı maddeler satılan bir sanal marketi çökertti.
E os outros comissários de bordo?
Ya diğer görevliler?
Há um outro Lancero a bordo.
Uçakta başka bir Lancero var.
É porque ele não é comissário de bordo.
Çünkü o bir uçuş görevlisi değil.
Bem-vinda a bordo, criança.
Selam, tayfaya hoşgeldin.
É um documentário que retrata... uma viagem pelo Atlântico de 17 mil milhas nauticas a bordo do veleiro Norueguês Christian Radich, realizado por Louis De Rochemont III e capturado em Cinemiracle com som estereofônico gravado em sete pistas.
Bu bir belgesel. 17 bin deniz mili yolculuk yapmış Norveç yelkenli gemisi Christian Radich'in hikayesi. Louis De Rochemont III tarafından yönetilmiş ve geniş ekran cinemiracle yöntemiyle çekilmiş, 7 stereo parçalı film müziğine sahip.
Assistentes de bordo, preparem-se para a aterragem.
Uçuş görevlileri, iniş için hazırlanın.
- Quantos a bordo?
- Uçakta kaç kişi var?
... múltiplas vítimas, repito, múltiplas vítimas a bordo do avião avariado,
... pek çok kazazede bulunuyor... Tekrar ediyorum, ışıkları sönen Regis Air 753 yolcu uçağında pek çok kazazede bulunuyor.
Todos a bordo!
Yelkenler fora!
"Conrad Grayson tomou um passo premeditado... " e comprou uma arma para a sua amante, "e acolheu-a a bordo do iate da lua-de-mel."
"... metresine bir silah satın alarak "balayı yatına gelmesini sağladı."
Tenho a certeza de que ele é um excelente médico a bordo, mas, preciso de um especialista em bioinformática.
Onun iyi bir tabip subayı olduğuna şüphem yok. Ama benim birkaç saat için, biyoenformatik deneyimi olan birine ihtiyacım var.
Sem pensar muito, lembro-me de mais de 200 marujos a bordo deste navio que gostariam de experimentá-lo em si.
Bir çırpıda aklıma bunu senin üzerinde denemek isteyecek 200 denizci geliyor.
Estou aqui por um motivo, como você e todos a bordo deste navio.
Siz ve gemideki tüm personel gibi benim de burada olmamın bir sebebi var.
Se não aceitar as minhas exigências, não irei apenas torturar e matar os seus amigos, irei aniquilar o seu navio e todos aqueles que estiverem a bordo.
eğer taleplerime uymazsanız arkadaşlarınıza işkence yapıp öldürmekle kalmam. Geminizi yok edip içindeki herkesi öldürürüm.
Parece que estamos a bordo do "Vyerni".
- Görünüşe göre Vyreni'ye çıkmış.
Esperei tanto tempo para Ihe dar as boas-vindas a bordo do "Vyerni".
Vyerni'de sizi misafir etmek için o kadar zaman bekledim ki.
Se lançar, a Arca ficará em problemas e todos a bordo morrerão.
Gemi kalkarsa Ark arızaya uğrayacak ve gemideki herkes ölecek.
Bem-vinda a bordo!
Aramıza hoş geldiniz.
Todos os anos, celebramos o momento em que os nossos antepassados das 12 estações se juntaram para formar a Arca. Mas esta é a última vez que o fazemos a bordo dela.
Her sene, atalarımızın 12 istasyonu birleştirip Ark'ı kurmasını anıyoruz ama son kez bu gemi üstündeyken yapıyoruz.
Quantas das nossas pessoas estão a bordo?
- Bizimkilerden ne kadarı gemide?
Eu entendi, mas Chicago tem muita sorte por ter-te a bordo daquela ambulância.
Anlıyorum. Gerçekten, fakat sen o ambulansın içinde olduğun için Chicago çok şanslı.
- Bem-vinda a bordo, Jones. - Obrigada.
- Gemiye hoş geldin, Jones.
se estás a morrer, a planear a morrer, na esperança de que não vai morrer, este não é o seu barco. Não virás a bordo!
O zaman bunu bir iş fırsatına dönüştürelim, değil mi?
A bordo, encontrámos um relojoeiro. Chamava-se Nightingale.
Gemide bir saatçi bulduk, Nightingale isminde.
Era apenas um náufrago. Mais besta do que homem.
Adamdan çok canavara benzeyen bordo bir adamdı sadece.
Estes documentos da Regis Air apontam para uma falha dos sistemas a bordo do voo 753.
Regis Air belgeleri 753 numaralı uçuşta bir sistem arızası olduğunu gösteriyor.
Uma brusca queda nas receitas das companhias aéreas nos últimos dias indica que os clientes estão nervosos quanto a viajar após as mortes misteriosas dos 206 passageiros a bordo do voo 753 da Regis Air.
Son birkaç gündür havayolları gelirlerindeki sert düşüş yolcuların Regis Air 753 sefer sayılı uçağında gizemli bir şekilde ölü olarak bulunan 206 yolcudan sonra uçakla seyahat konusunda endişeli olduklarını gösteriyor.
Bem-vinda a bordo, novata.
Aramıza hoş geldin, çaylak.
Bem-vindo a bordo.
- Teşekkür ederim, kaptan.
Vínhamos a bordo do "The Compass Star".
Compass Star'daydık.
Vamos subir a bordo.
Ona bineceğiz.
Preparar para subir a bordo!
Binmeye hazırlanın! - Binmeye hazırlanın!
Preparar para subir a bordo!
- Binmeye hazırlanın!
Preparar para subir a bordo!
Binmeye hazırlanın!
Primeiro, entregou códigos de comunicação para múltiplos sistemas de bordo.
Verdiğiniz ilk raporda, birkaç geminin iletişim kodlarını verdiniz.