Translate.vc / portugués → turco / Brass
Brass traducir turco
720 traducción paralela
Se por acaso encontrar umas centenas de francos, estarei no Brass Monkey.
Birkaç yüz frank bulursan, ben Brass Monkey'deyim.
Mas depois do que aconteceu com "Brass Penny"...
Fakat Brass Penny'de olanlardan sonra...
O Brass está a ouvir um depoimento.
Brass arama izni çıkartıyor.
Porque é que tu e o Brass não me incluíram no interrogatório?
Eee, sen ve Brass beni sorguya götürmemeyi nasıl becerdiniz?
O que precisa, Brass?
Ne istiyorsun, Brass?
Brass, quantos relógios tem?
Brass? Senin kaç tane kol saatin var?
O Brass é quem dá as ordens.
Emirleri Brass verdi.
Talvez para Fleshpot Hill, ou Brass Monkey Ravine.
Belki Fleshpot Hill, belki de Brass Monkey Vadisi.
Repito, não há aviões soviéticos.
Tekrar ediyorum. Negatif Sovyet uçakları... 27, burası Brass Hat.
27, daqui Brass Hat. Estão mesmo à sua frente!
Tam senin önündeler.
Brass Hat, não temos nada no radar e a visibilidade é de 65 km.
Brass Hat, 40 mil görüş açımız... Var ve radarımızda birşey yok.
Stand by para mensagem de Brass Hat.
Brass Hat'tan mesaj için bekleyin.
Esteja à vontade as altas patentes estão a planear o próximo desastre.
İyi. Brass, bölümde bir sonraki yikimi planliyor.
Que tal Herb Alpert e a Tijuana Brass?
Herb Albert ya da Tijuana Brass'a ne dersin?
Brass! Sargento, onde vamos esconder o cavalo?
- Bçvş'um, biz bu atı nereye saklayabiliriz?
Há cerca de três meses eu e o Brass encontrámos este tipo morto na sua própria banheira, mas o seu suicídio fora encenado.
Brass ve ben bu adamı yaklaşık 3 ay önce küvetinde ölü olarak bulduk, fakat "intiharı" düzmeceydi.
Os homens do Brass estão à procura dele.
Brass'ın adamları onu arıyor.
Podemos começar do início, por favor?
Brass : Tekrar başIıyabilirmiyiz, Iütfen?
Era mais... alto ou mais baixo que aqui o Sr. Brass?
Burda Mr. Brass'dan dahamı uzun veya dahamı kısaydı?
- Brass está esperando.
Brass seni bekliyor. - Dalga geçiyorsun değil mi?
Por que comigo? Sou uma cientista.
Brass, onu neden benim almam gerekiyor anlamadım.
Capitão Brass não Ihe ligava para um mandato.
- Özür dilerim. Başkomiser Brass arama emri için sizi aramadı.
Brass mandou Warrick tomar conta da Holly no assalto.
Brass, bir soygun olayında Warrick'i Holly'nin yanına verdi.
Brass foi transferido para os Homicidios.
Brass Cinayet Masası'na gönderildi.
Estava destacado pelo Brass de seguires a aprendiz.
Brass sana bir acemiye göz kulak olma emri verdi.
E a Catherine e o Brass.
Catherine. Brass.
Certo. Ok.
BRASS :
Capitão Brass, hei.
Yüzbaşı Brass, hey.
Brass, consegues-me ouvir?
Brass, Beni duyuyor musun?
- Vou ligar ao Brass e dizer-lhe para ir buscar o tipo.
- Brass'i arayacağım. - ona söyle, gidip adamımızı alsın.
Vem ter comigo depois de levantares o Brass.
Brass'e ulaştıktan sonra gel ve beni gör.
- Acabei de falar com o nosso raptor
BRASS : Kadını kaçıran adamı getirdik - Chip.
Mas o Brass acabou de dizer que eles não estavam sobre o efeito de drogas.
Ama Brass, uyuşturucu almadıklarını söylemişti.
O Capitão Brass não queria ligar por causa de um mandato.
Yüzbaşı Brass bir arama izni için sizi aramıyordu.
Obrigado por deixares o Brass tomar conta disto.
Brass'in halletmesine izin verdiğin için sağ ol.
Capitão Brass compreende estas provas dos insectos?
Başkomiser Brass, Grissom'ın böcek kanıtını anladınız mı?
Eles viram alguma coisa?
Bir şey görmüşler mi? Brass, perdenin kapalı olduğunu söyledi.
Sou Jim Brass da Divisão de Homicídios.
Ben Cinayet Masası'ndan Jim Brass.
Só estou a verificar a sua versão. Sabe como é que isto funciona, Brass.
Ben de anlattıklarını doğruluyorum.
Brass, isto não tem nada a ver com nada.
Brass, bunun hiçbir şeyle ilgisi yok.
Lord Brass, o dono do "Gazette", igualará a oferta de Lord Roxton.
Lord Brass, gazetenin sahibidir, Lord Roxton ile aynı teklifi yapmaktadır.
Lord Brass espera conseguir bons dividendos deste investimento.
Lord Brass bunun iyi bir yatırım olmasını umuyor Malone, iyi yapmalısın
Lord Brass diz que nunca leu nada tão emocionante.
Lord Brass bile yazılarına bayıldı
- Venha. Lord Brass quer conhecê-lo.
- Hadi, Lord Brass seninle tanışmak istiyor.
Brass.
Suç araştırma, ben Brass.
Brass, vens?
Brass, geliyor musun?
De qualquer forma, temos que ligar ao Brass.
Her halükârda Brass'i aramalıyız.
O Brass disse que a cortina estava selada. A assistente de bordo manteve-os separados.
Hostes onları ayrı tutmuş.
O Brass tem-nos todos reunidos no átrio.
Brass hepsini salonda topladı.
O Brass não vai gostar disso.
İki silah da 9 mm otomatik. Brass bundan hoşlanmayacak.
Eu estou-me a lixar para o que o Brass gosta.
- Umurumda değil.