English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / portugués → turco / Breeze

Breeze traducir turco

181 traducción paralela
- Capitão de fragata B. Connington.
- Yarbay Breeze Connington.
# # Uma brisa suave da Montanha do Adeus
# # A gentle breeze from Hushabye Mountain
# # Deliciosos como a brisa que sopra do outro lado da baía
# # Scrumptious as the breeze across the bay
- Vocês querem sair daqui, não é? - Sim! Amanhã é o aniversário do Barão Bomburst, não é?
# # A gentle breeze from Hushabye Mountain
Brisa do Mar.
Sea Breeze.
" ao lado de uma lareira aconchegante
While the breeze on high
Quando comemos?
"That's my only motto Free of obligations" - "Only the murmurin'breeze" - Ne zaman yiyoruz?
Ligue-me ao Lou Breeze.
Bana Lou Breeze'i bağla.
- Não, o Sr. Breeze ajudou-me imenso.
- Bay Breeze çok yardımcı oldu.
Não, ele bebia sea breezes.
Hayır, Vincent "sea breeze" içti.
Não me cerquem Deixem-me ser como sou na aragem da noite
# Let me be by myself in the evening breeze
- Vi uma foto sua numa revista, e li o seu artigo na Omni sobre os avistamentos de Golfo Breeze.
Bir kere fotoğrafını görmüştüm. Ayrıca Omni'de, UFO'larla ilgili bir yazını okumuştum.
Quando vi as fotos de Gulf Breeze, percebi que eram uma burla.
Gulf Breeze fotoğraflarını gördüğümde, bir aldatmaca olduğunu anlamıştım.
É como eu disse. Bebi uns copos no Kool Breeze.
Dediğim gibi, Kool Breeze'de bir şeyler içtim.
Como estavas mal disposto foste ao Kool Breeze?
İyi hissetmediğin için mi Kool Breeze'e gittin?
Saí do Kool Breeze, e fui a pé para casa.
Kool Breeze'den çıktım, eve yürümeye başladım.
O gajo está nervoso, bebe uns copos a mais, sai do Kool Breeze com a fusca dentro do saco.
Kafası iyiydi. Dozu biraz kaçırmıştı. Dozu biraz kaçırmıştı.
Fui ao Kool Breeze, o bar onde o teu irmão estava antes dos disparos, e o empregado do bar disse que lá tinhas estado.
Kool Breeze'e uğradım. Adamı vurmadan önce kardeşin ordaymış. Barmen senin de orada olduğunu söyledi.
Estávamos no Kool Breeze a falar, e o Victor, disse que lhe chamavam "Meu".
Kool Breeze'deydi ve Victor My Man, Darryl'ı öldürdü dedi.
Mas amanhã, estarei em Maui com o Sol na cara, a beber um Sea Breeze.
Ama yarın, güneş suratıma yansırken Maui'de olacağım, kokteyl içeceğim.
Tem de ter o nome certo. Algo sugestivo, como : "Swinging in the Breeze" " ou...
Tam doğru ismi bulmak gerekir, "Meltemde Salınmak" gibi.
" A vida é como a brisa quando estás fresco e frio
"Life is just a breeze when you stay fresh and cool"
Ele fazia um Sea Breeze que te levava até o Tahiti.
Seni Tahiti'ye yollayacak Sea Breeze kokteyli hazırlardı.
Onde estavas quando ensinaram a fazer Sea breeze no curso?
Sınıfta bu konuyu anlattıklarında yok muydun?
Vem conhecer a Sea Breeze, a minha cadela galardoada.
Brian, buraya gel ve ödüllü köpeğim Deniz Yeli ile tanış.
A Sea Breeze vai ganhar.
Endişelenecek bir şey yok. Deniz Yeli feci bir şeydir.
- Sea Breeze?
Deniz Yeli mi?
Força, Sea Breeze!
- Yürü Deniz Yeli! - Deniz Yeli! Evet!
- Está a violar a Sea Breeze!
Deniz Yeli'ni kirletiyor.
Nunca mais verás a Sea Breeze.
Hiçbir şey yapmayacaksın! Hatta bir daha Deniz Yeli'ni göremeyeceksin!
- A Sea Breeze fugiu!
Bay Pewterschmidt, Deniz Yeli gitmiş!
Sabes o que te farei se o Brian tiver fugido com a Sea Breeze?
Peter, Brian eğer Deniz Yeli'mle kaçmışsa ne yaparım biliyor musun?
Sea Breeze, a herdeira da fortuna Pewterschmidt.
Pewterschmidt'in mirasının varisi Deniz Yeli'nin peşindeyiz.
Está quase, Sea Breeze. Não falámos disto antes, mas promete que não comes os cães.
Neredeyse geldi Deniz Yeli ve ayrıca bunu daha önce söylemedim hiçbirini yemeyeceğine söz ver.
A Vanessa ligou agora, temos um acabadinho de morrer.
Vanessa aradı. Bay Breeze'de taze bir ölü var.
Nate, preciso que vás buscar um cadáver ao Lar Brisa da Baía.
Nate, Bay Breeze Huzur Evi'nden bir ceset alman gerek.
Uma brisa fresca acordou-me
Woken by a cool breeze. Hey...
Uma brisa fresca acordou-me, e eu digo :
Woken by a cool breeze.
Tenho uma Sea Breeze que vai para outro se não chegar até ela.
Bir an önce yanına gitmezsem başkasıyla kaçıp gidecek bir dostum var.
- Fui buscar um corpo ao Brisa da Baia, outra recomendação da Vanessa.
- Bu sabah Breeze Körfezi'nden birini aldım. Vanessa bizi önermiş.
Temos outro corpo do Brisa da Baia.
Breeze Körfezi'nden bir iş daha gelmiş!
Veio do lar Brisa da Baia, em Sherman Oaks?
Breeze Körfezi Bakımevi'nden mi getirildi?
Eu acho que o Sea Breeze que tomaste foi demais.
Bence sen çok fazla deniz meltemi içtin.
Sim, mas agora que temos o "Summer Breeze" de volta em acção, podemos ir até Catalina.
Evet, ama şimdi "Yaz Esintisi" yeniden oyunda olduğuna göre, Catalina'ya gidebiliriz.
Não te queixaste quando estavas aos ombros dela... a gritar Summer Breeze!
"Hem çelimsiz hem de tüy kadar hafifsin, Alan." Onun omzuna çıkıp şarkılara eşlik ederken şikayet etmiyordun ama.
Um Sea Breeze de toranja!
Greyfurt sea breeze.
- Um Bay Breeze, por favor.
- Bir bay breeze alabilir miyim?
Podemos sempre mudar para o Sea Breeze.
İstersen onun yerine sea breeze ısmarlayabiliriz.
O Bay Breeze estava fortíssimo.
Ama içtiğim kokteyller epey sertti.
O professor de bateria, Terry Breeze, ele é, tipo, o tipo mais fixe.
Bateri hocası, Terry Breeze harika bir adam.
- Sea Breeze. ( Brisa do Mar )
- Deniz meltemi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]