Bridg traducir turco

Estás a brincar comigo, Bridg?

Benimle oynuyor musun, Bridg?

Bridge...

Bridg...

Desculpa, Bridg.

Üzgünüm, Bridg.

Bridg, podes ajudar-me com estas coisas?

Bridget bunları taşımama yardımcı olur musun?

Bridg, viste o telefone do táxi?

Bridget taksi şirketinin kartını gördün mü?

Podes falar com a Bridg?

- Git biraz Bridget ile konuş.

Bridg, queres tirar uma fotografia?

- Bridget, resim çekecek misin?

- Bridg, já tiraste as fotografias?

- Bridget çektin mi resimleri?

- Vamos, Bridg.

- Hadi Bridget.

Se é aquele rapaz, Bridg, vou ter de dizer... Não digas.

Eğer o çocukla mesajlaşıyorsan Bridg, diyeceğim tek şey...

- Bridg, dança comigo.

- Bridg, dans et bakalım.

Não sei, Bridg.

Bilmiyorum Bridget.

Bridg, fiz o teu prato preferido, queijo grelhado e sopa de tomate.

Bridg? En sevdiğin yemekten yaptım.

- Como está a Bridg?

Bridg nasıl?

Andas no terapeuta onde mandaste a Bridg?

Bridget'i yolladığın o terapiste sen de mi gidiyorsun?

Bridg...

Bridg.

Anima-te, Bridg.

Neşelen Bridg.

Calada, Bridg.

Kapa çeneni Bridg.

Bridg?

Bridg?

- Tenho saudades, Bridg.

Seni özledim Bridg.

Bridg, o que foi?

Bridg, sorun ne?

Estou tão orgulhosa de ti, Bridg.

Seninle gurur duyuyorum Bridg.

Adeus, Bridg.

Görüşürüz Bridg.

Sinto a tua falta, Bridg.

Seni özledim Bridg.

- Bridg, porque não disseste nada?

- Bridg, niye bir şey söylemedin?

Bridg...

- Bridg. - Kurabiye. Hop!

Ele tem amigos perigosos, Bridg.

Çok tehlikeli arkadaşları var Bridg.

Ele tem amigos perigosos, Bridg.

Tehlikeli arkadaşları var Bridge.

Bridg?

Bridge?

- Porque não entendes isso? - Bridg, querida...

- Bunun neyini anlayamıyorsun?

- Tenho saudades de ti, Bridg.

- Seni özledim Bridg.

- Porque te deu ele isto, Bridg?

- Bunu sana neden verdi Bridg?

Bridg, porque não disseste nada?

Bridg, niye bir şey söylemedin?

- Acalma-te, Bridg.

- Sakinleş Bridg.

Sei que estás zangada comigo, Bridg.

Bana kızgın olduğunu biliyorum Bridge.

Bolas, Bridg, onde estás?

Lanet olsun Bridge, hangi cehennemdesin?

Ouve, Bridg.

- Dinle Bridge.

Eu sei que queres, Bridg.

- İstediğini biliyorum Bridge.

Isto é o meu trabalho, Bridg.

Ben hayatımı bu şekilde kazanıyorum Bridge.

Bridg.

Bridge.

Bridg, querida. Vamos sentar-nos.

Bridg, oturalım tatlım.

Bridg, tens de me ouvir.

Bridg, iyi dinle.

- Bridg? - Quero ir para casa agora.

- Artık eve gitmek istiyorum.

Bridg? Vamos, querida.

Bridg, hadi gidelim tatlım.

Não sei, Bridg, estou a pensar nisso.

- Bilmiyorum Bridg, düşünüyorum.

- Bridg, para com isso.

- Bridg, sus.

Não te armes em esperta, Bridg.

Ukalalık yapma Bridge.

Vá lá, Bridg, mostra o que sabes.

Hadi Bridget, göster bakalım nasılmışsın!

- És doida, Bridg.

- Ucubesin Bridg.

Bridg...

- Bridg?

Bridg...

Bridge.