English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / portugués → turco / Bónus

Bónus traducir turco

1,352 traducción paralela
Está em B de "Bónus", antes do C de "Chata" e a sua foto está ao lado.
Sözlükte "A" nın altında "avanta" diye bakabilirsin. Tam "andaval" ın yanında ve senin resminin de tam yanında.
Não só a Donna não está zangada, mas como bónus, ela arranjou-se toda galdéria.
Donna'nın kızgın olmamasını geçtim, Bonus olarak, kendisini tamamen fingirdek olarak düzenledi.
Vais ficar ainda mais contente por saber que o recebi como bónus na compra duns LPs velhos do Gordon Lightfoot.
Bu yatağı bir kaç Gordon Lightfoot plağı ile takas ettiğimi duyunca daha da memnun olacaksın.
Por um bónus de 5 mil dólares, até te trago o código genético dele.
Bir 5000 dolar daha için genetik kodunu bile getiririm onun.
Se conseguirmos o bónus de 5.000 podemos arranjar uma casa nova.
Belki şu 5000 $'ı alınca kendimize yeni bir yer bakabiliriz.
Quão chorudo é o bónus da vitória?
İkramiyesi ne kadar?
Na Enron parece-me que... o capitão deu a si mesmo e aos seus amigos uns bónus, e depressa ele e os de cima desceram ao bote salva-vidas, voltaram a subi-lo e gritaram, "A propósito, vai tudo ficar bem".
Enron ` da ise bana öyle geliyor ki kaptan kendine ve yakın çevresine ikramiye verip, kendisini ve üst düzey kişileri filikaya bindirip ; kalanlara "Her şey düzelecek." demiş.
A capacidade de alguém de 25 anos de ser avaliado e ser superior, e como consequência receber um bónus de $ 5 milhões, não creio que se repita em muitas empresas americanas.
25 yaşında birisinin değerlendirmede iyi çıkmaya çalışması ve karşılığında 5 milyon dolar ikramiye alması. Kurumsal olarak pek sık görülen bir olgu değil.
Ainda que tenha perdido um bilião no projecto, A Enron pagou cifras multimilionárias em bónus aos executivos baseados em lucros imaginários que nunca chegaram.
Projede 1 milyar dolar kaybedilmesine karşın, asla gerçekleşmeyecek karlara üzerinden Enron, üst yönetime multi milyon dolarlık ikramiyeler verdi.
Pelos seus bónus multimilionários, ou porque a Enron encontrou a forma de explorar
Aldıkları multi milyon dolarlık ikramiyelerden miydi?
Os bónus pagos aos executivos totalizaram $ 55 milhões. Em 2001, os trabalhadores perderam $ 1.2 mil milhões em fundos de pensões.
Skilling ise 28 iddianın 19 ` unda suçlu bulundu. 64 yaşındaki Kennet Lay bundan 2 ay sonra, Temmuz 2006 ` da kalp krizinden öldü.
Bónus do governo. $ 16.000 por milha em terra plana avaliada e aprovada.
Düzeltip ray döşemek için ovada, kilometre başına 10 bin dolar.
E um bónus, se aparar a árvore dela
Ve ağacını budarsam ilave prim
Sim! E considera isso um bónus.
Evet, bunu ikramiye kabul et.
O Bob teve um Vice-Presidente o mês passado, e ganha 150 mais bónus.
Bob geçen ay Başkan Yardımcısı oldu, çok kazanıyor.
Bónus.
Bonus.
- O que faria com o seu bónus?
Ne yapacaksın Bonusunla Mike?
- Considerei um bónus.
Ben onu bonus olarak gördüm.
Será que tenho um bónus por assinar este contrato?
Kahretsin, kontratı imzaladığım için imza bonusu alacak mıyım?
Por teres dado um resposta tão boa, e por te armares em treinador, acabaste de ganhar um bónus de 500 flexões.
Böyle güzel bir cevap verdiğin ve koça tavır yaptığın için... 500 şınavlık ödülü kazandın!
Não, mas quero um bónus se sacarmos isto.
Hayır, ama eğer bu işi kotaracaksak fazladan prim isterim. - "Eğer" yok! "Ne zaman" var! - Anladım!
Bem, querias roubar aquela pasta ou foi um bónus?
Çantayı çalmayı planlamış mıydın, yoksa o ekstra mıydı?
Meu menino, por isto, vais ganhar um bónus tão grande como o meu pénis.
Bunun için kafam kadar bonus olacaksın.
Bem, que se foda o teu bónus.
Bonusuna koyayım.
Bónus para vocês.
Toplar serbest hanımlar.
Se ele matar um terceiro, tem direito a um bónus.
Üçüncü kez öldürürse, bonus kazanacaksınız.
Tens um aumento de 35 % no salário, mais bónus...
Bu maaşının % 35 artması demek. Artı bonus.
E se quiser assinar aqui mesmo... tal como acordado... o seu bónus de assinatura.
Ve eğer burayı imzalarsanız. Anlaştığımız gibi. Kontrat ikramiyen.
O que acontecer de agora em diante é bónus!
Bundan sonra olan her şey tuzu biberi oldu.
Temos um bónus.
Bonus bulduk!
Um bónus de mil.
Bin puanlık bonus var.
- Esta carrinha é sua? Sim, sim. Um dos bónus, acho eu.
Evet şirketin arabalarından biri.
Um bónus de fim de ano?
Yıl sonu ikramiyesi mi?
Ele diz que casar é o equivalente a um bónus de cem mil dólares.
Diyor ki, evlenmek 100.000 dolara bedelmiş.
Dás-lhe a localização, a quantidade que estás preparado para garantir, a parte do Al no roubo, e um bónus para o excedente.
Ona söyleyeceklerin, mekan... kazanmayı amaçladığın hasılat... Al'in payı ve yaşlılık ekstrası.
Analisas as ofertas, olhas para os bónus, deixas que te aliciem.
Teklifler alıyorsun, ikramiyelere bakıyorsun. Seni kazanmak istiyorlar.
Chefes de Telecomunicações recebem bónus de aposentação.
Telekomünikasyon patronu büyük bir anlaşmaya imza attı.
- E os £ 40,000 de bónus?
- Peki ya diğer 40,000 £?
O bónus trimestral do Ed está dependente dos rendimentos do casino.
Ed'in 3 aylık kârı, bu adama bağlı.
Eu tenho-a num bilhete de bónus zero.
Sadece onun yatırımları ile uğraşıyorum.
Um bónus de 3000 dólares por ajudar a empresa a reduzir despesas.
Yılbaşı ikramiyemiz, 3.000 Dolar. Bize bütçemizi iyileştirmek için vermişler.
Recebi um grande bónus por ter despedido o Devon e usei-o para comprar algo espectacular! Processem-me!
Devon'ı işten çıkardığım için bir bonus verildi..... ve bende bu parayı harika birşey almak için harcadım, beni tutuklayın hadi.
- Recebeu um bónus?
Bir bonus çek mi aldın?
Só estou a pensar no meu bónus.
Ne yapalım zam için..
Mas, antes de ires, disse-te que um dos bónus do meu novo trabalho... é trazer para casa amostras grátis?
Ama gitmeden önce, söylemiş miydim, işimin avantajlarından, biri de eve örnek kıyafet getirebilmem.
E depois, você está numa situação de bónus.
Ayrıca, senin için ikramiye de var.
Um dos bónus de matar Wraiths é, Que de vez em quando Conseguimos arranjar uns destes.
Wraithleri öldürmenin ek bonuslarından biri de, bazı zamanlar elinize bunlardan birkaç tane geçmesi.
Uma mão-cheia de cú é apenas um bónus.
Popo do ki bir el bu işin ikramiyesi.
Não sei, Aí está a Polly e uma mascote de bónus.
Bilmem. İşte Polly ve bonus maskot.
Ele perdeu o bónus no salário.
Ödeme güçlüğü çekiyor.
Um pequeno bónus para si.
Ve senin için bir sürpriz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]