Translate.vc / portugués → turco / Caminho
Caminho traducir turco
50,499 traducción paralela
Compre uma pá, escave um caminho para fora do esterco, e eduque-se!
Kendinize bir kürek alıp kendinizi bu bokun içinden kazıp çıkarın kendinizi eğitin!
Ela vai a caminho.
Geliyor.
Temos um agente a caminho.
Birini gönderiyorum hemen.
Mudei-a de lugar para a tirar do caminho.
Ayak altından çekilsin diye oraya koydum.
Chamámos-lhe Rosa Azul baseado numa frase dita por uma mulher num destes casos mesmo antes de ela morrer que sugeria que estas respostas não podiam ser obtidas excepto por um caminho alternativo, o qual temos percorrido desde então.
Bu vakalardan birindeki bir kadının ölmeden hemen önce ifade ettiği bir tabir sonrası adını "Mavi Gül" koyduk. Yani bu da, bu cevaplara o günden beri izlediğimiz alternatif yol dışında ulaşılamayacağını gösteriyordu.
A Diane está a caminho.
Diane geliyormuş.
Escave um caminho para fora do esterco.
Kürekle kazıp bokun içinden çıkın.
Escave um caminho para fora do esterco e em direcção à verdade.
Boktan çıkıp doğruluğa uzanan yolu bu kürekle açın.
Escave um caminho para fora do esterco... $ 29,99.
Kendinizi boktan çıkarın. 29,99 dolar.
Graças a si, estou mesmo a começar a escavar um caminho para fora do esterco!
Senin sayende kendimi gerçekten de bokun içinden kazıp çıkarmaya başladım!
Parece que foi a primeira ronda, a segunda vem a caminho.
Birinci ve ikinci raund devam ediyor gibi.
E a Diane vem a caminho.
Diane de geliyor.
E ponho o meu dinheiro no balcão e caminho para a porta.
Mangırlarımı tezgâhın üstüne koyup kapıya doğru yürüdüm.
Estes homens tinham adquirido poder através de charme e sedução e cujo único objetivo era meterem-se no caminho da glória dele.
Güçlerini cazibe ve baştan çıkarmayla elde etmiş bu adamlar ona ayak bağı olmaktan başka işe yaramazlardı.
É demasiado perigoso vesti-la enquanto caminho de casa para aqui.
Evden buraya gelirken üniforma giymem tehlikeli olur.
- Precisa de cortar caminho.
- Size bir kestirme lazım.
Deem-me uma forma de cortar caminho.
Bana bir kestirme bul.
A polícia já está a caminho.
Polis yolda.
Sabiam que uma vez apanhei um comboio até meio-caminho de Cleveland?
Cleveland'a tren yolculuğu yaptığımı biliyor muydunuz?
Graças a si, o país está a caminho do inferno.
Bu ülke senin sayende doludizgin bir felakete sürükleniyor.
Ganhei algum pelo caminho. Bem o mereço.
Bunları yaparken cebime biraz para girmesi hakkım.
Entre os dois essa espada que me deu fez-me escolher o caminho da justiça mãe.
Bu ikisinin arasında da bana verdiğin bu kılıç... Bana doğru yolu seçmemi sağladı.
Protetor dos nossos corações o caminho da verdade nunca o abandonará
"... yanar mı? "
O caminho da vida nunca vai destruir o protetor dos pobres
"Lamba hiç fitilsiz..." "... yanar mı? "
Até mesmo da Caçada de algum modo rastejaste teu caminho de volta à memória dele.
Av'dan bile, bir şekilde onun hafızasına geri döndün.
Caminho mais seguro, dando a volta.
En güvenli yol, sağdaki.
Caminho mais curto, por dentro.
En kısa yol, soldaki.
Mas encontrá-la a caminho... não devias obrigá-la a vir ter contigo?
Ama onunla yarı yolda buluşmak... Onu senin ayağına gelmiş gibi yapmaz mı?
Podes usar o que conseguires encontrar e depois podes seguir caminho.
Bulduğunuz şeyleri kullanabilirsiniz. Sonra yolunuza gidin Teşekkür ederim.
Vai arder Oz até eliminar o que caiu do céu e tudo o resto no seu caminho.
Önüne çıkan her şeyi ve gökyüzünden düşen şeyi yok edene kadar Oz'u alevler içinde bırakacak.
Escolhi este caminho.
Bu yolu ben seçtim.
E não posso desviar-me do caminho.
Ve bundan vazgeçemem.
Mostra o caminho.
Yolu göster.
Matar quem quer que seja que se meta no meu caminho?
Yolumdaki herkesi öldüreyim mi?
Eu abro caminho!
Yolu açacağım!
Vai ao teu estúdio, não fales com ninguém no caminho.
Dairene git, yol boyunca kimseyle konuşma.
A Polícia vem a caminho.
Polis buraya geliyor.
Podes deixar-me sair aqui, vou a pé o resto do caminho.
Ama sen beni burada bırakabilirsin ve ben de yolun kalanını yürürüm.
Mesmo que não acredites, não podes percorrer outro caminho senão aquele que os teus sentidos ditam.
İnanmasan bile hislerinin sana gösterdiği yoldan başka hiçbir yoldan gidemezsin.
E deves percorrer esse caminho até ao fim.
Ve o yolda sonuna kadar yürümelisin.
- Fazemos isso no caminho.
- Yolda ara madem.
E como família por vezes ficamos tão absorvidos com o que fazemos individualmente, fazemos o nosso caminho, e esquecemos a importância da família.
Ve bir aile olarak bazen kendi derdimize o kadar düşüyoruz, girdiğimiz yola kendimizi o kadar kaptırıyoruz ki ailenin ne kadar önemli olduğunu unutuyoruz.
Estou claramente no caminho certo para conseguir fazer isso.
Bence bunu başarmak için kesinlikle doğru yoldayım.
Perdeste-te a caminho da biblioteca?
Kütüphaneye giderken yolunu mu şaşırdın?
A nossa equipa de basquetebol inicia hoje a sua pré-temporada, o primeiro passo no caminho de volta às finais estaduais!
Okul basketbol takımımız bugün sezon öncesi döneme başlıyor, yani eyalet finallerine dönme yolunda ilk adımı atıyor!
Distraí-me um pouco a caminho de casa.
Eve dönerken bir yerlerde takıldım.
Mas vinham a caminho.
Ama okula geliyorlarmış.
Havia um caminho?
Buraya çıkan bir yol mu vardı?
Mas, da próxima vez, agradeço uma SMS antes de ires e não a caminho de casa.
Ama bir dahaki sefere eve dönerken değil de bir yere giderken mesaj atarsan çok sevinirim.
Qual é a sua localização? Temos um agente a caminho.
Birini gönderiyorum hemen.
Como posso abandoná-la a meio do caminho?
Ama ana kraliçe seni nasıl yalnız bırakabilirim?