Translate.vc / portugués → turco / Carlos
Carlos traducir turco
4,308 traducción paralela
Estou a levar o saco do Carlos, mas, Ryan, preciso de ser capaz de confiar em ti, a partir deste momento em diante.
Carlos'un çantasını alıyorum ama, Ryan, şu andan itibaren sana güvenebileceğimi bilmeliyim.
Onde é que está o Carlos?
Carlos nerede?
Nós fomos buscar todas as filmagens do bloco de apartamentos do Carlos Perez.
Carlos Perez'in apartmanındaki bütün görüntüleri çıkarttık.
De acordo com o Carlos.
Carlos'a göre.
Apanhei toda a gente, menos a Emma, o Carlos, e os gêmeos.
Emma, Carlos ve ikizler dışında herkesi aldık.
Emma, este é o Luke, a Giselle, e já conheces o Carlos.
Emma, bu Luke, Giselle ve Carlos'u da tanıyorsun.
Ele mal conhecia o Carlos.
Carlos'u neredeyse tanımıyor bile.
O Carlos era só o mensageiro do Joe.
Carlos, Joe'nun ayak işlerini yaptırdığı çocuktu.
O Carlos não significa nada para ele.
Carlos onun için bir hiç.
Não devias ter morto o Carlos.
Carlos'u öldürmemeliydin.
Carlos, não é assim que negociamos.
Carlos, burada işleri bu şekilde halletmeyiz.
Carlos!
Carlos! Ryan!
Carlos, o Ryan tem razão.
Carlos... Ryan haklı.
É o Carlos.
Ben Carlos.
Pessoas estão a morrer, Carlos!
İnsanlar ölüyor Carlos.
Sei onde é que está a minha lealdade, Carlos.
Ben kime sadık olduğumu biliyorum Carlos.
Carlos Acosta.
Carlos Acosta.
O Carlos disse lhes iria espantar os clientes.
Carlos bunun müşterilerini korkutup kaçıracağını söyledi.
Quem é que deu a ordem ao Carlos... o Javier?
Carlos emri kimden aldı?
O que é que se passa com o Carlos Acosta e os teus parceiros, meu?
Carlos Acosta'nın senin ortaklarınla derdi ne dostum?
A Divisão de North Hollywood foi ao laboratório do Benito e recolheu aquilo que sobrou da "manteiga" adulterada do Acosta.
Kuzey Hollywood birimi Benito'nun laboratuarını basmış. - Carlos Acosta'nın bozuk tereyağından geriye kalanları almışlar. - Harika.
O Carlos tinha que fazer isto sem o consentimento do pai.
Carlos bu hamleyi babasının rızası olmadan yapmak zorunda kalmış.
Sugiro que mantenhamos o Carlos no jogo, por agora.
Bence şimdilik Carlos'u oyunda tutalım.
Foi o Carlos.
Carlos yapmış.
O Chapel sabe que foi o Carlos.
Chapel, Carlos'un yaptığını biliyor.
Mas, convenci-o a ele e ao GTF a esperar, até o Carlos fazer algo que nos ajude a derrubar-te.
Ama onu ve Çete suçları birimini Carlos sana ulaşmalarını sağlayacak bir şey yapana kadar durdurdum.
É a segunda vez que eu tenho que limpar as porcarias do Carlos.
Carlos'un pisliğini ikinci kez temizlemek zorunda kalıyorum.
Não quero o Carlos nas reuniões de família.
Carlos'un aile toplantılarına katılmamasını istiyorum.
Então, começa por mudar o Carlos.
O zaman işe Carlos'u değiştirmekle başla.
Sabes, aquele sacana do Carlos Acosta é o responsável por adulterar aquela "manteiga".
Tereyağının içine o zehri koyan Carlos Acosta şerefsiziydi.
Carlos, eu sei aquilo que fizeste com o carregamento de "manteiga" dos coreanos.
Korelilerin tereyağı imalatçısıyla ne yaptığını biliyorum Carlos.
Agora, o Chapel e a sua força especial... têm-te debaixo d'olho, Carlos.
Şimdi Chapel ve görev ekibinin tüm gözleri senin üzerinde Carlos.
E como líder, Carlos, tens que aprender que se levas um homem pelo caminho errado, há sempre um preço a pagar.
O halde Carlos bir lider olarak şunu öğrenmelisin ki eğer bir adamını yanlış yola sevk ediyorsan bunun bir bedeli olacaktır.
Foi um jovem lutador pela liberdade chamado Carlos. "
"Genç özgür savaşçının adı Carlos'tu."
"Com abdominais duros como pedra debaixo do camuflado, o Carlos era revolucionário de várias maneiras e derrubar os sandinistas não era o seu único objetivo."
"Vahşi hayatın yorgunluğu altındaki kaya gibi karın kaslarıyla... Carlos bir devrimciden fazlasıydı ve Sanditaları devirmek onun tek hedefi değildi."
Nada se faz sem trabalho, Carlos.
Bu şekilde bir yere varamazsın Carlos.
Não é uma simples vingança, Carlos.
Bu iş intikam almakla bitmiyor Carlos.
- Carlos...
- Carlos...
Não te posso prometer que voltarás a andar, Carlos, mas, se me ouvires, se trabalhares muito, ganhares coragem e confiares em mim, talvez o faças.
Sana yeniden yürüyeceğinin sözünü veremem Carlos. Ama eğer beni dinlersen, çaba gösterirsen erkek gibi davranır ve bana güvenirsen bir şansın var.
Sabes quando se diz que temos que gatinhar antes de podermos andar, Carlos?
Emeklemeden yürümeyi öğrenemezsin diye bir söz var biliyor musun Carlos?
De certeza que não há problema, Carlos?
Sorun olmayacağına emin misin Carlos?
Apenas reabilitação e nenhuma diversão tornam o Carlos aborrecido, sabes?
Tedavi olacağım diye eğlenceyi unutmak beni köreltiyor.
Não te preocupes, Carlos.
Üzülme Carlos.
Depois do Carlos, não consigo ver outro dos meus a ser comido vivo.
Carlos'tan sonra ailemden birinin daha canlı canlı yutulmasını izleyemem.
Achas que, pelo facto do teu filho Carlos ter caído e ter arranhado os joelhos, podes, simplesmente, abandonar este negócio?
Sırf oğlun Carlos düşüp dizini acıttı diye bu anlaşmadan çekilebileceğini mi düşünüyorsun?
Testemunhou num caso a favor de Carlos Trena, soldado na família mafiosa D'Angelo acusado de três homicídios.
Cinayet davasından suçlanan, D'angelo suç örgütünde asker asker olan Carlos Trena lehine tanıklık yapmış.
Vamos lб, Carlos. Acorda
Hadi Carlos, ciddi ol.
No ъltimo teste de urina o Carlos falhou.
- Ne? - Carlos'un son idrar testinde uyuşturucu çıktı.
A sério, Carlos? O quê...
Gerçekten mi Carlos?
E, a minha aposta e a deles é em ti, Carlos.
Benim param, onların parası... hepsi senin emrinde Carlos.
Carlos.
- Carlos.