Translate.vc / portugués → turco / Clínica
Clínica traducir turco
4,227 traducción paralela
Acabei de limpar os dentes na clínica gratuita, e o ortodontista magoou-me as gengivas.
Dişlerimi ücretsiz olarak klinikte yeni temizlettim ve stajyer hijyenist diş etlerimi parçaladı resmen.
A clínica ligou.
Onu diyorsun? Klinikten aradılar.
Ouve, a clínica chama-se "Finais Felizes".
Şunu dinle Mutlu Sonlar denilen bir yer var.
Talvez esteja na altura da Abigail sair da clínica de tratamento.
Belki de Abigail'in klinik tedaviden taburcu edilmesinin vakti geldi.
Conhece o termo licantropia clínica?
Klinik likantropi teriminden haberdar mısın?
Levaram-me a uma clínica em Rochester.
Rochester'de bir kliniğe geldim.
Mas diz-me, estavas na clínica e...
Sözün yarım kaldı. Klinikteydin ve...
Ouvi dizer que ia reabrir a clínica e pensei em passar cá a dar-lhe isto.
Tekrardan açılış yapacağınızı duydum, uğrayıp bunu vermek istedim.
Entre 1991 e 1994, doou esperma sob o pseudónimo de "Starbuck" na clínica privada Graboski-Levitt, que eu represento.
1991 ve 1994 yılları arasında temsilcisi olduğum, özel Graboski-Levitt Kliniği'nde Starbuck takma adıyla sperm bağışında bulunmuşsunuz.
Por lei, a clínica Graboski-Levitt é obrigada a proteger a sua identidade.
Yasal olarak, Graboski-Levitt Kliniği kimliğinizi korumakla yükümlüdür.
Também vamos processar a clínica.
Biz de kliniği dava edeceğiz.
É dever da clínica não fazer nada que coloque em risco o teu anonimato.
Adını gizli tutmayı tehlikeye atacak bir şey yapmamak kliniğin görevi.
Para acabar, embora o dador possa ter negociado a confidencialidade com a clínica e os pais possam ter aceitado essa confidencialidade, como condição para receberem o esperma,
Sözlerimi bitirirken donör, klinik ile gizlilik konusunda pazarlıkta bulunmuş olabilir ve aileler sperm bağışını almak için bir şart olarak bu gizliliği kabul etmiş olabilir.
Terá também direito a uma indemnização de $ 200.000 por danos por parte da clínica Graboski-Levitt.
Aynı zamanda kendisi Graboski-Levitt Kliniği'nden 200,000 dolar cezai tazminat almaya hak kazandı.
Pensas que se preocuparam em ligar para a clínica a saber como eu estava?
Halimi hatırımı sormak için hastaneye bile gelmediler?
A clínica sobrevive como pode.
Bakın, bu klinik zor durumda tamam mı?
Se acredita nisso, não deveria trabalhar numa clínica médica.
Eğer buna inanıyorsan, sağlık kliniğinde çalışmamalısın.
O que quer que tenha causado o comportamento alucinatório na clínica é provavelmente a mesma coisa que fez o seu coração parar.
Klinikte Rebecca'nın halüsinasyonel davranmasına sebep olan herneyse muhtemelen kalbinin durmasına sebep olan şeyde o.
Banks morreu na clínica.
Banks klinikte öldü.
Tirei-a de casa em segredo, levei-a à clínica e deixei-a lá.
Onu evden gizlice çıkarıp, kliniğe götürdüm ve onu orada bıraktım.
Sim, ela apareceu na clínica há umas semanas atrás com uma infecção na bexiga.
Evet, birkaç hafta önce idrar yolu enfeksiyonu sebebiyle kliniğe geldi.
Ela namoriscou um pouco comigo, nada de mais, mas depois quando fechei a clínica ela estava na rua à minha espera.
Biraz flört etti ciddi bir şey değildi. Ama sonra kliniği kapadığımda dışarıda bekliyordu.
O doutor e a Hannah fizeram sexo na clínica? Sim.
- Sen ve Hannah klinikte seks mi yaptınız?
O médico do Sutton mandou-nos a ficha clínica.
Sutton'un doktoru bize onun tıbbi kayıtlarını gönderdi.
Chegaram mais cinco vítimas à clínica médica.
Bir sağlık kliniğinde 5 kurban daha var.
Um grupo de indivíduos andava a perseguir outro grupo, mais pequeno num BMW preto, que está avariado junto à clínica médica de onde viemos agora.
Bir grup adam Siyah BMW'deki bir grubu takip ediyor Onlar da klinik dışında
Você não estava na clínica ontem?
Sen dün doktorun ofisinde değil miydin?
Só podes ir à clínica em caso de emergência.
- Acil bir durum olmadığı sürece kliniğe gidemezsin.
A Serena foi à clínica...
Serena kliniğe geldi.
Eu trabalho numa clínica pública.
Ben kamuya ait bir klinikte çalışıyorum.
Não aguentou... então saiu da clínica
Peki öldüğü gece merkezden ayrıldığını bildirmiş mi?
- Não tinha telefone, pois a clínica guardou-o, então não sabemos se ela telefonou antes de fugir.
Rehabilitasyon merkezi el koyduğu için telefonu yokmuş o yüzden merkezden kaçmadan önce kimseyi aradı mı bilmiyoruz.
Ainda na clínica, ela mandou várias SMS para um número.
Ama rehabilitasyona gitmeden önce bir numaraya öfkeli mesajlar atmış.
Queres fechar a clínica gratuita da mãe?
Annemin ücretsiz kliniğini kapatmak mı istiyorsun?
Essa clínica era tudo para a mãe.
O klinik annem için çok şey ifade ediyordu.
- A clínica era da mãe dele.
- Bu klinik annesine aitti. - Evet.
A clínica de fertilidade está a pagar 50 dólares por cada doação.
Sperm bankası her bağış için 50 dolar veriyor.
Sabe, normalmente a esta hora na clínica já tinha acabado de comer.
Bu saatte klinikte yemek bitmiştir.
Tenho uma clínica.
Bir klinik işletiyorum.
A Kiera pediu-me uma lista de funcionários e pacientes, da clínica Eldrigde.
Kiera benden Eldridge'in kliniğindeki çalışan ve hastaların bir listesini istemişti.
A clínica do Eldrigde está no mesmo itinerário.
Eldridge'in kliniğinin de aynı rota üzerinde olduğu ortaya çıktı
Gostava de lhe fazer algumas perguntas sobre a clínica em que trabalha.
Size çalıştığınız klinik ile ilgili bir kaç soru sormak istiyorum.
- Disseste que a Kiera pediu uma lista de nomes e pacientes da Clínica Eldridge?
Kiera senden çalışanların ve hastaların isim listesini bulmanı istediğini söylemiştin.
O Mike Venables trabalha na clínica e também era um paciente do Eldridge.
Mike Venables klinikte çalışıyor ve aynı zamanda Eldridge'in bir hastası.
- Irei levá-la à clínica.
Seni kliniğe götüreceğim.
O trabalho que estamos a desenvolver na clínica é extraordinário.
Uyku kliniğinde yaptığımız çalışmalar sıra dışı.
Vai juntar as tuas coisas, vais para a reabilitação, numa clínica.
Kendini toplayacaksın. Rehabilitasyona ya da kliniğe falan gideceksin.
De quem é essa ficha clínica? Da Patricia Barnes.
Bunlar kimin kayıtları?
Se verificarmos mais uma vez e depois outra todos os bandidos que chegam aqui com um tiro na cabeça e prova clínica de morte cerebral...
Tanrım, kafasında bir delikle gelen her serseriyi iki, üç, dört kez kontrol edersek hem deelimizde beyin ölümü olduğuna dair klinik ispatı varken.
Passei a tarde numa clínica infantil
Öğleden sonrasını bir çocuk tedavi kliniğinde geçirirken...
Ir para África, trabalhar naquela clínica... Foi uma oportunidade que nunca pensei ter.
Afrika'ya gidip orada bir klinikte çalışmak karşıma çıkacağını bile düşünmediğim bir fırsattı.