Translate.vc / portugués → turco / Coco
Coco traducir turco
1,551 traducción paralela
Entalei-me com um pedaço de coco.
Bir Hindistan cevizi parçası yanlış yola girdi.
Estão prontas para chapar o coco hoje a noite?
Pekala bu akşam biraz kendinizi paralamaya ne dersiniz millet?
Quer dizer, a minha ideia de joalharia é a oeuvre bizantina de Coco Chanel dos anos 1920.
Yani, benim takılar hakkındaki fikrim 1920'lerin Bizans usulü Coco Chanel koleksiyonundan ibarettir.
"e um chapéu de coco castanho, por cima das orelhas."
" " kulağının üzerine tütün sigarasını koyardı.
De repente tens Alzheimer e nos próximos 20 anos pensas ser Coco Chanel ou uma tartaruga.
Aniden alzaymer oluyorsun ve önümüzdeki 20 seneCoco Chanel ve kaplumbağaları düşüneceksin.
A Jenny, a Coco, a Lani, a April, a May e também a June.
Jenny, Coco, Lani... April, May ve June da var.
Coco de camarão.
Hindistan cevizli karides.
É papel de forrar caixa de coco de gato.
O... Kedi kafesine altlık olur anca.
Cheira a citrino, com um toque leve de coco.
Burnunda limon kokusu kızarmış Hindistan cevizi gibi utangaçlık.
- Butch, Coco, ninguém vos avisou?
- Butch, Coco, kimse aramadı mı?
Coco, vamos embora.
Coco, yürü hadi.
Conheces um tipo chamado Coco?
Coco diye birini tanıyor musun?
O que aconteceu no restaurante do Coco...
Coco'nun restaurantında olanlar mı?
esquece o Coco, esquece o Fat Dom que vai a Jersey e nunca mais volta e esquece o meu irmão Billy.
Coco'yu unutun Jersey'e gidip hiç dönemeyen Şişko Don'u unutun. Kardeşim Billy'i unutun.
O coco vai quebrar. E a verdade será revelada.
Hindistan cevizini kıracağız ve gerçeği bulacağız.
O rapaz não deve puder dizer eu gosto de ti desde a primeira vez que te vi, a trabalhar no negociação com a Lenders, a comer Coco-Puffs enquanto um idiota qualquer se babava para cima de ti.
Bir erkekten şu sözler çıkmamalı : "Sana ilk gördüğüm anda aşık oldum, daktiloda borç sözleşmesi yazıyor, çikolatalı draje yiyordun, o esnada yakışıklı bir çocuk sana içten içe gıpta ediyordu."
- Nem serviria para abrir um coco.
Bir hindistan cevizini açmak için bile kullanamazsın.
É como os americanos com o "coco"
Amerikalıların Koko su gibi.
Com o "coco-colo"
Koko kolo su gibi "
O "coco-colo"!
Koko kolo "!
Como é que Coco Chanel responderá ao mercado actual, hoje dominado por estilistas como Dior?
Moda dünyası nefesini tuttu. Bugün, efsanevi modacı, 10 yıldan sonra yeni koleksiyonunu görücüye çıkarıyor.
Estou certo que a sua colecção refletirá isso. - E sobre a sua relação com Coco Chanel? - Obrigado.
Coco Chanel, bugünün Dior gibilerce şekillendirilmiş piyasasına nasıl cevap verecek?
Espero que gostem do espectáculo.
Peki, Coco Chanel'le olan ilişkiniz?
Somente o Parlamento me impede de ir até aí e saudá-la.
Bazıları da eski düşmanım. Coco teyze, birkaç telgraf daha geldi.
Isso não está a resultar. Coco, por favor!
"Gelip seni selamlamamı sadece Parlemento engelliyor"
- Coco, por favor tente não se...
Üzgünüm Coco. Marc lütfen, senin üzüntülerini bildirmene ihtiyacım yok.
Mesmo quando ainda me chamavam Gabrielle.
Coco. Lütfen moralini bozmamaya...
Le Combat diz : "Coco Chanel está presa no passado."
Arkana bak. Lütfen, arkana bak.
Bem, elas não aparecerão de repente para calçar luvas de criança.
Le Combat diyor ki : "Coco Chanel geçmişe saplanıp kalmış."
Claro, quem não conhece Coco?
İşte oldu. - Bana bir içki verin.
Coco, sinto que está um pouco nervoso.
Aman ne güzel!
Coco, venha para cá.
Baksana şekerim!
Na praia só tem cocô de cachorro e medusas.
Deniz kenarında köpek pisliği ve deniz anasından başka ne var?
Pensei que era só dar injecções e limpar cocô de cão.
Birkaç iğne yapıp kaka temizlemek olduğunu sanıyordum.
Ela provavelmente guarda côco na mala.
Cidden.
Genuíno e falso côco baseado no desenho original de Ted Krueger de 1947.
Gerçeğe uygun taklit dışkı 1947 Ted Krueger orjinal tasarımını temel alıyor.
Muito bem, resiste a cheirar Essa maravilha de cocô que aconchega o teu cabelo!
Buklelerini okşayan Hindistan cevizi güzelliğini koklamaya karşı koy.
Tem uma política na escola de não discriminar uma criança com piolho, por causa do embaraço que isso pode causar. Certo? Isso é puro cocô!
Okullarda, yaratacağı utançtan dolayı bitli çocukların açıklanması yasaktır, tamam mı?
Vocês que pediram por esses aventais cor de cocô, gente.
Bu kakao rengi önlükleri siz istediniz.
Tem cocô.
İçinde kaka var.
- Mas eu fiz cocô lá.
- Ama burayı koklamıştım daha önce. - Sen ne?
Sou o gajo que garante que não haja cocô de rato na tua salada... quando vais a um restaurante.
Restorana gittiğinde salatandan fare boku çıkmamasını sağlayan kişi benim.
É cocô.
- Bunun ne olduğunu biliyor musunuz? - Kaka mı?
Come cocô, traidor.
Bok ye, kalleş herif.
E antes que decidas qual de nós beijar, deverias saber que à 5 minutos atrás, o Earl comeu cocô lá fora.
Hangimizi öpeceğine karar vermeden önce, Earl'ün beş dakika önce dışarıda bok yediğini bilmelisin.
Nada como fazer cocô no chuveiro para me fazer sentir melhor.
Bir sıçış, üstüne de duştan daha güzel bir şey var mı?
Esse bebé fez um belo cocó, e esse cocô ficou ferido numa luta de espadas momentos antes de ser colocado na tua cabeça.
Hani Yeti'nin bebeği olmuşda bebek altına sıçmış ve o sıçtığı bok senin saçını kesmeden 5 dakika önce kör olmuş.
Agora, aos 70 anos, ela volta após um exílio auto-imposto, para um surpreendente retorno antecipado.
Coco Chanel geri döndü.
Coco Chanel é uma mulher que veste mulheres.
Bay Bouchier?
Ela refere-se ao senhor como um velho bandido! Velho bandido?
Coco Chanel kadınları giydiren bir kadın.
Conheces uma canção chamada "Coco"?
Lütfen!