Translate.vc / portugués → turco / Cojones
Cojones traducir turco
70 traducción paralela
Señor Bond, o senhor tem uns grandes cojones.
Senyor Bond, çok cesursunuz.
Este caso é sujo, meu. Sinto isso nos cojones, entendes?
Bu davada büyük bir pislik dönüyor.
Parece que ela é que tem os cojones da família.
Görünüşe göre ailede cojones'a sahip olan tek kişi o.
Paulie, o que são cojones?
Hey, Paulie, cojones ne demek?
Cojones é tomates espanhóis em Latim.
Cojones Latince İspanyol fıstığı demek.
Vai-lhe dar cabo dos cojones.
Cojonesleri fırlayacak.
Atiras-me mais uma bomba, miúdo, e dou-te cabo dos cojones e cozinho-os em óleo do motor!
Bir kutu daha atarsan çocuk, senin o testislerini koparıp motor yağında kızartacağım.
Mostramos que temos cojones!
Cidden. Çok cesurduk!
Acreditas nos cojones deste tipo?
Bu adamın çok zeki olduğunu mu sanıyorsun?
E'cojones'também.
Tabii cesaret de lazım.
O que queres dizer com "cojones"?
Ne demek bu?
- Tomates.
- Cojones
Mas a verdadeira pergunta é, vamos cortar-te os cojones?
Fakat asıl soru, taşaklarını kesecek miyiz?
Qual cojones é seu problema, ah?
Senin derdin ne, ha?
Apanhámo-los pelos "cajolles"... "Cojones"... pelos "cojones".
Onları "toylarından" yakaladık.
Demonstrou que tinha cojones me deixando cego?
Beni kör ederek taşaklı birisi mi oldun?
Grandes cojones, huh?
Güçlüsün, ha?
Duma mulher com cojones.
Cojonesli bir kız.
- Diz-lhe que se pia lhe corto os cojones. Ou também já não os tem?
Ona hakkında böyle dediğini söylersem senin ta.aklarını kesiverir, böylece eşit olursunuz...
Este rapaz não só tem tomates, como tem burritos e ovos à rancheiro também.
Bu çocuk sadece cojones değil, hem burritos, hem de huevos rancheros.
Ele tem cojones, tenho que admiti-lo.
Ona bir cesaret testi uygulayacağım.
É preciso ter cojones.
Tüm cesaretiyle buraya gelmiş.
Não me toques, cojones!
Bak, bana dokunma tamam mı?
Se achasse que tens os cojones para o fazer, dizia-te. Mas...
Onu çektirecek kadar ta.aklı olsaydın sana söylerdim, ama
Nunca subestimes o tamanho dos meus cojones.
Ta.aklarımı asla hafife alma
Fazer que o outro te olhe a piça e os cojones sem esperar-Lhe
Hatırlaman gereken temel nokta adamların senin testis ve aletine farkında olmadan bakmasını sağlamak.
Tomadas o excesso de pele de seus cojones
Tamam. Bunu yapmak için testislerinden biraz deri alırsın.
Porque acho que é preciso ter colhões para fazer o que vocês fizeram aqui hoje. E eu admiro isso.
Çünkü bugün senin yaptığını yapması için insanda cojones olması lazım.
Tens "cojones".
Sağlam adamsın.
Grandes "cojones" ( tomates ).
Testisleri iri bir şeydi.
Chamo-me Juan Castaneda de los Cojones del Mono.
Adım Juan Castaneda de los Cojones del Mono.
É preciso ter tomates.
Cojones lazım.
Acabei de ouvir a mensagem, levou o Book para casa?
Cojones olduğumu düşünmüş. Sonra açıklarım, gidip telefonu aç.
Numa surpreendente reviravolta no mundo da moda,
Takma tırnakların olsa da olmasa da, bize ulaşabildin Betty. Bianchi sadece senin için gelmişti. Cojones'ini seviyorsun, değil mi?
Tens muitos "cojones" para vir aqui e dizer essas merdas sobre mim.
Kendine çok güveniyor olmalısın ki buraya gelip hakkımda böyle saçmalıklar anlatıyorsun.
Cojones.
Taşakların.
Ela tem "cojones".
Onun şeyleri vardı.
- Chefe, o que são "cojones"?
Patron şeyde ne demek? Evet.
O chefe com grandes cojones fica no canto.
Taşaklı patron köşeyi kapar.
Neurónios ou cojones? Porque os únicos que parecem tê-los somos eu e o Gordy.
Beyin hücrelerin mi, taşakların mı zira yalnızca böyle insanlar ben ve Gordy'ye benzer.
Esperava até ele estar tão deslumbrado com ondas de adoração, que não conseguisse ouvir o som dos seus próprios cojones quando batessem na merda do soalho!
Kendisine gösterilen şükrandan bıkana kadar beklerdim. Milletin alkış sesinden kendi sesini duyamayacak hale gelmesini.
Sim, apenas uma cena, mas, infelizmente, Jimmy era como Jimmy "Bolas".
Evet, sadece bir sahne ama hala, Jimmy Cojones.
Admiro os cojones...
Gözünü budaktan sakınmıyorsun.
É preciso ter cojones para entrar pela porta da frente, em território hostil, e alvejar um miúdo.
Düşman bölgesinde ön kapıdan girip Bir çocuğu öldürmek için mangal gibi yürek gerek..
Não tens cojones...
- O biraz makat ister.
Aplaudo os vossos cojones.
Denemeniz güzel tabii.
Esta "puta" tem uma bomba nos "cojones" do teu irmão.
Bu sürtük abinin kıçının altına bir bomba yerleştirdi.
Pinça. Tu tens tomates. Eu tenho cojones.
Sen taşaklısın, ben sadece hayalıyım.
Mostraste-me que tens cojones.
Bana "cojones" li olduğunu gösterdin.
Tem cojones.
Taşaklısın.
Onde estão os teus cojones?
Taşaklı değil misin yoksa?