English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / portugués → turco / Cézanne

Cézanne traducir turco

79 traducción paralela
Cézanne, Signac, Pissarro, Gauguin, Renoir, Monet.
Çézanne, Signac, Pissarro, Gauguin, Renoir, Monet.
- Cézanne?
- Çézanne mı?
- Sim, Cézanne.
- Evet, Çézanne.
Este é de Cézanne, reconhece?
Çézanne'ınki, hatırladın mı?
- É um Cézanne.
- Bu bir Cézanne. - Biliyorum.
Paul Cézanne. Cortou-o para o meter na moldura?
Çerçeveye sığsın diye küçültmüşsün, öyle mi?
Ou vender algum velho Cézanne que tenha pendurado.
Ya da belki bir yerlerde asılı eski bir Cézanne satarsın.
Eu próprio tenho algumas telas engraçadas :
Bende de birkaç parça var. Cézanne, Degas...
Cézanne, Degas... Deixei passar um Renoir estupidamente a semana passada!
Geçen sene, bir Renoir'ı elimden kaçırdım.
Este é um quadro de Cézanne.
Bu bir Cézanne resmi.
Você viu meu grande Cézanne no Metropolitan?
" Metropolitan'daki büyük Cézanne tablomu gördün mü?
A "Educação Sentimental", de Flaubert. Marlon Brando, Frank Sinatra. Aquelas maçãs e peras incríveis de Cézanne.
Flaubert'in "Duygusal Eğitim" eseri Marlon Brando, Frank Sinatra inanılmaz adamlar...
Cézanne nunca pode comigo.
... Cezanne bana dayanamıyor.
Cézanne dita muitos fora, como todos os grandes pintores. Você deita também?
Cezanne tüm büyük ressamlar gibi bir çok şeyi fırlatıp attı.
Pois calcule que o arranquei ao Cézanne no momento em que o ia apagar.
Ve nasıl! Cezanne kazımak üzereydi. Onu engelledim.
Sobretudo de Cézanne, que adorava.
Cezanne'a tapardı.
Vi o "Estaque", do Cézanne. Como ele pinta mal o mar...
Cezanne deniz resmi yapamazdı.
Pizarro, Cézanne, Daumier, Millet...
Pisarro, Cezanne Daumier, Millet...
Passe para cá esse Cézanne! "
Ver o Cézanne'ı bana "
Acerca do Cêzanne.
Cézanne'la ilgili.
A única coisa que os japoneses gostam nele ê que ê um Cêzanne.
Japonlar, Cézanne olması dışında bir şeyini sevmiyorlar.
- Viste o novo livro sobre o Cêzanne?
- Cézanne'le ilgili yeni kitabı gördün mü? - Hayır.
Fui buscar a gaze. Dei o livro do Cêzanne ao Flan e a gaze ao Geoffrey.
Cézanne'le ilgili kitabı aldım, mutfaktan bez aldım,... Cézanne'i Flan'a verdim, bezi de Geoffrey'ye verdim.
Diz que ê um grande investimento.
Cézanne müthiş bir yatırım dedi.
Uns japoneses procuram um Cêzanne.
Cézanne arayan Japonlar tanıyorum.
Um Cêzanne espectacular vai ser vendido na sequência de um divórcio complicado.
Ve bir boşanma yüzünden satışa çıkacak harika bir Cézanne var.
Se eu não conseguisse este dinheiro, perdia o Cêzanne.
Bu parayı bulamasaydım, Cézanne'i kaybederdim. Başka bir yerde de bulamazdım.
Aqueles japoneses querem mesmo o Cêzanne.
Geoffrey! Japonlar, Cézanne'i cidden istiyorlar.
Cêzanne procurou as regras por detrás da espontaneidade do impressionismo.
Cézanne, izlenimciliğin doğallığının ardındaki kuralları aramıştı.
Ele tem um Kandinsky, mas gosta mais de Cêzanne.
Bir Kandinsky'si var, ama en çok Cézanne'i sever.
Vendeu um Cêzanne e ganhou milhões.
Japonlara bir Cézanne satmış ve milyonlar kazanmış.
- Foste útil com o Cêzanne.
- Cézanne konusunda yardımcı olmuştun.
Cêzanne, as questões que ele levantou na altura são as mesmas de hoje. Cor.
Cézanne mesela, yansıttığı sorunlar, hala uğraştığımız sorunlar.
Cêzanne deixaria espaços em branco nas suas telas se não conseguisse explicar a pincelada, se não encontrasse uma razão para a cor.
Cézanne tuvalinde hep boş yerler bırakır fırça darbelerine önlem olsun diyeymiş. Ama renk sorununu bilemem.
Vendemos o Cêzanne, o Matisse.
Cézanne, harika paraya gitti, Matisse de.
Cézanne. Van Gogh.
Monet, Cezanne,
Cézanne daria voltas no caixão por ver alguém trocar assim da sua obra.
Cezanne görse mezarında ters dönerdi.
Rubens, Delacroix, Cézanne, Van Gogh, Matisse.
Herkesten sanatsal araklamalar yaptı. Rubens, Oezanne, Matisse Ama hiç kimse bunu çakmadı.
- Sim, Picasso... Modigliani, Cézanne... a preços hoje inigualáveis.
Picasso, Modigliani, Oezanne.
Cézanne.
Oezanne...
A minha computação gráfica é boa, mas não sou um Cézanne.
O kadar kaçık değilim. Zaten bu büyük bir yanlış olurdu. Oezanne olmasam da iyi bilgisayar grafiklerim var.
Quando viu que nunca seria um Cézanne perdeu o interesse... e comprou o carro.
Cezanne'a rakip olamayacağını anlayınca hevesi kaçtı. Sonra arabayı aldı.
Talvez ele tenha pensado que era Cézanne ou talvez Renoir.
Belki de Cézanne ya da Renoir'ı kastetmiştir.
Parece um Cézanne.
Cenaze gibi.
- Cézanne.
Cézanne.
Então compraste-lhe um Cézanne para que ele jogasse?
Onun oynaması için ona bir Cézanne mı aldın.
- Eu sei.
Paul Cézanne.
Os caranguejos do Sam Wo.
Cezanne'nin "Elmalar ve Armutlar" tablosu Sam Wo'da yediğim yengeçler...
Mas em seu caso, uma reprodução do Cezanne... ou uma foto da paisagem bastaria.
Fakat senin durumunda birinin, bir Cezanne taklidi,.. ... ya da bir kır manzarası yapması mümkün.
A maneira como eu olho para isto, Cezanne foi inspirado pelas montanhas que via pela sua janela e quando eu olho pela minha janlea, não vejo nenhuma montanha.
- Bence... pencereden bakınca...
Turner, Cezanne, Pissarro.
Turner, Cezanne, Pissaro.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]