English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / portugués → turco / Debate

Debate traducir turco

1,531 traducción paralela
Podes levar o Shane para o debate?
Shane'i sen götürür müsün?
A minha carta de renúncia do clube de debate.
Münazara kolundan ayrılma belgem.
Por que queres sair do clube de debate?
Niye ayrılıyorsun bakayım?
E Gretchen está no clube de debate.
Şu Gretchen münazara kolunda mı?
Estamos só a informar as pessoas sobre o debate.
İnsanlara tartışmayı bildiriyoruz.
Não tens um debate amanhã com a minha mulher?
Yarın karımla tartışman yok mu?
Oh, sim, o debate não sei do quê.
Ya, evet, tartışma.
CONSELHO MUNICIPAL DEBATE HOJE PATROCÍNIO DA APP
TARTlŞMA SPONSÖR OAB
Receio que este debate tenha que terminar aqui.
Korkarım tartışmayı bu noktada bitirmeliyim.
O livro teria dividido opiniões e despoletou um debate literário. Um professor da Dinamarca teria dito num artigo :
Kitap karışık tepkiler alacak, bir edebiyat tartışmasını ateşleyecekti diyecekti Danimarkalı bir profesör makalesinde.
Ziva, isto não é um debate.
- Tartışmıyoruz Ziva.
Este é o Minuto Manhã de Segunda. Depois de muito debate, estamos a instalar o nosso primeiro semáforo na esquina da Main com a Arquimedes.
Şimdi Pazartesi Sabahı Toplantısı ve birçok müzakereden sonra Main ve Archimedes'in köşesinde ilk trafik lambamızı yerleştireceğiz.
Ouve, isso não é um maldito debate, Tommy. Apenas faz o que eu estou a dizer.
Sana ne diyorsam sadece onu yap, tamam mı?
Então estamos a ter o debate errado.
Çünkü hatalı bir tartışma içindeyiz.
Estou certa que ganhaste o debate.
Olayla ilgili tartışmayı sen kazandın.
Ganhei? Tenho a dizer, que para qualquer padrão de objectividade, ganhou o debate.
- Herhangi bir objektif standarda göre tartışmayı kazandığını söylüyorum.
Eu também. Talvez possamos continuar o nosso debate.
Belki tartışmaya devam edebiliriz.
Se ao menos nós tivéssemos um Stephen Douglas de queijo grelhado, nós podíamos fazer um debate.
Eğer Stephen Douglas kızarmış peynirleri yapsaydık, onlarla tartışabilirdik.
Não, não posso. Vamos nos preparar para o debate de amanhã à noite.
Yarın geceki tartışma için hazırlanıyoruz.
Nós acreditamos em um entendimento sistemático do mundo físico, através da observação e da experimentação, através de argumentos e debate, mas acima de tudo, livre arbítrio.
Bizler fiziksel dünyanın sistemli bir şekilde tartışma, gözlem, deney ve en önemlisi de irade özgürlüğü yoluyla anlaşılmasına inanıyoruz.
O debate sobre esse problema... Está encerrado.
Bu konudaki tartışma bitmiştir.
Muito bem, o debate acabou.
Pekala, tartışma bitmiştir.
Isto não é um debate, Tommy.
Dinle, bu tartışmaya açık lanet bir konu değil, Tommy.
Algumas vezes o debate aquece, mas é sempre respeitoso.
Bazen ayrı düştüğümüz oluyor tabii ama her zaman saygı çerçevesinde münakaşa ediyoruz.
Deve haver um debate com políticas racionais que trate das consequências.
Sonuçlarına bakarak rasyonel bir politika tartışması yapmalısınız.
Pelo menos, por que não se propõe um debate sobre isso?
En azından, neden bu mesele bir tartışma konusu bile değil?
Ela chegou-se ao pé de mim, depois da aula de debate...
Kullanılan biri varsa, o benim. Dersten sonra geldi kendisi konuştu!
Embora a conferência de paz... tenha sido temporariamente interrompida, por um ataque organizado... as discussões terminaram em sucesso, em relação ao tópico em debate, permitindo aos líderes mundiais aceitassem, a unificação dos sistemas de satélites...
"Barış konferansı geçici olarak organize bir saldırı..." "... tarafından yarıda kesilmiş olmasına rağmen... " "... dünya liderlerinin uydu sistemlerinin birleştirilmesi konusunda bir adım... "
Como consequência do nosso debate na assembleia do Olympus... nós vamos voltar a fazer negócios com a Poseidon, com uma importante excepção.
Olympus toplantısındaki müzakeremizin sonucu olarak Poseidon ile normal ticaretimizi dikkate değer bir istisna haricinde sürdüreceğiz.
Se calhar, não devia dizer-te isto, mas és tema de acesso debate.
Belki bunu söylememem lazımdı, ama senin hakkında çok konuşuluyor.
Esta é a equipa de debate.
Bu da münazara ekibimiz.
Só para esclarecer, Porque vai haver um debate quando saires,
Yalnızca durumu aydınlatmak için çünkü sen gittiğinde bir tartışma olabilir.
A verdade, é que só estamos a ter este debate, porque você quer descobrir algo sobre mim.
- Gerçek şu ki, bu tartışmayı yapmamızın tek nedeni... benim hakkımda bir şey öğrenmeye çalışman.
Depois, modera-se um debate.
Daha derinlemesine bir tartışma.
Os meus actos servem para debate, agora?
Bugünkü toplantının ana konusu ben miyim?
Se agrada e é brilhante, eu gostaria de sugerir que... Reabramos a lista da última semana para debate
Size uyar ve parlarsa, önerim... geçen haftaki listeyi tekrar oylamaya sunmak.
Não è uma questão de debate se algumas pessoas têm o mau gosto de levantar questões sobre a verdade da história sagrada.
Kutsal hikayelerdeki kötü kokuyu alan ve gerçeğin ne olduğunu soran insanları önemsemezler.
Muito debate e discussão sobre o que poderia ser, mas não é uma pessoa.
Bunun ne olduğu üzerine bir çok tartışma ve münazara yapılabilir ama insan değiller.
De facto, ele percebeu que a agitação dos grãos de pólen na água podia terminar para sempre o debate sobre a existência dos átomos.
Aslında, polen zerrelerinin suda salınmasının atomun gerçekliği hakkındaki öfkeli tartışmaları sonsuza kadar sonuçlandırabileceğini farketti.
O artigo de Einstein acabou com o debate sobre se o átomo era ou não verdadeiro.
Einstein'ın makalesi, atomun gerçek olup olmaması hakkındaki tartışmayı sona erdirdi.
E embora não partilhe do contentamento do presidente por manter audições sobre o sistema de plano de saúde do governador, partilho da sua intenção em tornar o debate sobre os processos legislativos o mais emocionante possível.
Başkanın hükümet idaresindeki bir sağlık sistemi konusunda oturumlar düzenlememiz konusundaki neşesine katılmasam da yasama süreci tartışmalarını olabildiğince heyecan verici yapma niyetine ben de destek veriyorum.
Provas para a equipa de debate.
Münazara ekibi için seçmeler yapıyoruz.
Dos 360 estudantes aqui na Universidade Wiley, só 45 de vocês foram suficientemente corajosos para se apresentarem a uma prova para a equipa de debate.
Wiley Kolejindeki 360 öğrenciden sadece siz 45'iniz münazara ekibi seçmelerine katılma cesareti gösterdiniz.
Porque o debate é um desporto sangrento.
Neden mi? Çünkü münazara, bir kan sporudur, savaştır.
O debate começa com uma proposta. Com uma ideia... " A resolver :
Münazara, bir öneriyle, bir fikirle başlar.
Sabe, nunca houve uma mulher na equipa de debate, jamais. Sim, senhor.
Bilirsiniz, bir bayanın münazara ekibine girdiği, şimdiye kadar görülmemiştir.
Entrei na equipa de debate.
Ne var evlât? Münazara ekibine girmeyi başardım.
As actividades extracurriculares como a equipa de debate são boas, mas não deves descuidar as tuas coisas, filho.
Münazara gibi ders programının dışında kalan aktiviteler güzeldir ama kafanı bunların haricindeki işlerle yormamalısın, oğlum.
Debate?
Hangi tartışma?
Não há qualquer debate, tens de ser tu.
Sen içeçeksin.
Os guardiões da fè não se aventuram a entrar no debate com eles.
İnancın savunucuları, bu insanlarla tartışmaya girmez.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]