Translate.vc / portugués → turco / Deedee
Deedee traducir turco
104 traducción paralela
Deedee?
Deedee?
Poderia perder uns quilinhos, Deedee.
Birkaç kilo vermen gerek, Deedee.
Ela é adorável, Deedee.
Çok güzelleşmiş, Deedee.
Ah, Deedee.
Deedee.
Como consegue alguma coisa dela?
Deedee! Onunla nasıl anlaşabildiğini söyler misin?
- Ficou satisfeita com Emma esta noite?
Teşekkürler. Bu gece Emma'dan memnun kaldın mı, Deedee?
Deedee.
- Deedee. - Deedee.
Sempre que estou fora do palco, fico à espera para entrar nele.
Deedee, sahneden uzak kaldığımda tek yaptığım sadece dönmeyi beklemek.
Acho que ela o fará por si, Deedee.
- Bence bunu başarabilir, Deedee. - İşte oldu.
- Bolinhos, Deedee? - Bolo?
Küçük keklerden kaldı mı, Deedee?
- Deedee, é uma honra para Emilia.
- Deedee, Emilia için bir onur.
Não me lembro, Deedee.
Hatırlamıyorum, Deedee.
Acho que ela o fará por si, Deedee.
Bunu senin için yapacak, Deedee.
Olá, Deedee.
Merhaba Deedee.
Nunca tive de mentir para isso. Sou muito boa.
Deedee, istediğimi almak için yalan söylememe gerek yok.
Deedee, a escolha foi sua.
Deedee, o seçim senindi.
Deedee.
Deedee.
- Estou farta do seu ciúme. - Eu também.
Deedee, senin bu kıskançlık ve kırgınlıklarından bıktım!
Não me lembro mesmo do que eu disse sobre ter o bebé.
Deedee, bebek konusunda ne dediğimi gerçekten hatırlamıyorum.
Não é muito longa, Deedee.
Ama uzun sürmüyor, Deedee.
Posso fazer com 3 entradas grátis para o Iggy Pop com o Dee Dee Ramone.
Size iyi haberlerim var. 3 bedava bilet alabilirim. Palladium Iggy Pop, Deedee ile...
Para não falar da Deedee, o rato da família. - Que dose vai dar ao menino?
- Aile faresi Deedee'ye borçluyuz.
Podem demorar semanas até te encontrarem, como ao DeeDee.
Belki de biri seni bulana kadar haftalar geçer. DeeDee gibi.
Deedee, venha aqui!
Deedee, buraya gel. İçeriye...
Deedee vivia com o pai, a mãe e os irmãos numa fazenda.
Geri zekâlı Deedee bir çiftlikte, annesi, babası ve iki erkek kardeşiyle yaşıyordu.
Deedee e Boca Mole se apaixonaram.
Ve Deedee'yle Loony Lips birbirlerini buldular.
Mas Deedee não morreu ainda.
Ama Deedee henüz ölmedi.
Deedee, quer ler isso?
Deedee! ... Bunu okumak ister misin?
" Poema para Deedee que morreu,
Deedee'ye şiir : Öldü ve gitti.
Deedee é um pombo cinza querido.
Deedee gri bir güvercin, yaşlı ve sevgi dolu.
Pois depois da bisavó, mamãe, Lara e minha avó, Deedee é a pessoa mais querida do vilarejo, da província, de todo país, e de todo o universo.
Çünkü o büyük-büyük annemden, annemden, Lara'dan, ve büyük annemden sonra, bütün kasabadaki, bütün eyaletteki, bütün dünyadaki en iyi insan.
É isto que ela é agora que está viva ".
Deedee böyle biri ve o henüz ölmedi.
Como se o poema se Sarah, tivesse dado à morte uma ideia, de repente os aldeões começaram a morrer.
Sanki Sarah'nın Deedee için yazdığı şiir, ölüme ilham vermiş gibi... köyde peş peşe çok sayıda insan öldü.
Boca Mole morreu num acidente de trator, e Deedee ficou desolada.
Loony Lips traktör kazasında öldü. Deedee'yi teselli etmek imkânsızdı.
Deedee. Chega disto.
Deedee, yapacak bir şey yok.
Eu ouvi esta mistura no DeeDee Factory, a semana passada.
Bu mixi The Knitting Fabrikası'nda duydum geçen hafta.
Assim tenho uma amiga, Janice, que vive aqui perto e tem uma filha, ela me esteve cuidando ao Dee Dee nestes dias.
Biliyorsun, annem hastanede, yani ona bakma şansı olmayacak ve bir arkadaşım var, Janice, buradan bir iki sokak ötede oturuyor. Haftada bir kaç gün bana yardımcı oluyor, Deedee'ye bakıyor.
Ela é Dee Dee.
Bu Deedee.
Deedee... Minha encantadora esposa.
Deedee, sevgili karım...
E gostaste, Deedee, verdade?
Seni baya beğendi, Deedee, değil mi, Dee?
Tens uns olhos muito bonitos, Deedee. Nunca havia notado.
Çok güzel gözlerin var Deedee, Daha önce farketmemiştim
Deedee, a miúda fácil.
Kaltak Deedee.
Disse que Deedee tem um clube de admiradores.
Deedee'nin hala bir fan klubü olduğunu söyledi.
Encantado. A Deedee diz-me que substituiu o nosso falecido amigo Tom Zetland.
Didi söylemişti, iyi dostumuz Tom Zetland yerine sizin baktığınızdan.
Chamo-me Deedee.
Adım Deedee.
Está óptima. Deedee.
Deedee!
- Tanto que ela não me reconheceu.
O kadar etkileyiciyim ki Deedee beni tanımadı bile.
Sinceramente não sei do que está a falar.
Deedee, neden bahsettiğini gerçekten bilmiyorum.
- Guarda-me rancor por isso?
Deedee bu yüzden bana içerledin mi? - Hayır, bunun için değil.
Deedee e Wayne fizeram um bom trabalho.
- Deedee çok iyi iş başarmış.
Vamos!
Deedee gel buraya!