Translate.vc / portugués → turco / Dela
Dela traducir turco
106,637 traducción paralela
E toda concentrada no rosto dela.
Ve tamamen yüzüne odaklanmış.
Além disso, apareceu de madrugada na casa dela.
Ayrıca gece kapısına dayanmışsın.
Parece que estava a ter pouco sucesso nos EUA, então a editora dela ensinou-lhe coreano e reformulou-a como cantora de K-Pop.
Amerika'da ünlü olmakta sorun yaşayınca plak şirketi Korece öğretip K-Pop şarkıcısı olarak yeniden çıkarmış.
Ninguém se aproximaria dela com este aspecto.
Böyle görünürken kimse yanına yaklaşmaz.
- O queixo dela foi raspado.
- Çenesi traşlanmış.
Pode dizer-nos o nome dela?
Kadının adını söyler misin?
Foi o teu pai que deu cabo dos planos dela.
Baban oyununu bozdu ama.
A que escreveste com o sangue dela na parede.
Onun kanıyla duvara çizdiğin şeyi.
O filho dela esventrou-a e deixou-a esvair-se em sangue no chão da sala.
Anlaşılan oğlu onu lime lime edip salonda kanlar içinde ölüme terk etmiş.
Comprei-a num leilão, pois achei que ele podia voltar a precisar dela.
Frsat olunca orayı kaçırmadım çünkü geri gelirse ihtiyacı olur diye düşündüm.
A culpa não foi dela.
Bu onun suçu değildi.
Foi do monstro que estava dentro dela.
İçindeki canavar yaptı bunu.
Não deixes que os monstros voltem a entrar dentro dela.
Ne olur canavarın tekrar içine girmesine izin verme.
A Amber disse à Holly que a Allison tinha uma coisa preta dentro dela. E que vocês os dois têm superpoderes, por isso ela pode lutar contra ela, se alguma vez voltar.
Amber Holly'ye, Allison'ın içine "siyah şeyden" girdiğini ama ikinizin süper güçleri olduğunu ve bir daha dönerse onunla savaşacağını söylemiş.
Ele descreveu o quarto dela.
Odasını tarif etti.
Vê-la nos olhos dela enquanto lhe cravavas a faca?
Bıçağı saplarken gözlerinde bunu mu görmek istedin?
Todas as noites, naquela ala psiquiátrica, ficava acordada a pensar em como a Amber se desenvencilharia sem mim na vida dela.
O psikiyatri koğuşundaki her gece uyumayıp, Amber'ın hayatına bensiz nasıl devam edeceğini düşünürken şu olana bak.
Sentes as tuas mãos à volta do pescoço dela?
Ellerini boynuna doladığını anımsayabiliyor musun? - Kes!
E estou tão contente por ter saído com a Vicky, porque se não tivesse nunca teria conhecido a maravilhosa linda colega de quarto dela.
Vicky'yle o randevuya gittiğim için çok mutluyum. Çünkü gitmeseydim onun şahane güzel oda arkadaşıyla asla tanışmazdım.
Bem, a mamã tomou o remédio dela.
Neyse, anan ilacını aldı.
O passe de estacionamento dela está associado a um dos quartos que foi reservado meia hora antes.
Onun otopark bileti 30 dakika önce tutulan bir odayla eşleşiyor.
Eu prometi à mãe dela a mesma coisa.
Annesine aynı sözü vermiştim.
Fazem despistes de drogas no trabalho dela.
İşyerinde ona rastgele uyuşturucu testi yapıyorlar.
Não gostas de pessoas, mas gostas dela, não gostas?
İnsanlarla ilgilenmiyorsun, Ama onu seviyorsun, değil mi?
- É errado dizer que a morte dela é muito satisfatória?
Onu bulduğumu söylemek yanlış mı Ölüm son derece tatmin edici mi?
Chamaste a atenção dela.
Onun dikkatini çekti. Şimdi ne olacak?
Que o relógio dela funciona!
Evet, saati çalışıyormuş.
Filho, sabes por que precisas dela na tua vida, não sabes?
Evlat onu neden hayatında tutman gerektiğini biliyorsun değil mi?
Tinha um filho na turma dela Tenho um...
Onun sınıfında bir çocuğum var.
Precisa do amor dela para continuar o mesmo.
Onun sevgisine aynı şekilde ihtiyaç duyuyor.
Fiquei tão honrado que me quisesses lá nos momentos finais dela.
Son saatlerinde beni orada istediğin için onur duydum.
Fico feliz por ter estado lá para ti depois da morte dela, para ti e para o Jay.
Orada olduğuma sevindim, sen ve Jay için.
Disse-te para ficares longe dela!
Ondan uzak durmanı söylemiştim!
É por isso que nenhum de vocês irá aproximar-se dela.
Bu yüzden hiçbirinizim onun yanına yaklaşmasını istemiyorum.
Eu e a Abby somos descendentes directas dela.
Abby ve ben onun doğrudan torunlarıyız.
Então ele acorda na nossa época e conhece a tua irmã, a tetraneta dela?
Sonra bizim zamanımızda uyanıyor ve tanıştığı ilk kişi kızkardeşin. Onun büyük-büyük-büyük torunu?
Vais ter a morte dela na tua consciência, também?
Onun ölümde vicdanın sızlayacak mı? Bunu annesine nasıl açıklayacaksın?
A vida dela foi uma canção melancólica.
Tüm hayatı biraz kasvetli bir melodi gibiydi.
- E a julgar pela reacção dela, sabia do que eu estava a falar.
- Tepkisine dayanarak neden bahsettiğimi bildiğini söyleyebilirim.
A equipa dela foi morta por uma coisa em Ganímedes que não usava um fato protector.
Ateş timi Ganymede'de basınç kıyafeti giymeyen bir "şey" tarafından öldürüldü.
Ele adora-a e se fizermos uma oferta de amnistia através dela, ela poderá conseguir convencê-lo.
Ona tapar ve doğruca ona af teklif edersek babasını satması mümkün olabilir.
Não admira que tenhas acabado no mundo dela.
Onun dünyasında sona erdiğini merak etmene gerek yok.
Isso foi por ter sido responsável pela morte do filho dela.
Aslında, oğlunu öldürdüm.
Tem de se abastecer de luz solar para que se lembre dela no resto do ano.
Güneş ışığına doyup yılın geri kalan zamanı için o anıyı saklamanız şarttır.
Eu comprava uma vogal dela.
Ondan bir topu açmasını isteyebilirim.
E também não acho os anéis dos dedos dela.
Ayrıca ayak yüzüklerini bulamadım.
No rabo dela?
Memilerini mi?
Ias gostar dela, interessante, bem sucedida.
Komite en çok insana en çok faydayı getirecek yeri seçti.
Steph Reed, é o nome dela.
Adı Steph Reed.
- Isso explica a escolha dela por loiras.
Sarışın kurban tercihini açıklar.
Sou irmã dela.
Raelyn.